English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ C ] / Contents

Contents traduction Anglais

1,480 traduction parallèle
O bir okul çantası ama içindekiler tanınmayacak derecede yanmış.
It's a school bag, but the contents are burned beyond recognition.
İçeriği analiz edilmek için gönderildi.
Sent the contents up to be analyzed.
- Mide içeriği.
- Stomach contents.
Ancak mide içeriği listemizde ahtapot yoktu ve olay yerinde de izine rastlamadık.
But our list of stomach contents didn't include octopus, and there was no trace at the scene.
İçerdekilerle alakalıdır, lanetli bir cisim falandır.
Then maybe it's the contents - A cursed object or something.
Dükkanın ve içindeki mallar için... 2000 dolar, artı güvenli bir yolculuk.
2,000 and a free ride north for the store and its contents.
Midesinde ne varsa Ducky'nin ayakkabılarına boşalttı.
Emptied the contents of his stomach onto Ducky's shoes.
İçeriği beni o kadar şaşırttı ki otomobil kelimesini kaçırdım.
I was so shocked by its contents that I missed the word "automobile."
Şimdi bu mektupta yazanları sizlerle paylaşacağım.
I will now share with you the contents of this letter.
Kartın içindekileri çıkardım.
Dumped the contents of the flash card.
Sana beysboldaki gibi bir vuruş sıralaması ya da içindekiler listesi ne bileyim az sonra olacakları bilmeni sağlayacak bir şey bul.
Keep looking for a batting order, a table of contents... something to let you know what's happening next.
Konaktaki mal varlığı müzayedeye sunulacak.
And the contents of his estate are to be auctioned off.
Ölüm sonrası sertleşme ileri düzeyde ve midesinde bulunanlar iki gün önce sipariş ettiği yemektekilerle eşleşiyor.
Now this is based on advanced rigor mortis and the contents of the stomach which contained a meal that he ordered from room service two days ago.
Köpek balığının midesindekilerden arta kalanlar.
The rest of the contents from the shark's stomach. And, guys,
Kurban yalnızca 15 yaşında olmasına rağmen, cesaret gösterip tacizciyi yakalamıştır, mahkeme aşamasında bile, tüm özel detayları içeren deneyimlerine samimi bir biçimde tanıklık etmiştir.
Despite the victim being only 15 years of age, she mustered up her courage and arrested the offender, even in the trial phase, she sincerely testified her experience while holding back tears, and its contents were all specific and detailed.
Midesinde bulduklarımla devam etmemi ister misin?
Would you care to move on to stomach contents?
Kütüphanenin içindekiler.
The contents of the library.
Büyük tarayıcıları var, içerideki materyalleri falan görebiliyorlar. Ama bazı havaalanlarında olmuyor.
They are like big MRIs, they can check the contents, the materials... but some of the smaller airports, don't.
Bu tencere ve tavalardaki tortuları, midesinde olanlarla karşılaştıralım.
Let's compare the residue from these pots and pans with the contents of her stomach.
- Midesindekilere baktın mı?
Have you determined the contents of her stomach?
Sindirim sisteminde çiğnenmiş 500 mililitre yarı-katı gıda var.
Ok, gastric contents, about 500 milliliters of chewed, semi-solid food.
- Evet. Ve mutfaktaki erzak listesi.
Yeah, and a list of contents from their kitchen.
Peki sıradaki ne, buzdolabımın içindekileri mi sınıflandıracaklar?
So what's next, are they gonna classify the contents of my fridge?
Eşyalarını gönderttim.
I've already sent the contents over.
- Paulson'ın hücresindekileri incele.
Process the contents of Paulson's cell. What am I looking for?
Ara bellekteki içeriğin yarısından fazlası.
More than half the contents of the buffer.
Mide içeriği ve parçacıklar bize körfezin sularına atılmadan önce nerede olduğuna dair ipuçları verebilirdi.
Stomach contents and particulates could give us drift patterns, show where she was left before she washed ashore.
