Desktop traduction Anglais
151 traduction parallèle
bu bağlantıların her birinin bir bilgisayarın elektrik ünitesine eşdeğer olduğunu farzedersek beyin, tipik bir masaüstü bilgisayarındaki bu ünite elemanlarının yaklaşık 10milyon katını verir.
if we assume that each of these connections is equivalent to one switching unit of a computer, this gives the brain about 10 million times as many switching elements as a typical desktop computer.
Buradaki en önemli olay modern bilgisayar dünyasında masaüstünüzde sanki bir kağıdı hareket ettiriyormuşçasına bir fare kullanarak ya da etrafta bir şeyleri çabucak hareket ettirmenizi sağlayan bir işaretleyici araç kullanarak her şeyi çok doğal bir şekilde yapabilmenizdir.
What's much more important is that the modern computer world is entirely dominated by using a mouse or using some kind of pointing device to quickly move things around, do things very, very naturally, as though you were moving bits of paper around on your desktop.
Ofiste biraz masaüstünü düzenlemeniz lazım ha?
You need the office for a little desktop publishing, huh?
Mesela masamdaki Zen bahçesi.
For example, my desktop zen garden.
Bu fiyata yeni bir bilgisayar almaman delilik.
The price that I could get you on a new desktop computer.
Pekala. Masaüstüne döndüm, Willow.
I'm back to the desktop, Willow.
İşte burada sehpanın olduğu yerde, Linus'un çalışma masası ve bilgisayarı vardı
Here in the corner where the couch is is where Linus'desktop and computer, that he worked on, used to be.
Ama son kullanıcı için kolay bir işletim sistemi olmadığından dolayı, desktop pazarında küçük bir pay sahibiydi
But because there has not been an easy-to-use software for home users it has only a small margin of the desktop market.
Adama bilgisayar kazandığına dair mektup gelmiş. Tıpkı çocuğa gelen gibi.
Turns out the father got a letter saying he won a desktop computer, just like the kid.
"Tebrikler. Yeni Sonic Vox bilgisayarını kazandınız."
"Congratulations, you are the lucky winner of a new Sonic Vox desktop computer."
Önünüzde gerçek bir bilgisayar 3 boyutlu ikonlar parıldayan yıldızlar gibi havada duracaklar.
In front of you is a virtual desktop where 3-D icons hover in space like, uh, a shimmering star field.
Belki küçük, bisikletli gazeteci bir çocuk kesesinden e-mektupları çıkarıp masama yığar.
Maybe there's a little animated paperboy on a bicycle grabbing emails out of a pouch and tossing them up onto my desktop.
Masaüstü hazır.
Desktop ready.
Haftada bir bu odayı süpüreceksiniz, pazartesileri mesela tamam mı?
Vacuum this desktop..... once a week, " Monday, for example?
- O zaman burada ne işi var? Defol!
What are you doing on my desktop?
- Görüntüleri masaüstüme gönder.
- Send it to my desktop.
SD-6'da her bilgisayarda basılan tuşları kaydeden bir program var mı?
Is SD-6 running a program recording keystrokes at each desktop?
Yani onu bir tür çabucak etkilenen masaüstü bilgisayarına çevirebilir.
I'm working on that, but you have to understand that the nanites are molecular computers, which makes him susceptible to the same kinds of things as, well, your average desktop
Masaüstü yok. İşletim sistemi yok.
No desktop, no operating system.
Onları masaüstü resmim yaptım.
I made them into my desktop wallpaper.
Ray'in PC'sinde masa üstünde "DİŞÇİ KAYITLARI" isimli klasörün içinde öylece duruyordu
I was processing Ray's computer and it was just sitting on the desktop... in a folder called "Dental Records."
O, orada masaüstünde Kelly adlı bir dosyada.
It's right there on the desktop on the file marked "Kelly."
Onu bilgisayardan dökebilirsin, c'den okumaya çalışmak yerine.
You can backdoor it from the desktop, instead of trying to drop through the C drive.
Şimdi Wallace'ın talimatları yerine getirip getirmediğini göreceğiz. Eğer benim kauçuk ağacım istediğim masaya gittiyse harika.
Now we'll learn how well Wallace follows instructions if my special rubber tree plant was delivered to the desktop of my choice.
Masaüstünde tonla araştırma dosyası buldum.
Looking through the desktop, I found file after file of research papers.
- Nerede? Masaüstünde ikonu var.
It's an icon, center of the desktop.
Ortalama bir masaüstü bilgisayarın yapımında kendi ağırlığının 10 katı kadar fosil yakıt kullanılmakta, mikroçip yapımında ise, kendi ağırlığının 630 katı kadar fosil yakıt kullanılmaktadır.
Construction of an average desktop computer consumes 10 times its weight in fossil fuels. Microchip consumes 630 times its weight in fossil fuels during its construction.
- Masaüstünüzde.
- On your desktop...
Bayan, masaüstünüzde bir tek o var zaten.
Ma'am, it's the only thing on your desktop.
Masaüstü mü?
Desktop.
Dış güvenlik ve nominal masaüstü işlevselliği dışında herşey çevrimdışı olacak.
Everything but external security and nominal desktop functionality will be offline.
Ama annenin bilgisayarındaki şu klasöre bak.
But check out this folder on the mom's desktop.
Diana Long'un bilgisayarının masaüstü değil mi?
So this is Diana Long's desktop computer?
Onlar ve bir de sıra var.
These and the desktop.
Diplomam olsa ne yapacaktım? Günümün 8 saatini kübik bir Zen Bahçesi masasını tırmıklayarak geçirecektim.
What am I gonna do with the degree spend 8 hours a day, trapped in a little cubical making one of those desktop zen gardens
Masaüstü arkaplan resmini değiştirsem?
Changed your bloody desktop picture?
Masamın üstündeki dosyada.
There is a folder on my desktop.
Mikrofonu masanda buldum.
I found a microphone on your desktop.
Yeni masaüstü resmimizi bulduk.
I think we have our new desktop.
Benim bilgisayarım, senin bilgisayarın.
Hey, mi desktop es su desktop.
"Bilgisayarında yüksek sesle porno izliyor."
"and watching porn loudly on your desktop computer."
Masaüstünde tutabilirsiniz.
You keep it on your desktop.
Tess ve George'un masasının üstüne koy. - Tamam.
It's on the desktop under "Tess and George."
Ne masa üstü nede diz üstü bilgisayar var.
No desktop, no laptop.
O kadar önemli olan bu mu, masaüstüne çıplak resimler koymak mı?
This is what's so important. Putting naked pictures on the desktop.
Seni masaüstü yapacağım!
I'll put you on my desktop!
Mary odaya 15 kez falan gelmişti, artık bizi ziyaret etmekten bıkmıştı fikirlerimizi attığımız tam çalışma masamın yanında duran o çöp tenekesine baktı ve buruşturulmuş peçetelerden bir tanesini aldı, onu açtı ve yazdıklarımızı okudu bunun ne olduğunu sordu
And she goes down to the room and for the fifteenth time and look in the trash, along with my desktop and see this fine crumpled piece of paper and pulls on it, looks and says,'What is this? '
Vince, masa takvimimi okumayı bırak artık.
Fine. Vince, stop reading my desktop calendar.
Masaüstü boyunca sürükle.
Drag it across the desktop.
Kirkland öğrenci kataloğu bilgisayarımda açık. Bazılarının çok korkunç resimleri var.
The Kirkland facebook is open on my desktop, and some of these people have pretty horrendous facebook pics.
- Gir içeri.
Let the desktop!