Consul traduction Anglais
744 traduction parallèle
Başın sıkışırsa unutma sabah çalışıyorum. Her sabah konsolosluktayım.
If you need anything, I'm at the Consul in the mornings.
Bu olayı konsolosluğuma şikayet edeceğim.
I shall complain to my consul.
Belki Amerikan konsolosluğu meseleyi ele almak ister.
Maybe the American consul will make it his business.
Konsolosa selamlarımı söyleyin.
Well, give the consul my regards.
Yardımcı olmak isterim. Bana İngiliz Konsolosluğu'nu bağlar mısınız?
Can you get the British Consul for me on the phone?
- İngiliz Konsolosu'na mı?
- British Consul?
Konsolosluğu aramam gerektiğini unutmuyorsunuz, değil mi?
You won't forget I want to phone the Consul?
Affedersiniz bir şey soracağım. İngiliz Konsolosu bugün kasabada mıydı acaba?
Excuse me... er... can you tell me if the British Consul's in town today?
Konsolosluğu.
Der britische Consul...
Bak, İngiliz Konsolosluğu.
Look, der britische Consul...
Ama Amerikan konsolosluğuna gitmekle tehdit etti. Başka seçimim yoktu.
But he threatened to go to the American Consul, so I had no choice.
Bir daha böyle vahşi bir ülkedeyken, İngiliz Konsolosluğuyla teması kaybetmeyin.
Next time you're in wild country like this, keep in touch with the British consul.
Buradan çıkar çıkmaz İngiltere Konsolosunu...
I'll see the British Consul as soon as I...
Amerika yasalarına göre, Beni konsolosluğa götürmek zorundasınız.
By your American law, you must take me to my consul.
- Yasalarınıza göre, beni konsolosluğa götürmelisiniz.
- By your own law, you must take me to my consul.
Batum'daki Türk konsolosuna gitmenizi istiyorum ona bir mesaj ileteceksiniz.
I want you to go to the Turkish Consul in Batoumi, and give them a message for me.
Ölümüm halinde ABD konsolosuna haber vermesini iste.
In the event of my death, ask him to notify the American Consul.
Affedersiniz, Çin Konsolosu'yla görüsmek isterdim.
Excuse me, Iikem see Chinese consul.
Daha kaç kere En yakindaki konsolos Seattle'de!
How many times I gotta tell ya? The next consul is in seattle!
Konsolosa bile gittim, ama hiçbir şey yapamadı.
I even went to the consul, and he couldn't do anything.
Yugoslav konsolosu.
The Yugoslavian consul.
"Konsolosun çadırına, kumandan yardımcısı çağrılarak... "... ona...
The seconds-in-command were called to the consul's tent, where he told them...
"Konsolosa doğru ilerlediler ve hazır olacakları konusunda, ona söz verdiler."
"They stepped before the consul and assured him they were ready."
" Büyük çoğunluk esir alındı ve konsülden önce getirildi.
A great number were taken prisoner and brought before the consul. "
Amerikan konsolosunu göreyim mi? O belki bu işi halletmenize yardımcı olur.
Do you suggest I see the American Consul and have him help you arrange it?
Konsolos Bey, verdiğiniz bu belgenin Arjantin'e göç etmeniz için yeterli olmadığını söylüyor. - Anlıyorum.
The consul says that the documents you've presented are not sufficient for your transfer to Argentina.
- İyi günler, Sayın Vekil.
- Good morning, Consul.
Brezilya başkonsolosu.
Consul General of Brazil.
Ama, mösyö, eğer bana en başında konsolosunuzla görüşmek istediğinizi söylemiş olsaydınız.
But, monsieur, if you had only told me in the first place that you wished to consult with your consul.
İkincisi, İngiliz Konsolosluğuna teslim edilebilir ki normali de bu zaten.
Next, it may simply be handed over to the British consul for burial.
İtalyan meclis üyesi.
An Italian vice consul.
Konsoloslukta. Saat 10'da, Cumartesi günü.
Consul's office. 10 o'clock, Saturday.
Söyler misiniz Sayın Konsolos, bütün törenler böyle mi oluyor burada?
Tell me, Consul, are all these ceremonies conducted like this?
Ben konsolos Abraham Egerman, evime hoşgeldiniz.
I am Consul Abraham Egerman, welcome to my house.
- Gitmek istemiyorum Konsolos.
- I don't want to, Consul.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Japonya başkonsolosu olduğumu söyle ona.
Tell him that I am the Consul General to Japan from the United States.
Ekselans ülkelerimiz arasındaki anlaşmada "İki ülkeden birinin ihtiyaç duyması halinde Konsolos Shimoda'da ikamet edecektir." şeklinde ifade edildiğinin farkında mı?
Are you aware, Your Excellency, of an agreement between our countries... which states, "A Consul shall reside in Shimoda... when either country shall so require"?
Konumumu Amerikan Konsolosu olarak tanımayı reddettiğiniz kayda alındı.
Due note is taken of your refusal... to recognize my status as an American Consul.
O mantıklı kişilerin okuyacağı umuduyla Ekselansları Shogun'a iletilmek üzere buradaki pozisyonumun konsolos olarak kabul edilmesi talebimi içeren bu resmi mektubu size veriyorum.
And in hope that it will meet their eyes... I hereby hand you an official letter... for transmission to His Highness the Shogun... respectfully requesting that my position as Consul shall be confirmed.
Bu durumu ilk Amerikan Konsolosunu onaylamanızın kutlanması olarak kabul ediyorum.
Given, I take it, to celebrate your recognition... of the first American Consul.
Saygıdeğer Konsolos için küçük sihir numaraları yapabilir mi diye öğrenmek istiyor.
She wants to know if she can do some small feats of magic... for the Honorable Consul.
Bayrak şu gemiye burada hizmet vermeye hazır bir konsolosluk olduğunun işaretidir.
The flag is a signal to that ship that there's a consul here ready to serve it.
Burada konsolosluk yok.
There is no consul here.
Harris, Amerikan Konsolosu!
Harris, American Consul!
Ancak korkarım Konsolos dört arabayı da götürdü.
But I fear the Consul has taken all four automobiles with him.
- 200, konsülüm.
- Two hundred, consul.
- ıtaat etmiyor, konsülüm.
- He's insubordinate, consul.
- Gemi hazır, konsülüm.
- Ship ready, consul.
İngiliz Konsolosluğu'na ya da Gibson'a götürün.
the British Consul..... or to..
İtalya'da mülteci olarak bulunma nedeni? Konsolos Bey'i duydunuz.
The consul needs more information.
Böylesine bir mükemmeliğe ne sıklıkta tanık olabiliriz ki, Sayın Vekil?
How often do we encounter such perfection, Consul?