Cocktails traduction Anglais
870 traduction parallèle
Hayır... doğanın, bir buket solmuş çiçekte ormanın ufak bir şişe parfümde ya da özgürlüğün bir kaç kokteylde bulunabilmesinin mümkün olduğunu biliyorum.
No... I know it's possible to find nature in a bouquet of faded flowers or the forest in a vial of perfume or freedom in a few cocktails...
Kahvaltıdan önce kokteyl içmeye benziyor biraz.
It does seem a bit like cocktails before breakfast.
En iyisi mi birkaç kokteyl devirelim hayatım.
Better skip a few cocktails, darling.
Tabii ki kokteyl de.
And no more cocktails.
Kokteyl ile başlardım.
I would start with cocktails.
Öğle yemeğinde 10, kokteylde 20 kişi.
10 and 20 for luncheon, cocktails.
İki kokteyl.
Two cocktails.
Viski var, kokteyl var.
Highballs and cocktails.
Bir kokteyl daha?
More cocktails?
Gidip Madge'i arayacağım, kokteylde görüşürüz.
I'll go look for Madge and see you later for cocktails.
Kokteyl sipariş edeceğim.
I'll order some cocktails.
Bay Chandler yemekten önce bir içki için ona katılır mı acaba?
Will Mr. Chandler join him for cocktails before dinner?
Bay Allenbury ile bir içki içmek beni çok memnun eder.
I'll be delighted to have cocktails with Mr. Allenbury.
Aperitif ve akşam yemeği.
Cocktails and dinner tonight.
Yemekten önce sizin ve babanızın aperitif için... bize katılacağınızı söyleyeceğim onlara.
I'm going to tell them that you and your father... will also join me for cocktails before dinner.
Pekala, o zaman 7'de benim kamaramda buluşalım.
Good, then cocktails in my stateroom at 7 : 00.
Connie'yle haber gönderip... bizi içki içmeye davet etmeniz çok hoş.
So sweet of you to send a message by Connie... asking us to have cocktails with you.
Mary, lütfen beş kadeh şampanya getir.
Mary, champagne cocktails for five, please.
- Kokteyl olsun mu?
- Cocktails maybe?
İki kokteyl.
Hm? Two cocktails.
Kokteyl servisine yedide başlayalım.
Guess I'd better have cocktails at 7 : 00.
Sonra kokteyle gideceğim.
I'm heading for cocktails later.
Beni bir Bohemya restoranına yemeğe götürsen neşeli bir yemek yesek, şampanyalar içsek!
I'd like you to take me to some Bohemian restaurant for dinner where we can be very gay, have cocktails and champagne.
Kokteyl için arkadaşlarımız gelmişti.
We had friends in for cocktails.
Rick Efendi ve dostları ile onların eğlenceleri.
Ah, Master Rick and his friends and their cocktails.
Kokteyllere zehir mi koydum sanıyorsunuz?
You think I poisoned those cocktails?
- Ah! Kokteyl!
Cocktails!
Birlik Kulübü'nde kokteyl verecekler.
They'll have cocktails at the Union Club.
- İçkiden olmalı.
- I think it's the cocktails.
Baker, bize kokteyllerimizi getirir misin lütfen?
Baker, will you please bring up the cocktails from the study?
"Auguste" dedi, "Sana on beş bin veririm, artı afişte ismin ama aynı zamanda kokteyl boyunca çalacaksın."
"Auguste," he says, "I'll give you 15,000, plus guest star billing, " but you'll also play during cocktails. "
İki kişilik kokteyl.
Cocktails for two.
Yemekler iyi, kokteyller.
Good food, cocktails.
Yarın kokteyle birilerini çağırdım.
I'm having some people over for cocktails tomorrow.
Bu gece kokteyli ben hazırladım.
I mixed the cocktails myself this evening.
Steve, Irene ve Junior'ı bize kokteyl içmeye davet ettim. Eve'lere hep beraber gidelim diye.
I've asked Steve, Irene, and Junior for cocktails so we can all go on to Eve's together.
ASLA KAPATMAYIZ
WE NEVER CLOSE - Cocktails
Duş alıp içkileri hazırlasan iyi olur.
You'd better shower and get some cocktails ready.
Hatalarımı kokteylde tartışırız.
We'll discuss my mistakes over those cocktails.
- Nasılsınız? Kokteyller hazır.
- I got cocktails all ready.
Öğlenden beri ilkkez birlikte yemek yiyorduk.
After all, we hadn't sen each other since cocktails and we hadn't eaten together since lunch
Ben içkileri hazırlayayım.
I'll go fix the cocktails.
- Ve bu saatte içki ikram ediyorsun.
And serving her cocktails at this hour.
- Deli misin?
- Cocktails?
Saat altı nasıl?
What about cocktails?
Benim süitte saat sekizde içki, sekiz buçukta da yemek yiyeceğiz.
We'll have cocktails at 8 : 00 and dinner at 8 : 30, all in my suite.
Bir şeyler içmek için Reginald Tasker'i davet ettim.
Just that I've invited Reginald Tasker for cocktails.
Willie Amca'ya gitmeden önce burada kokteyl içeceğiz.
We're having cocktails here before going to Uncle Willie's.
Kokteyller için sabırsızlanıyorum.
I look forward to the cocktails.
Ben kokteylleri hazırlayayım.
I'm going to prepare some cocktails.
- Nereye gidiyorsun? Larry Channock fakültedekileri sulandırılmış kokteyllerinden içmeye davet etmiş.
Larry Channock is having some faculty men over for his watered-down cocktails.