Comes traduction Anglais
59,716 traduction parallèle
Yine de zamanı geldiğinde, alım veya satış sırasında tetiği çekmek zorunda kalacağınızda taş gibi sert ve hazır olsanız iyi olur çünkü buraya bunun için geldiniz.
Still, when the time comes, when you need to pull the trigger on the buy or sell order, you better be hard as a rock and ready to go, because that is the tour you've signed on for.
Dava açmak dikkatleri de üstümüze çeker.
- when they had the chance. - With a suit comes publicity.
Öyle, neredeyse her gün gelip burada çalışır.
Yeah, he comes here most days of the week.
İkinci gelen nedir?
What comes second?
.. bu rüyaya bir adım daha yaklaştılar. İyi akşamlar JASON.
Now, with the creation of the Joint Computing Nexus, or JCN for short, that dream comes one step closer to reality.
Er ya da geç, hepsi aynı kapıya çıkar.
Sooner or later, it all comes down to the same thing.
Yavaş subdural kanama. Havuza gelir..
He comes for a swim, pressure builds on the cerebral cortex and good night, Vienna.
kafa çekmeye gider, Kent biraz amatör.
Comes to booze, Kent's a bit of an amateur.
Polis gelene kadar burada kalacağım.
I am staying put until the cavalry comes.
- Kontrol seni duyamaz. - Bu ne sinir ya?
I do not know where rage like that comes from.
Canavar'ın her an buraya geleceğine iddiaya girerim. Planımız nedir? Bıçağı kaybettik.
Zillion bucks says the beast comes back any minute, so what's the plan?
Sadece zamanı gelince hızlı olmalısın.
We'll just have to act fast when the time comes.
Doktorlar bazı şeylerin zamanla geri geleceğini söylüyor endişelenecek hiçbir şey yokmuş.
The doc says this kind of stuff comes back in time, It's nothing to worry about.
Ne ekersen onu biçersin Diane Lane.
What goes around comes around, Diane Lane.
- Her geldiğinde saklanmak zorundayım.
I have to hide every time he comes over.
İşte geliyor.
Here she comes.
Güneş doğarken araba kullanıyor.
He's driving when the sun comes up.
İşte geliyor hanımlar ve beyler.
Here he comes, ladies and gentlemen.
İlk gün sona eriyor, yarışçılarımızın puanları belli oluyor ve şu anda Terörist Tammy önde.
Day one comes to a close and all of our racers are on the board, with Tammy the Terrorist out to an early lead.
İşte geliyor, yoldan çekilsem iyi olur!
Here she comes, I better get out of here!
Ya da bilge bir adamın sözleriyle, "Tüm kötülük tek bir amaçtan gelir."
Or, to paraphrase the words of a wise man, "All evil comes from a single cause."
Olayın en zevkli yanı da şu, adam bizi dava edip tazminat koparırsa tahsilatı benim kıçımdan yapacakmış.
Yeah, well, the fun part is I just learned that if this guy decides to sue us, and we have to pay him out, apparently, all that shit comes out of my back end.
"Tahsilatı benim kıçımdan yapacakmış" dediğin için güldüm.
You just said, "All that shit comes out my back end."
Ve sanırım Arnold, Broadway'den geliyor.
And I think Arnold comes from a Broadway background.
Tamam, işte geliyor!
Okay, here it comes!
Mickey eve geldiğinde ona bir görünmen gerek demiştim.
Randy, I told you if Mickey comes home, you have to tell her that you're here.
İnip çıkıyor işte.
It comes and goes.
Kevin'a anlattığımız hikâyeye bağlı kal.
IF it comes to it, just stick to the same story as with Kevin, right?
Davan mahkemeye sunulduğunda oraya geçeriz.
Well, we'll establish all that when your case comes to court.
Ama UHS-11'in çıkmasıyla beraber, ekleneceğini umuyoruz.
But we're hoping, by the time WDCI-II comes out, - it'll be included. - No doubt.
Sonuçları bu oldu...
It comes down to this...
Çünkü topuk önce değer.
Because the heel comes down first.
Pekâlâ, beni dinle. Eğer bu kapıdan biri gelirse, hareket etme, tamam mı?
Okay, listen to me, if anyone comes through that door, you don't move, okay?
- Bir bedeli var.
- Comes at a price.
İşte geliyor.
Here he comes.
Arka pencereden içeriye girdi, saldırdı ve hepsini hakladı mı?
Just comes in through the back window, blasting away, drops every one of them?
Onu koz olarak tutuyorum olur da ailesi gelir diye.
I keep him as collateral, in case his family comes back.
Olay ailemin güvenliği olduğu zaman pazarlık yapmam.
You see, when it comes to my family's safety, I don't negotiate.
Şimdi karşılaşacağımız şeye odaklanmalıyız.
We focus on what comes next.
Beş dakika sonra aşağıya ineceğim. Bu zengin adileri ikna edeceğim. Onlara altın sıçtığımızı anlatacağım.
Now, in five minutes, I'm gonna go down there and convince these rich bastards that our shit comes out gold-plated, that South Texas is the happiest, safest place on this green Earth.
- En kolay o çıkıyor.
- It comes up the easiest.
Aslında, bu risklere gelindiğinde diyetle ilgili tercihler sigarayı gölgede bırakır.
Actually, dietary choices trump smoking when it comes to those risks.
Tahmin edin bu damar kaynaklı bunama neden ileri geliyor. O küçük atar damarlar sürekli kötü kolesterole maruz kalmaktan ötürü tıkanıyorlar, vesaire.
And guess where that blood vessel dementia comes from, those little tiny arteries are clogging up from that steady stream of bad cholesterol, et cetera.
DİOKSİNE MARUZ KALMA HAYVANSAL ÜRÜNLER % 93 Bu maddeye maruz kalınmasında yüzde 93 pay et ve süt ürünleri tüketiminden çünkü besin zincirinde etkili bir şekilde yukarı tırmanıyor.
But, most of your exposure, 93 percent of it, comes from eating meat and dairy products because it climbs up in the food chain so effectively.
Birincisi dioksin plasentadan anne karnındaki cenine geçer. İkinci olarak da anne sütüne geçer.
One is that dioxin crosses the placenta into the growing infant and the other is that it comes out from the breast milk.
Bakın burada bir akarsu var. Benim arazimden geçiyor ve Contentnea Deresine akıyor.
Look, there's a blue-line stream right here comes right across into my property almost and the Contentnea Creek right there.
Yani, ortaya çıkan her küçük sorunu, yani insanı öldürüp yok ederler.
So, any little thing that comes up, man, they beat it to death.
Ama daha zayıf değil, daha güçlüyüm. İşin güzel yanı da bu.
That's the beauty of it, when you're altruistic, when you make choices for the greater good of others, it's comes around benefits me as well.
Bizi bekleyen şeyler için.
For whatever comes next.
Eğer ki işler değişirse
If it comes to it.
- Antreyle geliyor.
- It comes with your entrée.