Dryer traduction Anglais
1,091 traduction parallèle
Elbiseleri kurutucuya koyuyordum, aynen senin söylediğin gibi ve Hal, içeriye tam olarak yani tam zamanında kazara karsının külodunu kafama geçirdiğim anda girdi.
I'm putting the clothes in the dryer, like you said... and... Hal, he walks in exactly... I mean, exactly at the exact second that... his wife's panties were accidentally on my head.
Tammy, sizin saç kurutma makinesi ve tarot kartlarını hatırladın mı?
... that sign at the edge of town? Tammy, did you remember your hair dryer and your tarot cards?
Benim gerçekten ihtiyacım olan şey çamaşır makinamı ve kurutucumu yenilemek.
I really think we need to replace the washer and dryer.
Sana yeni bir çamaşır makinası ve kurutucu aldım..... eskileri de 50 papele sattım.
I got you a new washer and dryer... and sold the old ones for 50 bucks.
Oh, seni aptal kurutucu!
Oh, you stupid dryer!
Kurutucuyu sağ tarafa koyuver.
The dryer goes on the right.
Komidine bak.
Check the dryer.
Fön makinesi ya da iyi bir saç fırçası gibi.
Like a blow dryer or a good hairbrush.
Mayon hala kurutma makinesinde.
Your bathing suit's still in the dryer.
Sanırım yeni bir saç kurutma makinasına ihtiyacımız var.
I think we need a new hair dryer.
Ya Smithers'ın gösterdiği çamaşır makinesi ve kurutucuyu seçersiniz... yada kutunun içindekini.
Now, you can either have the washer and dryer where the lovely Smithers is standing... or you can trade it all in for what's in this box.
Burada saç kurutma makinenle berabersin.
- I look like - - That's you with your hair dryer.
Bir saç kurutma makinesi
It's a hair dryer
Eğer bu saç kurutma makinesini kaybedersen, ne yapacaksın?
If you lose this hair dryer, what'll you do?
Şık iç çamaşırlarımı, buruşmayan bir şeyler ve saç kurutma makinemi koy.
Pack all my nice underwear anything non-wrinkly Don't forget my blow dryer
Giymeye cesaret edemediğin kırmızı elbiseni ve saç kurutma makineni koydum.
Excuse me I also packed that little red dress you never have the guts to wear I got the blow dryer
Makineden çıkarırken bir bakıyorum 5 donunu yıkamışım.
It's like I'm pulling that stuff out of the dryer... and there's five pairs of his boxers... I just washed unknowingly.
Yeni yıkanmış çamaşırlarını kurutucudan çıkar ve hepsini üzerine ört.
Take your laundry out of the dryer and pile it on top of you.
Ellerimi tekrar yıkamak zorunda kaldım ve tam o an kurutucu bozuldu.
The cream is too oily, so I re-washed. And then the hand dryer breaks down.
Belli ki, kurutucudaki çarşaflardan etkilenmişler.
Apparently, they're attracted to dryer sheets.
Kurutucuda çamaşır kaldı mı?
More clothes in the dryer?
Aynen çorapların kurutucuya girmesi ama hiçbir zaman çıkmaması gibi?
Like socks that go into the dryer but they never come out?
Al, kurutma makinesini duvardan çekecek birine ihtiyacım var.
Al, I need someone to move the clothes dryer away from the wall!
Dur bir saniye bizim kurutma makinemiz yok ki!
Hey, wait a second. We don't have any clothes dryer!
Kurutma makinesi mi dedim?
Did I say clothes dryer?
Harika değil mi Marge, ha?
So, Marge, pretty sweet, eh? Oh, I forgot to clean the lint basket in the dryer.
O sürekli havada, züppe burnunu kessen bile dışarı asılmış çarşafı makinede kurutulmuş olandan... koklayarak ayırabilirdi.
You could've cut off her high-flown snobbish nose and she'd still smell a sheet that had hung outside from one baked in the dryer.
- Çamaşırları kurutman gerekiyor.
Bye, Khaila. So long, sweetpea. And, uh, laundry needs to go in the dryer.
Genç adam, kurutucunun üzerinde bir sürü temiz kıyafet var.
Young man, there's a clean pile of laundry on the dryer.
Küvete girip elektrik gelene kadar saç kurutma makinesiyle bekleyeceğim.
To sit in the tub with a hair dryer waiting for the power to come back on (! )
Fön makinası alana kadardı.
Till I bought a blow dryer.
- Tamam, kurutucuya ihtiyacımız yok.
- All right. We don't need the dryer.
İyi ki saç kurutucusu da kullanmamış.
Well, at least he wasn't down there with his Dippity-Doo and his blow dryer.
Saç kurutma makinası galiba.
I guess that's from the dryer.
Ön penceredeki kurutucu şeylerimiz vardı.
We had those dryer things with the window on the front.
Caddede pezevengin teki kayın validesini çamaşır kurutucusuna koymuş ve camdan aşağı atmış.
Some pimp over on 42nd Street put his mother in a clothes dryer and threw it out the window. You want the case?
Caddede adamın biri de kayın validesini çamaşır kurutucusuna koyup camdan aşağı atmış.
And a guy out on 42nd Street put his mother-in-law in a clothes dryer and threw it out the window.
Bir de saç kurutma makinemiz olsa çok şanslı olurduk.
Now, if we had a hair dryer, it'd really be our lucky day.
Frasier artık panç kasene ihtiyacım yok ama saç kurutma makinanı ödünç alabilir miyim?
Frasier, I no longer require your punchbowl, but may I borrow your blow dryer?
Saç kurutma makinam resmi rezil etti.
My hair dryer ruined the picture.
Kurutucudan yeni çıktı.
It's fresh out of the dryer.
Bir daha kurutucudan çıkmamış bir giysiyi giymeyeceğim.
I'll never put on another piece of clothing unless it's straight from the dryer.
Her giyinmen gerektiğinde bodrumdaki kurutucuya mı gideceksin?
Every time you get dressed, you'll use the basement dryer?
Kurutucu için çeyreklik lazım.
I need quarters for the dryer.
Kurutucu için çeyrekliğim kalmadı. Öte yandan bu fırın daha iyi ve uygun.
I didn't have enough quarters for the dryer but this is better and more convenient.
Bobo'yu sıcak kurutucudan aldım.
- I've got Bobo, hot from the dryer.
Fön makinama bir daha dokunursan Seni öldürürüm.
If you touch my blow-dryer again, you're dead.
Buzdolabı-dondurucu, yıkama-kurutma ve bulaşık makinesi.
Fridge-freezer, washer-dryer, dishwasher.
- Özür dilerim dedektif
Excuse me, detective, but the dryer was not working.
Aptal kurutucu yine çektirmiş.
That stupid dryer shrunk another pair on me.
Kurutucu yine yapacağını yapmış.
That damned dryer again.