English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Determine

Determine traduction Anglais

3,501 traduction parallèle
Bunu belirlemek benim sorumluluğum.
It's my responsibility to determine your- -
En azından onun ne olduğunu belirleyene kadar...
But, you know, until I determine exactly what did do it...
Sadece bakmak için küçük bir kesip açacağım, eğer ölüm nedenini ya da başka işaretler bulabilirsem, bu kıymetli olabilir.
I'll just cut a small opening to see if I can determine cause of death or any other markers that might be of immediate value.
Yarınki sınıf kompozisyonlarını belirlemek için her öğrencinin bir çevirme hakkı olacak. Heyecan verici... birlikte söyleyelim... Çarkı konu!
To determine the subject of tomorrow's in-class essay, each pupil will have a chance to take a spin on the thrilling... say it with me... wheel... of... topics!
Yeni ödeviniz mastarlar.
The next assignment is to determine the infinitif.
Sana bazı kan halletmek ediyorum altta yatan nedenini belirlemek için.
I'm gonna get some blood work done to determine the underlying cause.
Bayan Holt'un geleceği hakkındaki kararı artık adalet belirleyecek.
It is now up to the justice system to determine Mrs. Holt's fate.
Teğmen Prietto'un ölümünün nedenini yaptığın otopsinde mi karar verdin?
So, were you able to determine the cause of Lieutenant Prietto's death from your autopsy?
Kraliçenin gerçekten değişip değişemeyeceğini gösterecek bir sınav yapma imkanı vereceğim sana.
I provide you with a test to help determine whether the Queen can truly change.
Rumplestiltskin'inkiler de dahil Storybrooke'un en gizli sırlarını bilen birisi. Zaaflarını öğrenmede bize yardımcı olabilecek birisi.
Someone privy to Storybrooke's deepest secrets, including Rumplestiltskin's, someone who can help us determine his weaknesses here.
Bu yarışma, hanginizin Daniel'la olacak beyne sahip olduğunuzu saptamak için tasarlandı.
This challenge is designed to determine which of you has the brains to be with Daniel.
- Şebekeye doğrudan girebilirsem öldüğünde en yakınında duran kişiyi belirleyebilirim.
If I can access the network directly, I may be able to determine who was closest to him when he died.
Bir şeyler bulunca gerçekliklerinden emin olana dek saklayacağını düşündüm.
I was hoping to contain your findings as they came in, determine if they were credible.
Yaşam süresini nasıl hesapladığımı sanıyorsun?
I begin with nutrition. How do you think I determine life expectancy?
Halen binanın yerini ve Crowe'un dans partnerinin adını belirlemeye çalışıyoruz.
Still trying to determine location and identify Crowe's dance partner.
Crowe'un yan tarafındaki ve ve bacaklarındaki yara deliklerini tekrar oluşturduğumda silahın, boyutunu ve şeklini belirledim.
Exactly. When I re-created the puncture wounds on Crowe's side and legs, I was able to determine the size and the shape of the weapon.
Erkek topilerin boynuzları var ve bu boynuzların boyutu sürü içindeki sosyal konumlarını belirliyor.
Male topi have horns and the size of their horns helps determine their social standing within the herd.
Bu henüz belirlenemedi.
Haven't been able to determine that yet.
Gördüğünüz gibi, bilimsel olarak miyokard enfarktüsüne elektro şokun neden olup olmadığını..... karara bağlayamıyorum.
You see, I can't scientifically determine whether or not the electric shock caused the myocardial infarction.
ve tetiği gerçekte kimin çektiğini bulmamız lazım.
Now we need to find the third guy and determine who actually pulled the trigger.
Şu anda patlamanın nedenini belirlemeye çalışıyoruz Bay Zheng.
Well, we're trying to determine the cause of the explosion right now, Mr. Zheng.
Gerçi, yalnız olup olmadığını saptamak için henüz erken.
In fact, It's yet to determine whether he was actually alone.
Kınama kurulu yangının neden kaynaklandığı ile ilgili araştırmasını göndermiş.
The condo board is sending over an investigator to determine the cause.
Beynin hasarlı bölgesini tespit ettiler. Böylece MR çekerek ne kadar zarar gördüğünü görebilecekler.
And they've located the brain swelling, so they're gonna do an M.R.I., try to determine the extent of the damage.
İsa bizimle neredeyse bir hafta yaşadı. Hâlâ mı inanmazsın? Bu gelmiş geçmiş en muazzam hikâyedir Meg.
Because that will determine whether or not I bring this empty Gatorade bottle into the theater.
