Coughing traduction Anglais
1,189 traduction parallèle
- Niye öksürmeye başladı?
- Why did he start coughing?
Ben çocukken halkım, diğerlerinin savaşa hazırlandığından bahsediyordu.
( PEOPLE COUGHING ) When I was a child, my people talked while others prepared for war.
İnsanların nefesi değdi, üzerine öksürdüler...
People been breathing on it, coughing on it...
Bu adam bir dahi mi!
You mean that guy in there, coughing up furballs, is a genius?
[Öksürük devam eder]
[Coughing Continues]
Hayır, dün gece uykumda öksürüyordum.
No, I was coughing in my sleep last night.
Bütün gece öksürdü.
He was coughing most of the night, sir.
Şimdi ölemezsin Evlat.
- [Coughing] - Can't die on me now, kid.
Lütfen!
[coughing] please.
Hiç kan kustunuz mu?
Have you been coughing up any blood?
Kan tükürme, kilo kaybı geçmişiniz ve bu röntgen kanseri düşündürtüyor.
Your history of coughing blood, weight loss and this x-ray is suggestive of cancer.
Öksürüyor muydu?
He's been coughing?
Bugün daha önce de öksürdüğünü duydum.
- Hello, Gil. ( English accent ) I heard you coughing on the air.
Bu projede ona yardım etmemi istedi.
- He asked me to assist on this project. - Tanaka Continues Coughing ]
Tüm istediğim, araba parçalarından oluşan kargomu teslim edip - -
All I want is to deliver my shipment of auto parts and forget... ( Coughing )
Biz de sana özel bir kek yaptık.
- So we got you a special cake. - [Woman Coughing]
"The Public Enemy" de filmin doruk noktasını gösterip filmin kahramanına hak ettiği cezayı verme cüretinde bulunmuştu.
Here, in The Public Enemy, - [Coughing ] - [ Screaming Continues] he dared to stage the film "s climax and the hero" s comeuppance offscreen.
Öksürmekten yorgun düşmüş.
Exhausted from coughing.
İçimize çektik ve öksürmeye başladık.
We started inhaling, coughing.
Geçen gün onu öksürürken duydum.
The other day I heard him coughing.
Onu öksürürken duydum dedim.
I said I heard him coughing.
Sakin ol.
- ( customer coughing )
Sadece o ve yan odada öksüren adam.
Just him and the guy coughing in the next room.
İçime çektim ve öksürmeye başladım ve sonraki on dakika öksürmekle geçti.
I inhaled, but then I was coughing and I was hacking away for ten minutes.
Ben nazik olmayı denedim.. ama o bunu anlamadı ( öksürme )
I was just tryin'to be nice, but if he's gonna get... ( coughing )
( öksürük )
( coughing )
( öksürme ve gülüşmeler )
( choking and coughing )
O kanlı öksürükle uyandıl
- He woke up coughing blood!
Öksürük ve yüksek ateş.
Coughing and high fever.
- Öksürüğü rahatlatmak için ağaç kavunu.
- Citron pills to relieve coughing.
Kanını ısıtmak ve öksürüğünü yumuşatmak için gül şurubu.
Syrup of roses to warm your blood and soothe your coughing.
Öksürüp durma, Kitty!
Don't keep coughing so, Kitty!
Sabahın altısı.
Six a.m. She was up half the night coughing.
Sen izin ver, radyoya "öksürecek" işlerin olduğunu söyleyeyim sonra da onlar "öksürsün."
Say the word and I'll tell the station you have some coughing up to do and so do they.
Öksürmeye başladı, sonra da nefes alamamaya.
She started coughing, then she couldn't breathe.
Yani orada her öksürdüğünde kömür çıkarıyor ve bizim tek yaptığımız onun kalbini kırmak oldu.
I mean, there he is coughing up coal... and all we can do is break his bloody heart.
Birdenbire bir kriz patladı böyle. Durmak nedir bilmiyor.
I began coughing, it wouldn't go away.
Üstelik şu öksürüğünüz de başımıza dert oldu yani.
Besides, this coughing of yours. It's just too much.
¢ İ Kulağa çok hoş geliyor tatlım.
[Coughing] That sounds lovely, dear.
Bu parayı bulmakta zorlanmayacağınızı biliyor.
Knows you won't have a problem coughing it up.
Biraz tükürüyor.
She is coughing a little bit.
[ÖKSÜRME]
[COUGHING]
[ÖKSÜRÜK]
[COUGHING]
Sürekli öksürürdü.
Always coughing.
- Kan kusuyor musunuz?
- Coughing up any blood? - No.
- Öksürük?
- Coughing?
Öksürük, nefes darlığı, yorgunluk...
Coughing, difficulty breathing, fatigue- -?
Hala öksürüyor.
Coughing still, you know?
Öksürerek ciğerlerini parçaladı.
The guy's coughing his head off.
Şey, öksürük, Jerry.
Well, it's coughing, Jerry.
Açık kalp ameliyatı geçirmesi gereken bitkin yönetmen ;..
[Coughing] lt's show time, folks.