English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ C ] / Confess

Confess traduction Anglais

5,429 traduction parallèle
Belki Saksağan cinayetini itiraf eder.
Maybe he'll confess to the Magpie's murder.
Yani, tüm bunlara rağmen sana bir itiraf fırsatı vermeyi düşündüm.
So, given all that, I thought I'd give you the opportunity to confess.
Insanlar bana.. bazi seyleri itiraf etmeyi severler.
Those people like to confess things to me.
"Eve dön ve Randi'ye yaptıklarını itiraf et."
Come home and confess what I did to Randi.
Ne?
Miss white, please, I have to confess something.
Bayan White, size bir şey itiraf etmeliyim.
Mrs. White, please, I have to confess something.
İtiraf edeceğin başka bir şey var mı?
Have you anything else to confess?
Bu itiraf etmek istediğin başka günahları da beraberinde getiriyor mu?
Does this bring about other sins you might want to confess?
Başka soruların veya İsa'ya itiraf etmek istediğin günahların var mı?
Do you have any more questions or sins you'd like to confess to Jesus?
Günahlarımızı itiraf etmeliyiz, tövbe etmeliyiz, ve onları telafi etmeliyiz.
We must confess our sins, we must repent, and we must atone for them.
Sanki itiraf etmeye uğraşmıyormuşsun gibi.
It's like you're not even trying to confess!
zaten bulmak istediklere şeye fikslendiler onunla babası arasındaki bağı ortaya çıkartacak kanıtı... buldukları an ona işkence edecekler benimle olan bağını itiraf ettirecekler gerçek bağı..
They're already headed to "find" the supposed proof that will tie her to her father's treason. Once they have it, they'll torture her, make her confess her ties to me.
bu mektupda elimizde bıçakta elimizde bunlar Henry'nin olayı araştırmasına yeterse korumalarından birinin işkence altında itiraf etmeyeceğine emin misin?
We have this letter and we have the knife. If those are enough to make Henry investigate, can you trust that none of your guards will confess under torture?
Bu yenilginin etkisiyle dikkatimin dağıldığını kabul ediyorum.
I must confess I was distracted by the thought of your imminent defeat.
İtiraf etsen iyi olur yoksa herkese gerçeği söylerim.
So you better confess, or I am gonna tell everyone the truth about you.
En azından önce aşkını itiraf et.
At least confess your love to me first.
- Aşkımı itiraf edeyim?
- Confess my love?
İtiraf etmeliyim ki emin değilim.
I confess to not being quite sure.
Bir şey itiraf etmem gerekiyor.
I have something terrible to confess.
İtiraf edeyim bilmiyorum.
I confess to not knowing.
Diğer ülkelerdeki meşhur suçlarla temas halinde kalmaya çalışıyorum. ama bu alışkanlığım sırasında alışkanlığımdan geri kaldığımı itiraf etmeliyim.
I endeavored to keep abreast of notorious crimes in other countries, but I confess to falling out of the habit during my habit.
Matias'ı teslim edip vur emrini verdiğini itiraf edeceksin.
You're gonna give up Matias and you're gonna confess - to ordering the hit.
Yapmadığım bir şeyi itiraf etmeyeceğim.
- I'm not going to confess to something I didn't do.
Kızımı öldürdüğünü itiraf edip emri El Mozo'nun verdiğini söyleyeceksin.
You are gonna confess to murdering my daughter, and you're gonna point the finger at El Mozo for ordering you - to do it.
İtiraf etmek çok iyi geldi ve babam benimle o kadar gurur duydu ki ceza bile almadım biliyor musun?
It felt so good to confess, and my old man was so proud of me, I didn't even get in any trouble. Y-you know?
Bir cinayeti itiraf etmek istiyorum.
I want to confess to a murder. I killed Justin Marquette.
Bir saniye, itiraf etmem lazım.
Wait, I... I need to confess.
Üç şüpheli de aynı olayı itiraf ediyor. Polisin birisini tutuklaması imkansız hale gelsin diye.
Have three suspects confess to the same crime, making it impossible for the police to arrest anyone.
- Hiç itiraf etme şansım olmadı.
I just never got to confess.
Tamam, her şeyi itiraf edeceğim.
Okay, look, I confess, all right?
Gerçek bir erkek gibi aşkını bile itiraf edemiyorsun.
You can't even confess your love like a real man
Buraya bir cinayeti itiraf etmeye geldim, radyodaki bir kızın cinayetini kemerdeki, Hazine Bebeği.
I'm here to confess to a murder, the murder of the girl on the radio, Treasure Doll, at the arch.
Bu şarkı birine aşkını itiraf etmesini bekleyen kişiler için.
This song is for everyone who is waiting for someone to confess their love to them.
Ben sadece Max'ın neden itiraf etmek zorunda hissettiğini merak ediyordum.
I'm just wondering why Max felt he had to confess.
Günah çıkarmak istiyorum.
How may I help you men? I wish to confess.
Kalbimde bir kötülük oluştuğunu hissettiğimi itiraf etmeliyim.
I must confess to feeling a growing hatred in my heart.
Jason Boland ve Devon Jones cinayetlerini itiraf ediyor musunuz?
Did you confess to the murders of Jason Boland and Devon Jones?
Hala bunu Çin Şansöylesini söylemek istiyor musun?
Will you confess to the Qing envoy?
Ayrıca ölen kişi sana ne itiraf ederse etsin son sözleri hakkında hiçbir zaman konuşma.
You also never talk about a dying man's last words. No matter what they confess to.
Itiraf etmedigin sürece iyi olacaksin.
You'll be fine as long you don't confess
İtiraf etmeden bütün her şeyi öten ilk terörist olma şerefine nail olacaksınız.
You have the distinction of being the first terrorist to ever surrender her secrets without having to confess.
İtiraf etmeye siz zorladınız böylece topraklarımızda hak iddia edebilecek ve dostlarınıza parça parça satabilecektiniz.
You forced him to confess so you could lay claim to our land and sell it off piece by piece to your friends.
- İtiraf edeceksen, dinleriz...
You want to confess, we'll listen.
Cinayeti kabullenişini mi?
Hear you confess to murder, old son?
Ünlü olduğunuz işkence ile sorgulamayı bana yapmadığınız için memnun olduğumu itiraf ediyorum, Müfettiş.
I confess myself glad that your celebrated faculties are unharmed by your recent ordeal, Inspector.
Ben, Vera Carswell, Leydi Montacute Puma Court'taki Alderman'ın pansiyonunda şahsen kiraladığım tavan arası odada Ida Watts'ı bıçaklayarak öldürdüğümü itiraf etmek istiyorum.
"I, Vera Carswell, Lady Montacute, wish to confess to the murder by stabbing of Ida Watts in the attic rooms rented by myself of Alderman's lodging house on Puma Court."
İtiraf et.
Confess.
itiraf etmeliyim ki, bazen bu büyük konaktan vazgeçip eski çürümüş geneleve geri dönesim geliyor.
I confess there are times when I would gladly give up this grand palace and go back to the old rotten cathouse.
Sonlara doğru itiraf etti...
Only at the very last did she confess...
Sen, Mike'a olayı itiraf ettirerek hayatını klozete atıp üstüne sifonu çekmiş olacaksın.
You make Mike confess, you might as well throw his life down the toilet.
Bir itirafta bulunabilir miyim?
Can I confess something?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]