English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Dashing

Dashing traduction Anglais

495 traduction parallèle
Çok şık olduk!
Not only modest, but dashing!
Birazcık eciş bücüş dışarıdan bakınca oldukça gösterişli ve giymesi oldukça rahat.
A little bit out of shape... very dashing to look at... and very comfortable to wear.
Paldır küldür Florida'ya gidip yemekli davetini mahvettiler.
Dashing off to Florida and ruining your whole dinner party.
Kahve olsun ya da olmasın durmadan koşuşturamam.
I can't be dashing in and out, coffee or no coffee.
- Başka şeyler de var.
- I don't feel brilliant or dashing... or anything like that. - Oh, there are other things.
# Sadece dalgaların kırılma sesi #
Only that river's dashing
Ve evlenmek için Londra'ya sürüklediği mavi kanlı çek avcısına.
And the blue blooded cheque chaser she's dashing to London to marry.
İtiraf etmeliyim Frank Kennedy, yeni sakalınla muhteşem olmuşsun!
I do declare, Frank Kennedy! You look dashing with those new whiskers.
Evet, fazlasıyla gösterişli.
Yes, very dashing.
Kendine herhangi bir koruma sağlamadan bu işleri eşelemenden hoşlanmıyorum.
I don't like you dashing about without some protection.
Fantastik mi? Dört yıl önce bir hasat ayı zamanıydı ben daha genç ve etkileyiciydim.
Well, it was four years ago, there was a harvest moon... and I was younger and more dashing then.
Ve eğer Netherfield'da Lydia için... gösterişli üniformalı bir asker de olsaydı... herşey mükemmel olurdu!
Then, if a dashing young soldier in a handsome uniform should appear for Lydia, everything would be perfect, my dear!
Bu giydiğiniz çok göz alıcı bir kıyafet Bay Custer.
My, that's a dashing-looking outfit you're wearing, Mr. Custer.
Horace Perkins yakışıklı bir genç, değil mi?
Rather a dashing fellow, young Horace Perkins, eh, Gladys?
Eminim ki havalı da bir görünüşünüz vardı.
And I'm sure you had a very dashing figure.
Hangi genç şövalye peşimden koşar ki?
What dashing young cavalier would be pursuing me?
Çok enerjik görünüyorsun.
You look so dashing.
Bir zamanlar, kızım afilli genç doktoru senin kapına getirirdim.
There was a time, lass... a time when I used to bring the dashing young doctor to your door.
Zamanında bayağı yakışıklı Hem de zarif bir erkektim.
I was quite the looker in my day and very dashing.
Hatta belki biraz fazla şık.
Perhaps a bit too dashing.
Ne kadar cesur ve muhteşemsin!
How dashing and wonderful you are.
Beyaz pantolonlu, elinde tenis raketiyle koşturan yakışıklı delikanlıyı hatırlıyor musun?
Remember when I was that handsome juvenile dashing on with white flannels and a tennis racket?
Çok yakışıklıyım, çok enerjik ve uzunum
I am so handsome, so dashing and tall
Cesur teğmenimizin elini bile sürmediği akşam yemeği nasıl geçti?
How'd the dashing lieutenant like the dinner he didn't eat?
Erkeklerin ümidini kırmakta üstüne yoktur.
She's an expert at dashing men's hopes.
Kara Tilki olarak tanınan, bulunması zor, cesur bir... kanun kaçağı liderliğindeki bir grup!
A group led by an elusive dashing outlaw known only as.. the Black Fox!
Bir prensesi taşıyabilecek, beni alıp götürebilecek şık ve romantik biriyle!
Someone dashing and romantic, who will carry me off as a princess should be carried off!
Her şeyden önce atılgan bir şövalye olmalısın!
Above all, remember you must be cavalier, dashing!
Atılgan, etkili...
Dashing, effective...
Cesur düellocu!
The dashing duellist!
Hareketli Kyle Hadley.
The dashing Kyle Hadley.
# Karların arasından atılarak Tek atlı açık bir kızak içinde #
Dashing through the snow In a one-horse open sleigh
Felsefen çok büyüleyici.
It was dashing, that philosophy of yours :
Çok büyüleyici.
- Very dashing.
Oldukça haşin biri, sanırım.
Someone rather dashing, I think.
Gece yarısı kendini dışarı atmak çok iyi davranıştı.
Well, what... th-that was a-a fine way to behave, dashing out into the night.
- Gerçekten çok naziksiniz. Kadınlara karşı hep böyle nazik misiniz?
Are you always as dashing as that with the ladies?
Küba Havayolları'nda çalışan cesur bir pilot... Küba'nın karla kaplı dağlarında kaybolur.
Lost over the snow-covered mountains of Cuba, a dashing pilot of the Cubana Airlines...
Daha çok harika bir insandı... parlak veya cesur biri değildi... fakat sadece harika biriydi.
He was a rather wonderful man, not brilliant or dashing or anything like that, but just rather wonderful.
- Hep bir yerlere çarpıyorsun.
- You're always dashing about!
- Griler içinde harika görünürsün.
You would look dashing in grey. Melinda.
- Büyüleyici Cynthia çarpıcı, Vivian's sevimli Stephanie'etkileyici, Priscilla tatlı
- Charming cynthia's dashing, Vivian's sweet Stephanie's smashing, Priscilla a treat
" Ne tumturaklı, ne kadar farklı
" What a smashing, positively dashing
Normalde etrafa bakmak söz konusu olduğunda ayağa fırlayan ilk o olurdu.
He's usually the first one to be up and dashing off for a look.
Bu hızlı ve yiğit haydut
♪ this dashing daring desperado
O çekiciliğinin altında başka bir şey var.
He's got something bottled up behind that dashing charm.
Karda k oşturmak
Dashing through the snow
# Yakışıklı bir gerçek hayat kahramanı olmayabilir
A real-life hero with dashing handsome looks
Gerçekleştirilmiş umutlar saçıyoruz mavi belirsizliğe.
Realized hopes we're dashing Into blue obscurity
Göz kamaştırıcı!
Very dashing.
Bu arada, ressamınızın, oldukça cesur bir adam olduğunu duydum.
By the way, I hear your artist is quite the dashing man.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]