English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Dirt

Dirt traduction Anglais

6,260 traduction parallèle
Burada sadece at arabalarının kullandığı eski bir toprak yol var.
This way is just dirt roads and old horse trails.
Bu orospu çocuğu Rolla'nın toz olması gerekiyor.
Either way... needs to be put into the dirt.
Bu orospu çocuğu Rolla'nın toz olması gerekiyor.
Either way... Needs to be put into the dirt.
Benden, pislikleriyle, ölümleri ve karmaşasıyla her gün mücadele ettiğiniz bu sokaklara neden geldiğimi sormuştunuz.
You asked me why it is I come here to these streets, where you find your daily struggles with its dirt and its deaths and its chaos.
Ne kadar temiz görünürlerse, halının altına o kadar kir süpürmüşler demektir.
The cleaner they look, the more dirt they've swept under the rug.
Sizi bilmem ama ben rakiplerim hakkında pislik toplamayı şiar edinmişimdir.
And I don't know about you, but I make it a point to collect dirt on my rivals.
Sadece toz.
No, that's just dirt.
Yere kapaklandı.
We shoved him to the dirt.
O sadece tozdu.
That was dirt.
Vantilatörün içine pislik atıyorlar mıdır?
Are they throwing dirt into a fan?
Püf noktası arka kısmına atmakta.
The key is, you have to throw the dirt into the back of the fan.
Tanya, neden Brick'e toprak yığınını göstermiyorsun?
Tanya, why don't you go show Brick your dirt pile?
Olay Yeri İnceleme, çamurda taze lastik izi buldu.
CSU found fresh tire tracks in that dirt over there.
Görünüşe bakılırsa, çölde yürüyüşe çıkmış Çoraplarındaki kire pasa bakılırsa öyle olmalı.
Looks like he was hiking in the desert, judging from all the dirt and burrs in his socks.
Sanki toprak yakın zamanda kazılmış gibi.
Looks like the dirt had been recently turned over.
Şuradaki toprağın şekline baksana.
Look at the impression in the dirt here.
Az doldur, fazla çamuru olmasın.
Take less. Not so much dirt.
Şöyle kökünden tutup çamurunu çırp.
Let go, take from the bottom, shake the dirt off.
hep bir kulübede büyümek istemişimdir, ailem oldukça fakirdi.
I always wanted a cabin growing up, my family was poor as dirt.
Vanessa 45 dakika boyunca kendini çöp yerken çeken kısa bir film çekti.
Vanessa made a short film that consisted of a single shot of her eating a pile of dirt for 45 minutes.
Ona bir pislik gibi davranan piçlerle birlikte olmuştu hep.
She'd been with a lot of jerks who treated her like dirt.
Toprakta mı kumda mı?
Hm? Dirt, gravel?
Kaşık dolusu müstehcen konuşma, kaşık dolusu tatlı söz.
Spoonful of dirt, spoonful of sugar, my friend.
Çok kolay, bir yerden toprak alıyorsun ve buraya koyuyorsun.
It's real easy- - you just take dirt from one part of the ground and you move it to another.
İkinci bombalı araç Milwaukee'deki kirli bir araç kiralama şirketinden kiralanmış.
Second car with a bomb was rented out of some dirt-lot company in Milwaukee.
Kalk ayağa. Bu gün kaç adamını harcayacağım?
How many of your boys did I put in the dirt today?
Voight'un bütün pisliklerini "Yozlaşma" diye bir klasör oluşturup onun içine attığını mı düşünüyorsun?
Do you think that Voight is gonna leave any real dirt on his computer under a file labeled "corruption"?
Kiri seven birine benziyorsun.
I mean, you really seem to like dirt.
Evet, seviyorum. Kir dürüsttür.
I do like dirt.
Pisliğini eşeledin ve millet arkandan sana deli dedi bense acı çektiğini bildiğimden seni savundum ama sen bunun görevin, amacın olduğunu Tanrı'nın seni seçtiğini söyle...
You dug up your dirt, and people called you crazy behind your back, And I defended you because I knew you were in pain, But then you decided it was your calling,
Sen içten pazarlıklı ve onu pisliğe bulaştıran kahpenin tekisin.
You are a hypocritical bitch, and you are grinding him into the dirt.
Sen iki yüzlü orospunun tekisin ve Miles'ı da kendi pisliğine alet ediyorsun.
You are a hypocritical bitch, and you are grinding him into the dirt.
Benim hayatımı berbat etti.
She decided my life was dirt.
Kum üzerine çöktü.
The dirt caved in on him.
Hatta sevgisizlikten öte, hâkir görülmüş. Pislik ve sefalet içinde aşağılanarak büyümüş.
More than unloved, despised probably, treated like dirt on a daily basis in squalor and chaos.
Garajından çıkan çamur, kendi arazisindekiyle uyuşmadı.
The dirt sample we found in Scott's garage is not consistent with the soil on his property.
- Merhaba, pislik herif.
- Hello, dirt bag.
Ortalığı karıştırmak için ortada hiçbir neden yok.
There is no reason to stir the dirt.
Zavallı, aptal ve kötü yola düşmüş bir çocuk hakkında dedikodu yapacağına, şöyle iyi bir makale yaz.
How about this? Instead of trying to dish the dirt on one poor, misguided, misinformed numpty, you write a big article.
Ama başka pislikleri temizlemeye geldim.
But I have come to clean away some dirt.
Toprağı işlemekten ötürü tırnaklarımın içinden çıkmayan toprak kırıntıları var.
There is permanent dirt underneath these fingernails from working the soil. Really?
- Sakın bir daha birinin ölümüyle dalga geçeyim deme. Küstah, iğrenç, karaktersiz şerefsiz seni.
Don't you ever... ever make fun of someone's death, you ignorant, rancid, infinitesimal speck of dirt.
Hapisteki bir şerefsize göre, şaşırtıcı derecede efendi görünüyorsun.
For a dirt bag in prison, you look surprisingly decent.
Pislik olduğumu mu düşünüyorsun?
You think I'm dirt?
Babamın pislik olduğunu mu düşünüyorsun?
You think my father was dirt?
Toza bakacak olursak, bu resimler uzun zamandır buradaymış.
From the dirt, these picture have been here a long time.
Kimsenin yoluna çıkmayacağını mı sanıyorsun?
You think nobody's gonna try to throw dirt your way?
Gözüne carpan birsey?
Disturbance in the dirt?
Bir çöp yigini görüyorum.
I got a pile of trash and disturbance in the dirt.
Sadece bir bir cöp yigini bulunmakta
We have a trash pile and some disturbance in the dirt.
Elimde çok namussuz bir bilgi var da ondan!
Happy I got some dirt!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]