Dresses traduction Anglais
2,478 traduction parallèle
Sana ait olmayan elbiseleri çalarak bastırıyorsun. Uyuşturucuya devam mı hala?
And your sad little compulsion to take dresses that don't belong to you.
- Yani Drew mutlu olsun diye balo elbisesi ve etek falan mı giymek zorundayım?
So to make drew happy, I have to start wearing tutus and prom dresses?
Atlanta yanıyor, hoş elbiseler.
Atlanta burns, nice dresses.
Agnes, elbiselerimi ver.
Agnes. Give me my dresses.
O elbiseler berbattı.
Those dresses were lame.
Ben de elbiselerini ateşe verdiğim için üzgünüm.
I'm sorry for torching your dresses.
Cate'in bana verdiği elbiselerden birini.
One of those dresses Cate gave me.
Bu günlerde güzel elbiselerin ne kadar olduğunu biliyor musun?
Do you have any idea how much fancy dresses cost these days?
Bu hafta düğün elbisemi denemeye gittiğimde elbiseyi giydirip, kemeri bağladılar ardından yağlar, sırtımın üzerinde toplandı.
No, I do! I went to try on wedding dresses this week And when they would fasten them up,
Edward hâlâ tahttaymış gibi giyindiği Park Lane'deki o iğrenç balolardan birinde.
At one of those hideous balls on Park Lane where everyone dresses up as if Edward VII was still on the throne.
Bunu kim yaptıysa yeterince zamanı varmış. Waffle yapıp'Benimle evlenir misim?
Toaster waffles and watch 27 dresses.
Waffle'ımı yakmıştım. Benimle evlenir misin?
And I couldn't watch 27 dresses with all that smoke.
Giysilerinin bir çoğu kızamık geçirmemiş.
She said most of her dresses haven't had chicken pox either.
Her ne kadar bir muhasebeci gibi giyinse de şunlara bir bak!
Even though he dresses like an accountant, check this out... whbam!
Monica, düğün masraflarını, tüm o lanet elbiselerini,... balayımızı, gezip tozduğumuz tüm yerlerin parasını ödedim. Ve şimdi kalkıp benimle bu şekilde konuşuyorsun.
Monica, I paid for our wedding, for all of your fucking dresses, for the honeymoon, for all the goddamn trips and now you're talking to me like this.
Biraz mücevher, kıyafetler, kitaplar.
Some jewels, dresses, books.
Pinter'la çalışırken siyahi Mr. Muscle'a benzeyen rap videosundan fırlamış bir adamla karşılaşmış mıydın?
- Tim. - Yeah? When you were working with Pinter, you ever come across a guy looks like a black Mr. Clean, dresses like the janitor in a rap video?
Orada öyle kızlar var ki Kısa etekli, bronz bacaklar.
There are girls! Short dresses. Tanned legs.
Evet, makyaj ve taşlı elbiseler ile çok tatlı oluyorlar. Değil mi?
Yeah, they're so cute in their makeup and rhinestone dresses.
Onlara elbise almaktan bıktım.
I'm so sick of buying dresses.
Sence de bu, abiye elbiseler ve Miley Cyrus gibi 2008'den kalma değil mi?
That really did look like you and humphrey. I mean, isn't that a little'08, Like maxi dresses and miley cyrus?
Ve son kontrol ettiğimde, kıyafetler mutfakta annemin ilaçlarının yanında değildi.
And last time I checked, dresses weren't in the kitchen Near my mom's medicine. Do you even know what your dad's prescribing her?
Brad'in giyim tarzı çok hoş, değil mi?
Oh, don't you just love how he dresses?
Seçmen için sana birkaç elbise getirdim.
Brought some dresses for you to look at.
Haydi bayanlar, yeni kıyafetlerinizi deneyelim.
Now, ladies, why don't we try on your new dresses!
Nasıl giyiniyor?
is this how she dresses?
Neredeyse her gün, yeni elbiseler ve mücevherler alıyor.
Almost every day he buys her new dresses or jewels.