Mide içeriğinin kokusuna bakılırsa, benim tahminim tekila!
My guess, based on the whiffing the stomach contents, tequila.
Onları ağız boşluğunda buldum, ama mide içeriğinde onlardan hiç yok.
I found them in the oral cavity, but not in the stomach contents.
Temyiz ön duruşmasına çıkmak için Los Angeles'a geldi. Folsom hapishanesinde kaldığı hücredeki eşyaları kasaya kondu demektir.
He's visiting L.A. right now to appear at his motion for a new trial which means that the contents of his cell at Folsom have been vaulted.
Gerald Curtis'in hücresindeki eşyaları geldi.
Ok, we have the contents of Gerald Curtis'cell. Excuse me.
Dedektif Sanchez, bunlar Bay Curtis'in hücresindeki eşyaları mı?
Detective Sanchez, is that the... contents of Mr. Curtis'cell? Uh, yes, ma'am.
Çantasındakilere bakılırsa, kadın daha çok dudak koruyucu kullanan bir tipmiş.
Well, based on the contents of her purse, she's more the lip balm type.
Limanda boşaltma yapılalı yarım saat olmuş.
The contents were unloaded at the dock than half an hour ago.
Var olma sebeplerimden biri, o şişedekinin tadına bakabilmek.
One of the chief joys of my existence is the anticipation of tasting the contents of that bottle.
Ben burada kalıp bütün kopyaları izleyeceğim..
I shall check the contents of the duplicate tapes.
Tüm varlığıma karşılık kasa dairenizdeki her şey.
Everything I have, against the entire contents of your Strong Room.
Sabaha kadar kutumuzu ve içindekileri istiyoruz. Yoksa küçük arkadaşı cezalandırılacak.
We want our box and its contents back by morning or his little friend will be punished.
Mideyi incelerken lateks bir balon buldum.
When I examined the stomach contents I found a latex balloon.
Üç saat sonunda ise, muhteşem bir sanat eseri oluşturmuşlardı..
Happily, it only took three hours To turn the contents into a finished work of art.
Kırılmış ve içindekiler çalınmış bir dosya çekmecesini açıklayabilir misiniz?
A file cabinet broken into with contents stolen?
Kutuların içindekileri doğrulamak için kutulardan alınması gereken şeker en az kaç tanedir?
What is the minimum number of sweets the man will have to take out to verify the contents of the boxes? "
İçindekileri kendi gözlerinle gör o zaman.
Confirm the contents with your own eyes.
Tek bir tilozorun midesindekiler,... korkunç iştahını ortaya çıkarıyor.
The stomach contents of a single tylosaur... reveal its enormous appetite.
Sakın başlatma beni. Uçmaktan söz etmişken yeni sevgilin geldi ve seni sordu. Feinberg'ün kızı.
I don't know what she's on, but I think her purse may contain the contents of what used to be in liza minelli's medicine cabinet.
Yardım et, kitapta bir hata var mı?
With that, is there any mistakes with the contents of the author?
Sanırım, Dr. Stevens,... flaş diskinizin içeriğini bir an önce ortaya dökmezseniz başınıza neler geleceğinden haberiniz yok.
i believe, dr. stevens, that you don't believe what will happen to you if you don't decode the contents of your flash drive.
Hayır, bu benim Ninja kaplumbağa, domuz..
NO, THIS IS THE ENTIRE CONTENTS
Veritabanında yok fakat içindeki maddeyi analiz edince bil bakalım ne buldum?
Nothing in afis, but when i tested the inhaler's contents, guess what it matched?
Kalp haplarından 16 tane ezdin. Bu kapsülleri açtın. İçine doldurdun.
So you ground up 16 digoxin pills pulled apart these capsules, substituted the contents of Bela's heart medication and popped them back into her pillbox knowing full well that when Bela took her vitamins she'd keel over dead.
- Ya notta yazılanlar?
What about the contents of the note?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]