Crimes traduction Anglais
5,787 traduction parallèle
Gerçek olan suç ve gizemleri seven birkaç grup insan gibi düşün.
It's like a bunch of people who like true crimes and mysteries.
Cinayetleri çözüyoruz.
We solve crimes.
Cinayetleri ve gizemleri seven sadece birkaç insansınız...
You're just a few people who like murder mysteries and true crimes...
Kurban etme ve çocuk cinsel istismarı dahil olmak üzere bu tarz suçların işlenmesinde şiddete ve kötülüğe meyilli olmak gibi faktörler etkilidir.
The fixation on violence, evil and death leads them to commit abominable crimes, including human sacrifice and sexual abuse of children.
Sadece suçları görmeliyiz ailelerini değil
One only sees their crimes, not their kin.
İnsanlar kendi ailelerinden suç işleyenlere karşı ayaklanırsa...
When people stand up.. " Against the crimes committed by their own kin..
Bir zamanlar, işlemediği suçlarla yargılanan bir adam tanıyordun.
You knew a man once... who was charged with many crimes he did not commit.
Ve işlediği suçlar, onun üstünde hala büyük bir yük.
And the crimes he did commit... are a heavy burden upon him still.
Tutuklanmalı ve suçları için yargılanmalı.
He should be arrested and stand trial for his crimes.
Tanrım bu adamın suçlarına rağmen, onu tamamen tanıdığını biliyorum.
Lord... despite the crimes of this man,
Ancak bunlar benim gerçek suçlarımın yanında.. .. bir hiç kalır.
But they hardly begin to cover the scope of my true crimes.
Yok suçlar arasında birçok benzerlik olsa da ben sadece benzer görünen geçmiş davalara bakıyorum.
No, they... The crimes share a lot of similarities. I'm just following up on cold cases that look similar.
Konu bilişim suçuysa ama ikili kodlara bakılınca ne kadar iyi olduğunun pek de önemi kalmaz.
Well, the thing with cyber crimes, with all the 1s and 0s, it doesn't matter how good you are.
Suçuna ortak olan son kişi benim.
The last person left to name you for your crimes.
Bu suçların cezası olarak, kellesi uçurulacaktır.
For these crimes the punishment is beheading.
Cinsel suçlar uygulaması için bir link yollamışlar.
They sent me a link to a sex crimes registry app.
# Yeterince suç işledim #
♪ I have had enough of crimes ♪
Hükümet yok Onları kanıtlamak zorunda Makul şüphenin ötesinde, ama onları enjekte ettik şekilde halinde Bu toksik olan tarafsız bir değerlendirme kanıtın ne olduğunu tahsil suçlar.
The government doesn't have to prove them beyond a reasonable doubt, but they've injected them in the case in a way that is toxic to an impartial evaluation of what the evidence is on the charged crimes.
- Bu gibi görünüyordu Bu yem ve anahtar Hükümet sanık olduğunu Bu neredeyse gayri resmi bir şekilde onu cinayet böylece o zaman O bu suçlandı sonunda şiddet içermeyen suçlar, Hâlâ görülecektir şiddetli bir suçlu olarak.
- It seemed like this bait and switch that the government had accused him in this almost informal way of murder so that when he was charged with these non-violent crimes in the end, he would still be seen as a violent criminal.
Savunma kullanarak bu cevap Bu yüklenmemiş suç Bu şekilde oldu önyargılı.
The defense responded that using these uncharged crimes in these manner was prejudicial.
Tayfana karşı içlediğin suçlar yenilir yutulur gibi değil.
The crimes you've committed against your crew are undisputed.
Bay Flint'in işlediği suçlar için benden daha kızmış olamazsınız.
No one is angrier about Mr. Flint's crimes than I.
- Unuttunuz mu işlediği suçları?
- Do none of you remember his crimes?
İnsanlar gerçek suçlar işlerler.
Guy's committed actual crimes.
Ancak emniyetçe, sicilinde herhangi bir şiddet suçu bulunmadığı da bildirildi.
However it has a history of violent crimes, police said.
- Korkunç suçların sorumlusu onlar.
- They are guilty of unspeakable crimes.