Bir sürtük için otel ve elbise masrafları.
It's called fancy dresses and hotel rooms for some bimbo.
Zaten şimdiden altı tane elbisesi oldu.
Ay. But she has already six new dresses.
Reddetseler de J. Edgar Hoover tarzı giysileri... kim olduklarını açıklıyordu.
They also refused to confirm that J. Edgar Hoover liked to wear dresses.
Orası herkesin acayip giyindiği ve boş boş bağırdığı yer değil mi?
Isn't that where everyone dresses up and yells stuff?
Şimdi, Bayan Florrick'in ona nasıl giyinmesi gerektiğini sağlık... -... verdiği umurumda değil...
Now, I don't care how Mrs. Florrick dresses her...
Bu kıyafetleri getirdiğiniz için çok teşekkürler.
Thank you so much for bringing these dresses.
Arkadaşlar, arkadaşlarından onlara bedavaya giysi vermelerini istemez.
Friends wouldn't ask friends to give them dresses for free.
Elbiselerde yeni indirim mi var?
Flash sale on wrap dresses?
Evet, biliyorum ama, kıyafet çizimlerimde bitirmem gereken bir çift rötüş var, bu yüzden eğer hepiniz izin verirseniz...
Yeah, I know, but I have a, um, a couple finishing touches to do on my dresses, so if you guys will excuse me...
Tam olarak harika koşullardan ayrılmadım ve sonra... yeni iş partnerim tüm elbiselerimi ateşe verdi, yani...
I didn't exactly leave on great terms, and then my new business partner set all of my dresses on fire, so...
Bu elbiselerin günümüzün genç kadınlarında gördüğümüz özgüven ve özsaygıyı nasıl ele aldığımı gerçekten yansıttığını düşünüyorum.
I think that these dresses really express my take on young women today... our sense of self-confidence and self-worth.
Elbiselerimin kağıtlar ve tasarımımda olması gerektiği gibi olmadığını size anlatmak için daha önce bir fırsat bulamamıştım.
I didn't get a chance to explain earlier that my dresses weren't supposed to be like that, with the... the paint and the letters.
Ve sakın elbiselerini gözünün önünden kaybetme.
And don't let your dresses out of your sight.
Üzerinde elbiseleri varken * "Carrie" ... ile oynadığında ne olacağını sandın?
What did you think would happen when you played "Carrie" with her dresses?
Küçük melekler babaları prenseslerine ne kadar güzel göründüklerini söyleyene kadar, elbiselerini pek güzel bulmadılar.
The little angels decided their Christmas dresses were too scratchy till their daddy told his princesses how pretty they look.
Sonunda bir kızım olunca ona küçük, sevimli elbiseler giydirebilirim diyordum ama hayır o, o eşofmanla evsizleri gibi dolaşıp durdu.
Finally, I had a girl, and I could dress her up in these cute little dresses, but, no, she just walked around in those sweatpants looking like a homeless person.
Bir sürü yeni elbise diktirmen gerekiyor. Çünkü yol boyunca kutlamalar, ziyafetler ve ihtişamını görmeye gelecek olan kalabalıklar olacak.
And you'll have to have plenty of new dresses made, for there will be many great occasions and banquets along the way, and great crowds will come to see your magnificence.
Annem gibi giyiniyor.
She dresses like my mum.
Elbiseler için.
For dresses.
Beni bir sürü yayların, kıyafetlerin pek çok * tutu'nun arasına soktular.
They put me through a lot of bows, a lot of dresses a lot of tutus.
Yani, kendi başına giyinir, okula kendi başına gider.
She dresses herself. She walks herself to school.
Sen ne zamandan beri mahkemelere gelirken elbise giymeye başladın?
Since when did you start wearing dresses to court?
Eminim, anma törenindeki o ufak tefek piliçler de yolluydu.
They were hot, huh? And all dressed up in their black dresses.
Neden elbiseler evde, mağazalarda durduğu kadar güzel durmuyor?
Why do dresses never look as good at home as they do in the store.