Clinic traduction Anglais
5,078 traduction parallèle
Kliniğin etrafında herhangi bir hareket yok.
There's no activity around the perimeter of the clinic.
Eğer dikkatli olmazsak piyade mangası bir tıbbi kliniğe baskın yapacak- -
If we're not careful, a Marine fire team invading a medical clinic... Could end very badly.
Verem kliniğiyse tabii orası.
That's if it's a TB clinic.
West Bank'deki kliniğimizde çalışan bir hemşire tarafından satın alındı.
It was taken by a nurse who works at our clinic in the West Bank. Wow.
Affedersiniz Bayan Chang Bamyan'ın yanında bir kliğiniz var.
Uh... excuse me, Ms. Chang, you have a clinic near Bamyan. Yes?
Denizaşırı kliniklere bağışları dağıtma işini yürütüyor. Afganistan'daki verem kliğini de buna dahil.
He's in charge of dispensing funds to overseas clinics, including the TB clinic in Afghanistan.
Affedersiniz, poliklinikte ufak bir acil durum var.
Excuse me. A slight emergency in the outdoor clinic.
Bu adamı kliniğe götürmemiz lazım.
We need to get this man to the clinic.
Zenciler için klinik işletebileceğini düşünmen ne büyük küstahlık. Hem de benim hastanemde kahrolası bir yeraltı kaçış tüneli kullanır gibi.
The unbelievable brass on you to think you can run a clinic for Negroes in my hospital like some goddamn Underground Railroad.
Burası sadece bir klinikten çok, çok daha fazlası.
It is much, much more than just a clinic.
Caddenin karşısındaki şu klinik her şeye yeniden başlamak için bir fırsat.
That clinic across the street has everything you need to get started.
Kliniğe mi gideceksin yoksa caddenin karşısına geçip eroin mi alacaksın.
Walk over to the clinic, or walk across the street and buy.
Mae klinikte çalışıyordu, değil mi?
Mae worked at the clinic, right?
Benim kliniğimle hiçbir bağlantı bulamazlar.
Well, there's no link to my clinic.
Oyuncak ayı olmadan uyku kliniğinde uykuya dalınmaz.
You can't go to a sleep clinic without your teddy bear.
Zührevi hastalıklar kliniği.
STD clinic.
Klinikteyken daha da fazlasını duymuştu.
She heard even more at the clinic.
Mayo Kliniği.
[John] It's the Mayo Clinic.
Hastaneden aradılar tatlım, Mayo Kliniği'nden.
Uh, that was that hospital honey, the Mayo Clinic.
Poliklinikte yardım ettiğimden son zamanlarda çok meşgulüm.
I've been quite busy lately, helping with the out-patient clinic.
- Biz de kliniğinizle ilgili konuşuyorduk.
We were talking about your clinic.
Bazı oldukça korkutucu test sonuçlarıyla ilgileniyorum. Şu anda klinikteler. Ve onları almak zorundayım ama şu an işteyim.
I'm dealing with some pretty scary test results, that are at a clinic right now, and I have to get'em, but I'm at work.
- Kliniğe giderken arabanın lastiği patlamıştı.
Well... We blew a tire on the way to the clinic.
Klinikten aldığım bazı hapların bileşimi.
A combination of pills I have from the clinic.
Bir kaç defa, klinikte eşim Jacob'ı yeni doğurduğu zaman.
Several, the first... Jacob was the Natural Clinic where my wife gave birth.
Arkadaşını bir psikiyatri kliniğine yollardım... ve sonra... bir teşhis konulurdu.
I would send your friend to a psychiatric clinic, and then it would be diagnosed.
Yakınlarda klinik yok sonuçta. İçin rahat olsun.
We're not exactly near the Mayo Clinic, so relax.
- Klinikte karşılaşmış olabiliriz.
Did we meet at the clinic? No.
Annem hep tüp bebek kliniğinde hata yaptıklarını söylerdi ama bu kadarı da...
My mom always said that they made a mistake down at the IVF clinic, but, shit.
Özel bir pediatrik klinikte çalışan bir arkadaşım var.
I have a friend, works at a private pediatric clinic.
Masters ve Johnson Kliniği mi?
Masters and Johnson clinic?
Kendine ait bir kliniğin olsun istemiştin.
You wanted a clinic of your own.
Yeni binadan, yeni klinikten ve bebekten dolayı günün sonunda bitkin düştüğünü söyledi.
He says it's the new building and the new clinic and the new baby, that he's just wiped out by the end of the day.
Yeniden doktor oldum, bir klinikte çalışıyorum, rutine döndüm.
Being a doctor again, working at a clinic, steady routine.
Ücretsiz klinikte çat pat ingilizce biliyorlar ve daha önce hiç sigortam olmadi.
No, they barely speak English at the free clinic, and this is the first time I've had insurance, so no.
Tüm gece açik bir klinik olmali.
There's got to be an all-night clinic.
Biliyorsun klinik yarın erken açılıyor ve ben uyumak zorundayım.
'Cause, you know, the clinic opens really early tomorrow and I gotta go to bed.
Hâlâ gün boyu tedaviye ihtiyacı var ki bunu rehabilitasyon kliniğinde alacaktır.
She still needs around-the-clock medical attention, which the rehab clinic would provide.
Bir psikiyatri kliniğine mi?
To a psychiatric clinic?
Psikiyatri kliniğine gitmeme sen neden olursun!
You'll be the one to lead me to a psychiatric clinic!
- Pekala giyinip kliniğe gideceğim.
Ok when I'm dressed, I'm gonna go to the clinic.
Kendisi de yok. Klinikten çıkıp hastaneye bir şeyler içmeye gitmiş.
Of course he's not here, he's gone from the clinic straight to drinks at the hospital.
- Kliniğe tek başına gittin.
You ran off to the clinic by yourself!
- Jorgito, yarın klinikten yeni bir tane alacağım.
Jorgito, I'll get him a new one tomorrow at the clinic.
Veteriner kliniği mi?
It's an animal clinic?
Veteriner kliniğine gidiyoruz.
Animal clinic.
Şimdi de veteriner kliniği.
And now the animal clinic.
C.F. kliniğindeki çocuklardan mı geldi?
From the kids from the C.F. clinic?
C.F. kliniğindeki arkadaşlarımdan biri.
He's one of my friends from the C.F. clinic.
Hadi, acele et, kliniğe geç kalıyorum.
Hurry up please. I have to go to the clinic.
oh, ben bir klinikte calisiyorum
I work at a free clinic.