Diyecek traduction Anglais
3,298 traduction parallèle
Bakalım Russell ne diyecek.
Let's wait and see what Russell says.
Hayır diyecek diye korkuyorsun.
You're afraid she's gonna say no.
- Senin diyecek bir lafın yok mu?
So, can't find anything to say? What?
Bakalım küçük hanım ne diyecek?
See what the little lady says.
Haftanın ganimetinin elimizden uçup gitmesine ne diyecek?
What's he gonna say about a weekend's take rolling away on a train?
"Neyiniz var gösterin bakalım." diyecek.
"Show me what you got."
Sence Brian geri dönmeme ne diyecek?
So what do you think Brian's gonna say about me coming back?
Bütün kameraların görüntülerini alalım, bakalım onlar ne diyecek.
Let's pull footage from all these cameras, see what they tell us.
- Lütfen, Daniel bana Salvador diyecek kadar büyüdün.
- Please, Daniel, you are certainly man enough now to call me Salvador.
Bay Linzer o yemekten nefret eder o yüzden size "iyiyim" diyecek.
Now Mr. Linzer hates the food, so he will tell you he feels fine.
Şeker mi şaka mı diyecek ilk kişi geldi.
The first trick-or-treater.
Şeker mi şaka mı diyecek ilk kişi!
The first trick-or-treaters!
Gerçekten diyecek bir şey bulamıyorum Jake.
I'm literally speechless, Jake.
Onlara bu soruları sorarsan, çocuklar diyecek...
If you ask them these questions, the kids will say...
Durum böyle olsaydı "nasıl karşılık vereceğimi ve hissedeceğimi biliyorum" diyecek kadar emin misiniz?
Or are you clear in your own mind, if that was the situation, "I know exactly how I'd respond and exactly how I'd feel"?
1314'ü unut... Kurt'u görmek istersem "tamam" diyecek mi?
( Forget about 1314... ) ( If I want to see the Wolf, will he say yes?
Kurt'u yeniden görürsem "evet" diyecek mi?
( If I want to see the Wolf again, will he say yes? )
Bakalım Harold bu işe ne diyecek.
We'll see what Harold has to say about it.
Evet. Bakalım onlar ne diyecek. Boş verin.
From now on, no free time, stick to your schedule, and no cell phones.
Havanın güzelliğine diyecek yok.
It is so beautiful.
Bakalım o ne diyecek.
We'll see what she says.
Torunum bana "kaptan" diyecek.
Unh-unh. My grandson's gonna call me "captain."
Sana diyecek bir şeyim yok.
I have got nothing to say to you.
Diyecek bir şey bulamıyorum.
I got nothing for you.
Onu arasam bana şöyle mi diyecek sanıyorsun :
You think I'm gonna call my dad, and he's gonna go, like, " Hey, son, yeah.
Diyecek bir şeyim yok.
" so that nothing was changed.
Sadece bir şanslı aile bu eve evimiz diyecek.
Only one lucky family will call this house their home.
Armstrong şunu diyecek konumdaydı : "Bakın, 99'da yaptığımı yapacağım."
Armstrong was in a position of saying,
Bir noktada insanlar "Demek böyle olmuş" diyecek.
You know, at some point people will say, "Okay, here's what happened."
Bunu şartlar çerçevesinde ele alıp "Evet ya. Adam Fransa Turu'nu yedi kere kazandı" mı diyecek?
They look at this thing, in the context that it is and say, " Well, yeah.
Bokla ilgili diyecek sandım.
I thought he was gonna say it was about the shit.
"parayı bulmam bir kaç hafta alır" diyecek hali yok..
"It's gonna take me a couple of weeks to get the money together."
Kate çocuklara ne diyecek?
What's Kate gonna tell the kids? Shh.
- Ne diyecek amına koyayım!
- What the fuck do you think?
Eğer mahkemede böyle yaparsan jüri diyecek ki...
You see, if you go off, the jury will say,
"İş konuşmalıyız" diyecek.
He's going to say, "We have to talk business."
Anse'nin de diyecek sözü vardı.
Anse had a word, too.
O doğduğunda, anneliğin birileri tarafından, icat edilmiş olduğunu biliyordum... bunun için diyecek lafı olan, birileri tarafından.
When he was borned, I knew motherhood was invented by someone who had to have a word for it
Şöyle diyecek, "Ehatasham, kendin olma yeter!" Hadi gidelim!
He's gonna say, - Ehatasham, Just try not to be yourself! [Giggling]
Yakışıklı çocuk bırak gitsin " diyecek.
"Wow! Handsome guy " Let him go "
"Şurayı kaçırmışsın baba" kim diyecek?
Who'd tell you : "Papa, you've missed that bit"
Ve biliyorum bazı insanlar bana deli diyecek ama saatte 320 km hızlan giden bir salyangoz hayatınıza girince o kabuğun üzerine atlayıp hayatınızın en büyük macerasına çıkmamak delilik olur.
And I know some people may say I'm crazy. But I say, when a snail crawls into your life at 200 miles an hour, then you'd have to be crazy not to grab onto that shell, and take a ride of a lifetime.
Bana diyecek bir şeyin mi var?
Have you got something to say to me?
Evet diyecek.
She'd say yes.
Herkes n'aber kanka mı diyecek.
Say "Here's my nigger"?
- Şaşırmış gibi yapar küçük aletiyle, şimdi ne diyecek filan olursun.
He likes to just plan it all out, like what he's gonna say and his little outfit.
diyecek gibidir.
"'What are you doing with my wife? "'
O her şeyi ve diyecek sizinle bağ tamamlamak için.
He will do and say anything to complete the bond with you.
İşin stresi ve annemin yargısı sürekli bşeyler diyecek
The stress of this job and the judgment of my mother. You know she's gonna be bothering me about you, asking me, "Judith Ann, have you been doing your wifely duties?"
Kaç kere'vajina'diyecek sayalım mı?
Overunder on how many times he says the word "vagina"?
Ne diyecek bilmiyorum.
She is still mad at you, so I don't know how she will react to this sudden move.
diyecektim 49
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40