English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Durdu

Durdu traduction Anglais

6,672 traduction parallèle
Dün koridorda ilerliyordum ki soyunma odasından Mary çıkıp, durdu ve doğrudan bana baktı.
Look, yesterday, I was walking down the hall. Mary came out of her dressing room, stopped, looked straight at me.
Kalifiye olmadığı hâlde EPA onu terfi ettirip durdu.
Okay, the EPA kept promoting him even though he wasn't qualified.
Önemsiz bir şey olmasına rağmen köpek durdu diye teşekkür ettin ama. - Ne diyeceğini biliyorsun yani.
You thanked the dog for staying- - which is basically doing nothing- - so I know you know the words.
Bayağı tarz durdu bence.
I thought it looked quite funky.
Karanlik Olan kalbimi çalarken o da burada böbürlenip durdu.
While the dark one was stealing my heart, she was here gloating.
Hep uslu durdu.
She's always good.
Annem üzüntüden hasta düştü. Öldüğü güne kadar adını sayıkladı durdu.
My mom collapsed from stress She called out your name until the day she died
* Ölüm Evi'nin ileri gelenleri - Amir Hasan ve Inong Kamyon burada durdu.
Bomb squad village chiefs Amir Hasan and Inong
Bunu durdu söyledi düşündüm.
I thought you said that stopped.
Şey diyip durdu :
She just kept saying :
- Alarmlı saatim durdu.
- My alarm clock stopped.
Profesör Shim, Dr. Oh'dan bir şeyler yapmasını isteyip durdu. Dürüst olmak gerekirse biraz kıskandım.
Professor Shim kept asking Dr. Oh to do stuff, so I was a bit jealous to be honest.
- Bir anda durdu.
It just died on me. Out here?
- Motor durdu.
- The engine's stopped.
Tüm sahne boyunca o şarkı kafamın içinde çaldı durdu.
That song was stuck in my head like the entire time we were doing that.
Hayır, Evelyn sana güvendim ama tuhaf olaylar yaşanıp durdu ve sorunun ilacınla alakası olduğunu sanmıyorum.
No, Evelyn, I trusted you, and all this funny business keeps happening, and I don't think it's your medicine at all.
Bu evdeki herkes gülüp durdu.
Everyone stopped laughing in this house.
Neden durdu?
Why did it stop?
Hayır. Lastiğim patladı ben de kenara çektim ve sonra bu bey bana yardım için durdu.
No, I got a flat tire and I pulled over.
Tamamdır. Kanama durdu.
All right, bleeding stopped.
Kalbi durdu!
He's crashing!
Kahretsin, durdu.
Shit, it's hung.
Dördüncü derste Jamal Chambers ile konuştum. Yeni voleybol koçunun ne kadar eğlenceli ve istekli biri olduğundan bahsedip durdu.
So, I have Jamal Chambers in my fourth period, and he cannot stop talking about how fun and enthusiastic his new volleyball coach was.
Delikanlıdan garajımı temizlemek için yardım istedim bütün işi ben yaptım, o da koleksiyonu için eski eşya arayıp durdu.
I do all the work, and he noses around, looking for vintage collectibles.
Kanama durdu.
Well, the bleeding's stopped.
- Çünkü "Lorne Malvo" deyince durdu ve bana tuhaf bir bakış attı.
'Cause I said the name Lorne Malvo, and he stopped, and he looked at me real funny.
Durdu...
It stopped...
Arabayı durdu, Eddy!
Stop the car, Eddy!
Sen de çok zarif durdu, hayatım.
Oh, darling, they're exquisite on you.
Pekala, Ryan, Tanner durdu.
Ok, Ryan. Tanner stopped moving.
- Onları "iri" diye betimleyip durdu.
He kept describing them as "ample." So ample.
- Bill Clark, kadehini kaldırıp savaş konuşması yaparken Yusuf bana bakıp durdu.
Well, Yousaf kept checking me out during Bill Clark's warmonger toast.
Durdu uçağı.
Stop that plane.
Bana bir görüşme ayarlamam için sık boğaz etti durdu.
He pleaded with me for a meeting.
Ticaret durdu.
Trade has ceased.
- Kalbi durdu.
- He's asystolic.
Okulda başarılıydı, beladan uzak durdu.
He did well in school, never got into trouble.
- Ama herkes Stu deyip durdu.
- But Stu stuck.
O hastanın karısı ölünce, ödemeler durdu.
When that patient's wife died, - payments stopped.
Karaciğere iyi bir kan akışı sağlandı. Diğer kanama durdu.
There's, uh, good blood flow to the liver, and the other bleeding has stopped.
Babam aylarca arabasının altında bomba arayıp durdu.
He was checking for bombs underneath his car for months.
Ne yaptığımızı anlatmak için polisi araması gerektiğini söyleyip durdu.
He kept saying he had to call the police, tell them what we did.
Kenny Ragosa'nın kazayla E. içtiğini söyledi ve tüm gece yuvarlandı durdu.
Kenny told me that Ragosa accidentally took some E, and he's just been rolling all night.
Takip cihazı bir yerde durdu.
The tracker has come to a stop.
Ama Sebastian ve Lelia durdu.
Pero Sebastian y Lelia in pararon.
Makyaj yapacakmışım gibi durdu.
That sounded like I was gonna put on makeup.
İki kez kalbi durdu.
Coded twice in the field.
Birden nefes alıp verişi durdu.
He just... he just stopped breathing.
Yani sessiz durdu mu, sorun çıkardı mı.
Well, keeping quiet, behaving'erself.
- Ajansta 20 yıl çalıştıktan sonra milyonda 400 birim mantığının kaldırabildiği en yüksek noktaydı ve aklı durdu.
- After 20 years at the EPA... Hi... 400 parts per million was about all his sense of logic could handle - and his mind packed up.
Hayatlarımız sen gidince durdu.
Our lives stopped when you left.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]