Corn traduction Anglais
3,745 traduction parallèle
İçinde acılı tempura, yengeç, mısır ve taze soğan var.
Tempura Chile, crab, corn and scallions.
Mısır bile daha çıtır görünüyor.
Even the corn seems crunchier.
Sana mısır endüstrisinin geleceği hakkında yenilenen bazı rakamları göstermek istedim.
I also wanted to show you my revised numbers on corn futures.
Mısırı ne ara yedim ki ben?
Corn? When the hell did I eat corn?
Devlete "yüksek fruktozlu" şerbet ürettiğini söyledi.
He told the government he's growing corn for "high-flooktose" syrup.
Mısır tarlasını yakacaksın.
You're gonna burn down a corn field.
Mısır yiyen, futbol aşığı bir çift Metodisttik.
Couple of corn-fed, football loving Methodists.
Glüten, mısır şurubu, bu zehir.
Gluten, corn syrup, this poison.
Ciddi misin? Yine mısır gevreği mi?
Really, corn flakes?
Mısır gibi yemelisin.
- You gotta eat it like it's an ear of corn.
Dün akşam kim mısır çorbası içti?
Who had corn chowder for dinner last night?
Birilerinin mısır çorbası içtiğini nereden biliyorsun?
How do you know anybody had corn chowder last night?
McGee'ye göre en güzel parti bilgisayar oyunları ve bedava çerezin olduğu partidir.
McGee's idea of an incredible party is a bunch of free corn nuts and an Xbox marathon.
Bir paket mısır, biraz ton balığı alabilirsiniz.
- Mm-hmm. You can have a bag of corn, some tuna fish...
Konserve et, konserve mısır... Konserveden başka şey yok.
Canned beef, canned corn, canned cans.
Ekstra mısırın ekmeği fazla gevşeteceğinden endişeleniyordum ama olmadı.
I was worried the extra corn would make the loaf too loose, but it didn't.
Günün çorbası, mısırlı çorba.
The soup of the day is, uh, corn chowder.
Dün mısır gevreği ve pizza yedim.
I had corn flakes yesterday, I had pizza.
Ezilmiş arpayı kazana koyun... Buğdayı, mayayı falan da koyun. Üstüne de su koyun.
You pour your mash in the kettle, your corn, yeast, what have you, mix it with the water.
Ve, um, mısır şurubu.
And, uh, corn syrup.
Doğa kanunlarına tamamen aykırı.
Totally corn-holed the laws of nature.
Mısır sübvansiyonları.
The corn subsidies.
Bu mısır sübvansiyonları için bana bir yol bulun.
Find me a way to land those corn subsidies.
Mısır sübvansiyonları?
Corn subsidies?
Neden Mısır sübvansiyonları olmak zorunda?
Why did it have to be corn subsidies?
Mısır sübvansiyonları.
Corn subsidies.
Mısır sübvansiyonları mı?
Corn subsidies?
Mısır sübvansiyonlarının neyin kodu olduğunu biliyormusunuz?
Do you know what corn subsidies are code for?
Ohio'daki mısırlara para desteği vermek istemiyorum
I won't subsidize corn in ohio
Mısır sübvansiyonları için?
For corn subsidies?
Son olarakta kanlı, pis mısır sübvansiyonları.
That finally gets me the bloody, stinking corn subsidies.
Keki fırına vermek, düdüğü öttürmek... Artık ne diyorsanız siz ona.
Shucking the corn, beating the baby, whatever you guys call it.
Taze ekmek, yeşil bezelyeler, mısır.
Fresh bread, green beans, corn.
Mısır, büyük ekin.
The Mayan god of maize. Corn.
Aradığımız şey binlerce yıl önceki antik Mısır Tanrısı mı?
This is what we're looking for is a thousand-year-old culture's god of corn?
Mısır sipariş edeyim mi?
Should I order the corn?
- Mısır sipariş edeyim mi?
Should I order the corn?
Oğlum mısırı soydu.
My son shucked the corn.
Son sınıfta benim de bir şişe mısır viskisi ve ters dönmüş bir sabanla çok maceralı bir gecem olmuştu.
My senior year, I had a pretty crazy night myself involving a bottle of corn mash and an overturned plow.
Annesi ve babası, biricik çocuklarının bir gün mısır koçanıyla tekel bayii soymaya çalışacağını aklına bile getirmeyen iyi insanlardır.
I'm sure his parents are lovely people who never imagined that one day the little bundle of joy would try to rob a liquor store using an ear of corn.
"Bugün mısır koçanıyla tekel bayii soyacağım." demesiydi.
"I'm gonna knock off a liquor store with an ear of corn."
Ama mısır.
But corn?
Patlattığı tek şey mısır değildi, sen ne kastettiğimi anladın.
Corn is not the only thing he popped, if you know what I mean.
Kremalı mısır.
Ew! Creamed corn.
Mısır, un, mısır, mısır, glutensiz, mısır.
Corn, flour, corn, corn, no gluten, corn.
Kremalı mısır fıçısının içinde nasıl görünürdünüz merak ediyorum.
I wonder how you'd look in a vat of creamed corn.
Bir mısır tutacağı.
That's a corn holder.
Ron, en azından mısır yiyebiliriz değil mi?
Well, Ron, can we at least have corn on the cob?
Biraz mısır yiyin.
Eat some corn.
Benden kurtulabileceğini mi sandın, mısır cipsi?
Thought you could get away from me, eh, corn chip?
Parıltılı parçalarla kaplanmış balkabakları, sanayi boy şeker-mısır, ve hareket sensörlü kıkırdama makinesi bunun tek bir anlamı olabilirdi :
* * * pumpkins, industrial size candy-corn, * * * could only mean one thing :