Discuss traduction Anglais
12,372 traduction parallèle
Döndüğünüz zaman tartışmasını yaparız.
We'll discuss it, when you return.
Konuyu onunla tartışmak istiyordum ama beni etkileyen beklenmedik haberler aldım.
I intended to discuss it with her further... But I received some news which affected me unexpectedly.
Bunu tekrar konuşmamız şart mı?
Do we have to discuss this again?
Mimariden mı konu açıldı?
Discuss architecture?
En azından işin ustalarıyla bunun üstesinden gelme olanaklarımızı tartışmalıydık.
I really think we should at least discuss the possibility of handing the situation over to trained professionals.
Korkarım bunu şu an tartışamam Bay Hartmann.
I'm afraid I can't discuss that at this time, Mr. Hartmann.
Jeanie ve Eric'in düğünü hakkında.
We wanna discuss jeanie and Eric's wedding.
Bu konuşmaya Müdür Burns'ün ofisinde devam edelim.
Let's discuss the more it with rector Burns.
Edindiğimiz bilgileri paylaşmak için sadece bir dakikaya ihtiyacaımız var.
If we could have just a minute to discuss our findings.
Konuşmak istediği önemli bir mesele vardı.
He had something important he wanted to discuss.
Neden birlikte gitmiyoruz? Yolda birkaç meseleyi konuşabiliriz.
Why don't you join me and we can discuss a few things along the way?
Pekâlâ. Toby'nin bize anlattıklarını konuşalım.
All right, everyone, let's discuss what Toby told us.
O tip soruları tartışmayacağız.
We don't discuss such questions.
Başka konuşacak bir şeyimiz kalmadı bence, Bay Sims.
I don't think we have anything further to discuss, Mr. Sims.
- Bunu tartışmayalım, tamam mı...
- Let's not discuss...
Sana bugün konuşacağımızı söylemiştim.
I told you we would discuss that today.
Lütfen çekinmeyin, oturun. Zira belirli bir mevzu hakkında konuşmak istiyorum.
Oh, do, please, sit down, since I'd like to discuss a certain matter.
Belki de bunu avukatınızla konuşsanız daha iyi.
Umm, perhaps you need to discuss that with your attorney.
Tümgeneral Rahmad konusunu konuşmamız gerek.
We need to discuss Major General Rahman.
- Konuşulacak bir şey mi var?
- Something to discuss?
Ayrıca o görüşmenin sonucunu İngiliz Hükümeti'ne bildirmek için benimle görüşmek istediğinizi de biliyorum.
I also know you want to discuss the outcome of that meeting with me for relay to the British Government.
Bunları hükümetle tartışmak zorunda kalacağım.
I would have to discuss them with the government.
Kongre, yazarın toplumdaki işlevini tartışacak.
The congress will discuss the function of the writer in society.
Şirketinin son çeyrekteki moral bozan kayıplarını tartışmak için mi?
To discuss your company's disappointing last quarter losses?
Gerisini ofiste konuşalım mı?
We'll discuss this at the office?
- Buraya bunu konuşmak için gelmedik.
- That isn't what we're here to discuss.
Bunu konuşmamız gerek.
We have to discuss this now.
Şunu balkona çıkarsana. Hemen geliyorum. O "şu" değil, ağırlık.
Well, weight has become a stigmatized subject because a lot of people are embarrassed about their weight and children are taught that you don't discuss weight.
- Neden evinden bahsetmiyoruz?
- Why don't we discuss your home?
- Konuşur, haber veririz.
- We'll discuss it and let you know.
Seninle cenazenin detaylarını tartışacak durumda değilim.
I'm in no mood to discuss the particulars of her funeral with you.
# Sadece tatlılarını getir ve değerini tartış... #
# Come get your just desserts and discuss your worth... #
Biraz durup senin için hükümete yalan söylememi konuşabilir miyiz acaba?
Can we take a moment to discuss that I just lied to the government for you?
Biz bundan sonra ne olacağını tartışmak için burdayız.
We're here to discuss what happens next.
İlgisi olmayan operasyonel bilgileri asla kimseyle konuşmam.
I never discuss non-relevant operational information with anyone.
Şimdi bunu aradan çıkardığımıza göre gelecek 72 saatin operasyonel detaylarını görüşebiliriz.
Now we've got that out of the way, perhaps we could discuss the operational details of the next 72 hours?
Aramızda tartışıp size bir yanıtla döneceğiz.
We'll discuss amongst ourselves and come back to you with an answer.
Rica etsem, Terry'nin genital şikayetlerini ben yemek yerken tartışmasanız?
Can you guys not discuss his genital complaints while I'm trying to eat?
- Asıl sorunu söyleyebilir miyim?
Can we discuss the real issues?
Ben Dhani Jones, Thad Castle ile birlikteyim. Kendisiyle bu yeni şöhretini konuşacağız.
I'm Dhani Jones here with Thad Castle to discuss his new fame and fortune.
Konuşalım bu konuyu.
We'll discuss it.
Onunla tartışmam gereken bir konu var.
There's a matter I need to discuss with him.
Bunu tartışmak için özgür değilim.
I'm not at liberty to discuss it.
Ne görüşmek istiyordun evle ilgili?
What would you like to discuss about the house?
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't want to discuss it.
Disney animasyon filmlerinden bölümler izleyip bu filmlere ve hayatımızdaki yerlerine ilişkin sohbet ediyoruz.
We watch parts of Disney animated films and discuss them and see what they're really about in our lives.
Ayrintilari McEntee'yle konusabilirsin!
Discuss the details with General McEntee.
Yönetim toplantısında tartışmadınız mı?
You didn't discuss it at the board meeting?
- Cachet hakkında konuşmadınız mı?
- You didn't discuss the Cachet deal?
- Konuşmak istediğin bir şey var mı?
Hey. You have anything you want to discuss?
Şimdi bunu konuşmak istemiyorum.
I don't want to discuss it now.