Dokunun üzerindeki kesiklerin şekli bunu belirlemeye yardımcı olabilir.
The technique used on these tissue incisions could help determine that.
Kaynağını belirlemek için inceleme derlemesi yapıyor.
He's doing a compositional analysis to determine the source.
Kim olduğumuzu ve neyi savunduğumuzu belirlemeliyiz.
Now we have to determine what we stand for
Hükümet, domuz yetiştiricilerini bağlayan yasaları gevşetmek ve hayvanlara verdikleri ilaçlar konusunda serbest bırakmak istiyor.
The government wants to allow pig farmers to determine their own medication policy
Bir deney tasarlayacaksınız ve hipotezinizi test edeceksiniz.
You will design and produce an experiment to test said hypothesis and determine whether to accept or reject it...
Sensörün yoğunluğuna bağlı olarak sarsıntının merkezini bulabilirler.
And depending on the intensity of the sensor, they can determine the epicenter.
İnsanlar, sanki madeni para termofizyolojisi ahlaki değerleri tanımlayabilirmiş gibi soğukkanlılığı kötü olarak görüyor.
People use "cold-blooded" to mean evil. As if a species'thermophysiology could determine its moral attributes.
Birinin sığınma evinde kalıp kalmadığını öğrenebilmemize yardımcı olabilecek herhangi bir şey.
Basically, anything we can use to determine whether someone stayed at the shelter.
Pek bir şey değil maalesef. Adamın kim olduğunu ve nasıl öldüğünü tam olarak doğrulayabilmiş değiliz.
We were unable to determine who he was or how he died with any precision.
Böylelikle Emily'nin hangi evde olduğunu bulabilirim.
I should be able to determine which building is housing Emily.
Harika. Bu onların yaşayıp yaşamayacağını belirler.
Indeed, this will determine if they'll live or not.
Russo şu anda belirlemek için şarapneli kullanmaya çalışıyor.
Russo's trying to use the shrapnel to determine that now.
Resmi kaynaklar olanlar yüzünden Owen'ı sorumlu tutuyordu,... ama kimse sızıntının kaynağını bulamadı.
Official word got out that Owen was responsible, but nobody could determine the source.
Kendisi hem CT taramalarına, hem de X - ray röntgenlerine ve resimlere bakmayı bunun ne olduğunu belirlememizde bize yardımcı olmayı... ve bunun daha önce gördüğü birşeye benzeyip benzemediğini araştırmayı kabul etti.
both pictures as well as the CT scans and the x-rays, to help determine whether or not it's anything that he's ever seen before.
Fakat gerçekten de DNA hikayeyi anlatır çünkü, bunun gerçekte insan olup olmadığını kısa bir sürede belirlememize imkan veren hesaplama tekniklerine sahibiz.
But really the DNA tells the story and because we have the computational techniques, that allows us to determine in very sure order whether in fact this is human.
Nerede çekildiğini belirlemenin bir yolu var mı?
Is there any way to determine where it was filmed?
Takım Lideri Jung, Kuzey'in durumunu öğrenip bana bilgi ver.
Team Leader Jung, determine the situation with the North and report back to me.
Yara izi kullanılan bıçağın türünün belirlenmesine yardımcı olur mu?
The wound track help determine the type of knife used?
Belki Bayan Florrick unutmuştur,... ancak ön duruşmanın amacı, olası sebeplerin varlığını...
Perhaps Mrs. Florrick has forgotten, but the purpose of a preliminary hearing is to determine
Ama kaplumbağa yumurtalarında bir acayiplik var. Yumurtaların tutulduğu sıcaklık... çoğu yavrunun cinsiyetini belirliyor.
Now, there's a strange thing, about turtle eggs, and that is the temperature at which the eggs are kept will determine the sex of most of the hatchlings.
Belirlemek için.
To determine?
Onun hakkındaki bundan sonraki kararları yasalara bıraktık.
We let the law determine her rights after this.
İyi haberse boyacının cesedini inceledim ve ölüm sebebinin bu olduğu sonucuna vardım.
The good news is, I processed the painter's body and was able to determine that the COD was a result of this.
Ve şimdi, bu on zarftan rastgele birini açacağım ve sizin sahte felaketinizi belirleyecegiz.
And now, I'm going to open one of these ten envelopes at random to determine your simulated disaster.
Bu test, polis memuru olmak için doğru kişilik özelliklerini... taşıyıp taşımadığını gösterecek.
So this test will determine whether you have the right personality profile to be a police officer.
Lütfen yeniden ifade edin.
How do you determine what is evil?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]