Bir şikâyet dilekçesi yazarak Randall'ı karın da dahil İskoç halkına karşı suç işlemekle ve Majestleri'nin yasalarını ihlâl etmekle itham edebilirim.
I can draw up a petition of complaint accusing Randall of crimes against the Scottish people, yer wife included, and of transgressing his majesty's laws.
Tutuklandı ve onu suçladığınız suçu işlemedi.
He's been framed. He didn't commit the crimes you're accusing him of.
Diğer gerçekse kocası bugün Şube Müdürlüğü'ne geldi ve suçlarını kabul etti.
And another truth is her husband came to the Crime Branch today and accepted his crimes.
Vatana karşı işlenen suçlara ilişkin duruşma şimdi başlıyor.
The trial regarding crimes against the nation will now open.
Ulus karşıtı suçlar kanunu hakkında ne düşünüyorsunuz?
What is your personal stance on the Law of Anti-National Crimes?
Ulusa karşı suçlar komitesi feshedilsin!
Dissolve the Anti-National Crimes Committee!
- Komiser Catherine Shaw, Siber Suçlar Birim Başkanı, NYPD.
who are you? who are you? sergeant catherine shaw, sergeant catherine shaw, head of the cyber crimes unit,
Katili yakalamak için siber suçlar bölümünde çalışıyorum.
Please define. i'm working with the cyber i'm working with the cyber crimes unit to catch the killer. Crimes unit to catch the killer.
Katili yakalamak için Siber Suçlar bölümünde çalışıyorum.
I'm working with the Cyber Crimes Unit to catch the killer.
NYPD, Siber Suçlar Bölümü işin içinde ve ben işin içindeyim. Onu yakalayacağız.
The NYPD is on it, the cyber crimes unit is on it, and I'm on it.
Fotoğraflarımız Siber Suçlar Bölümünde o şeyin üzerinde duruyor biliyorsun.
Our pictures were on that thing in the Cyber Crimes Unit too, you know.
Adam blog yazarı ve onu buraya, Siber Suçlar Bölümüne getirirken bana bundan bahsetme gereği duymadın mı?
He's a blogger, and you didn't think to mention that when you brought him into the Cyber Crimes Unit?
Jake Bolin daha yeni Siber Suçlar Bölümüne uğradı.
Jake Bolin just swung by the Cyber Crimes Unit.
Bubonic'in gitmesine izin vermek Siber Suçlar Bölümünün yaptığı en büyük hataydı.
Letting Bubonic get away was the biggest mistake the Cyber Crimes Unit has ever made.
- Siber Suçlar Bölümüyle olan bağlantımızı kaybettik.
We just lost the connection with the Cyber Crimes Unit.
Pekala, Siber Suçlar Bölümüyle irtibata geçip neler olduğunu anlatmalıyız.
Okay, we need to contact the Cyber Crimes Unit and tell them what's going on.
Şoförün sabıkası var, Büyük Suçlar Şubesi ondan şüpheleniyor.
Driver has a record, Major Crimes has their suspect.
- Siber Suçlar Birimine taşırım olayı.
I'll take it to the Cyber Crimes Unit.
- Siber Suçlar büyük bir dava üzerinde çalışıyor.
Leaving? Cyber Crimes is working a big case.
Siber Suçlar Birimine geliyorsunuz.
You're coming to the Cyber Crimes Unit. Where?
Hacker olarak işlediğin suçlar yüzünden değildi.
It wasn't because of your crimes as a hacker.
Bakın, Jake nasıl Siber Suçlar Bölümü'nün gözünden kaçtı bilmiyorum ama o bilmemesi gereken şeyler biliyor.
Look, I don't know how Jake compromised the Cyber Crimes Unit but he's known things he shouldn't know.
Tüm Siber Suçlar Bölümü'nün erişimine ihtiyacım var.
I'd need access to the entire Cyber Crimes Unit.
Siber Suçlar Birimi'nin benim aleyhime açtığı davanın.
The Cyber Crimes Unit's case against me.
1949 Ulus Karşıtı Suçlar Soruşturması.
"1949, Investigation of Anti-National Crimes"