Corpse traduction Anglais
3,634 traduction parallèle
Cesedi bulunalı da çok olmadı.
And not long ago her corpse was discovered.
Cesedin detaylarını atlıyorum.
skipping the particulars of the corpse...
Bir ceset daha olmasının kime ne faydası var?
What use is one more corpse? Any more corpses?
Bu onun cesedi.
It's her corpse now.
İzleyiciler tüm filmi Bayan Frank'in çatı katına gizlediğim cesedi bulmasını bekleyerek geçirir.
The audience would spend the entire picture... waiting for Miss Frank to discover the corpse I'd hidden in the attic.
Cesetle sevişmeyi tercih ederim.
And I would rather fuck a corpse.
Yalnızca üç gün önce, babamın cesedi teşhis etmek zorunda kaldım.
Three days ago... I had to identified my father's corpse.
Pederin bodrumunda bulduğumuz cesetten yeni bir haber geldi mi?
You got any new info on that corpse we found at the priest's basement?
Geçen ki cesette bulduğumuz kolyenin üzerindeki haritayla aynı.
It's a map to the bodies, and we found the same design on a pendant that we pulled off that corpse the other day.
Ceset de kitabı okuyan bir başka taklitçiden başka bir şey değil.
Your corpse is — is another wannabe who read the book.
Ama artık cesetsin.
And now you're a Corpse.
Tamamını yemezsem, beynini bırakırsam dirilip benim gibi cesede döner.
If I don't eat all of him, if I spare his brain, he'll rise up and become a Corpse like me.
Yani ben daha önce bir cesedin konuştuğunu duymadım.
I mean, I've... I've never ever heard a Corpse talk before.
Bir cesedi çıkarır gibi.
As in digging up a corpse.
Sen rüya göremezsin, ceset.
You can't dream, Corpse.
Hayır, ben çok ciddiyim Nora.
No, I'm serious, Nora. I mean, "Corpse" is just...
Ceset misin?
You're a Corpse?
Efendim! Kızınız cesetle birlikte.
Sir, your daughter is with the Corpse.
İlk doğan oğlumun cesedini görmek için 16 bin km yol geldim.
I have just traveled 10,000 miles to see the corpse of my first-born son.
yada bana taze bir mezar hazırlayın ve kendimi cestlerin kefenleriyle saklayayım
Or order me to lie in a fresh grave, and hide myself inside the corpse's shroud.
Ve bu cesetlerden ödünç alınmış benzerlik 6-20 saat boyunca sürecek sonra güzel bir rüyadan uyanacaksın
And in this borrowed likeness of a corpse, you will continue for six and 20 hours, and then awake as from a pleasant dream.
Yasınızı bırakın ve onun bedenin üzerine göz nazik yaşları ile güzel kokulu çiçekler serin
Give up your grief and bring sweet-smelling flowers to lay upon her corpse with gentle tears.
Bu bedeni buraya bırakmak yeterli bir yargıdır
Leaving this sweet corpse is trial enough.
Sonra, sevgili dostum Patchi'yi ararken onun şişmiş cesedinin görüntüsüyle karşılaştım. ... kıyıda, kumun üstünde şişkin çürümüş eti.
Then, as I searched for my dear friend Patchi I was confronted by the specter of his bloated corpse cast upon the sand like a lump of rotting flesh.
Karla bana Şerifin hayatta kaldığını söyledi. Ve şerif her nasıl yaptıysa bir cinayete dahil olduğumu gizledi. Mantar Rob'un cesedi.
Karla told me that the chief had come through just fine... and somehow managed to spin Fungus Bob's corpse... into a bizarre cover story that kept my secret a secret.
Cesedi ben yok ederdim.
I'd disappear with the corpse.
Madh Island'ın evinde bulunan ceset Mona'ya aitmiş.
The corpse found in the Madh Island bungalow was Mona's.
Leydi Güzelkalp, çok güzel bir ceset oldunuz.
Lady Heartwright, you make such a beautiful corpse.
Bu sesler tek gozlu ceset cigligi gibi.
Those sound like one-eyed corpse screams.
Hemen şimdi cesedinde dans edeceğim.
I'm gonna dance on your corpse right now.
- Ceset olduğunu biliyorum, Doktor.
It's a corpse. I know it's a corpse, Doctor.
Bir ceset ihmal edildiğinde organları kurur, çürür.
When a corpse is left out. The elements withered. Dessicated..
Çok şey görür, bir polis arabasının gelmesiyle birlikte gözcülerin, beşinci loca koltuğundaki cesedi temizlemeleri gerekir.
He sees so much as one cop car pull into the lot and the ushers will have a corpse to clean up in box seat five.
Yani bir hafta önce ölmüş.
Means the corpse has been dead one week.
Bizim alanımızın üstünde bir kadın cesedi var.
There's a female corpse in our patch.
Kadavra elektroforezinin ortasındayım.
I'm in the middle of electrophoresis on the corpse.
Şehir surları içinde sivilceli grupların öldüğünü duyduk.
We have heard of the pustulated corpse who expired within your city walls.
Ben gidince bedenimi kuleye götür ve kuşlara bırak.
When I'm gone... take my corpse to the tower and leave it for the birds.
Bir cesedi kirletip kutsala saygısızlık ettiler... - ---- 01 : 58 : 10,298 - - 01 : 58 : 11,586... büyücülük suçu işlediler.
The have desecrated and defiled a corpse... committing the sin of necromancy.
Bir cesedin içinin çizimleri.
Drawings depicting the inside of a corpse.
onun polisler iş cesedi tanımak için.
its the cops job to recognize the corpse.
ceset için?
to corpse?
Ceset burada olacak.
The corpse will be in here.
Bayan Oliver, cesediniz geldi.
Mrs Oliver, your corpse is here.
Biri İzci Kızlardan birinin onun yerine cesedi oynamasını önerdi, böylece Sally Madam Zuleika oldu.
Someone suggested one of the Girl Guides could be the corpse instead, so Sally became Madam Zuleika.
Bir polis çavuşu kayıp, telefon hattı kesik... ve mutfak dışında çürüyen bir ceset.
A constable is missing, the telephone line cut... and a decomposing corpse outside the kitchen.
Şimdi de ister Gece Nöbeti'nin Lord Kumandanı olsun ister mavi gözlü bir ceset evinden çok uzakta.
And whether he's Lord Commander of the Night's Watch or a blue-eyed corpse, he's a long way from home.
Cesetlerden maaş almak zordur.
It's hard to collect wages from a corpse.
Başsız, titreyen ceset ile yakından ilgilenmesi için içeriye sadece göz delikleri olan bir bere giyen birini yollarlar.
They let a figure in, wearing only a hood with eyeholes to address himself to the headless and quivering corpse.
Cesedin durumuna rağmen beni duraklatıp, düşündüren birkaç şey oldu. Yanıkların biçimi, cesedin pozisyonu.
Despite the condition of the corpse, there were a couple of things that gave me pause... the pattern of the burns, the position of the body.
O halde her ceset bir tehlike.
So every corpse is a threat.