Eclipse traduction Anglais
932 traduction parallèle
Ve bunu yaptığında, küçük bir tutulmaya benzer Ve yıldızın ışığını azaltır.
And if it does that, it's like a little eclipse and the starlight drops.
" Hitler'in güçlü karşı taarruzu dün ilerlemeye devam etti. Sansüre rağmen...
" Hitler's mighty counteroffensive swept on yesterday under a news eclipse...
ay tutulmasına uğrayacaksın.
eclipse yourself.
Karnı doyduğu zaman, çok keyifli oluyor.
When one is sated, one falls into a delightful eclipse.
Artık yağmur damlaları düşüyor ve ay tutuldu
But now the rain drips The moon in eclipse
Gölge buraya düştüğünde tutulma olur.
When the shadow falls here, that's an eclipse
Göz kamaştırıcı bir güneş tutulması göreceksiniz diye bir sürü insanı tava getirmiş.
Drummed up a lot of excitement about... what he called a spectacular eclipse of the sun.
Güneş tutulması olmamış.
No eclipse.
Şu anda, aklı gölgelenmiş durumda.
Well, at the moment, her mind is in an eclipse.
Adeta bir karanlığa girdim.
I seem to have gone into eclipse.
Güneş tutulmasını izlemek için dumanlı cam sattığımızı.
The time that we sold the smoked glass to watch the eclipse.
Bilekleri Eclipse'inkilere benziyor diyebilirim.
Pasterns like Eclipse.
Bilekleri Eclipse'inkilere benziyor.
And pasterns like Eclipse, if you know what I mean.
Benimkinin Eclipse'inkilre benzeyen bilekleri var.
- Mine has pasterns like Eclipse.
Bence yanlış düşünüyorsunuz.
That should not eclipse my judgement.
Mesela tarihöncesi insan güneş tutulmasında korkudan ölebilirdi.
Prehistoric man, for instance, could die of fright during an eclipse.
12'sinde Ay tutulması var.
There's a lunar eclipse on the 12th.
- Sen başarabilirsin. - Madam Montespan isminde birine tutuldu, O Kralın favorisi.
The feat you could accomplish would eclipse the name of Madame of Montespan, the King's favorite.
Ay tutulduğu zaman kopartılmış...
Sliver'd in the moon's eclipse...
Ay tutulduğu zaman kopartılmış... bir Türk burnu... bir de Tatar dudağı atmalı.
Slivered in the moon's eclipse, Nose of Turk and Tartar's lips.
Tam tutulma.
A total eclipse.
İsviçre'deki tutulma hakkında sana söylediklerimi hatırlıyor musun?
Remember what I told you about that eclipse in Switzerland?
Türk burnu ve Tatar dudağı, ay tutulması sırasında kesilmişinden.
Nose of Turk and Tartar's lips, slivered in the moon's eclipse.
Nöbet gibi.
It's like an eclipse.
İşte, yaşlı şeytan, zenginlikler ve ün için tutulmayı izledi ve başarılı olursa, sen de öyle yap.
Here, the old devil, he followed the eclipse for richess and fame and if he would prosper, do ye the same.
Onun tutulma olduğunu mu düşünüyorsun, Harry?
Do you think that is an eclipse, Harry?
İşte, tutulma ile ilgili ne olursa, şimdi o eski eve git ve her şeyin altını üstüne getir. Başka hiçbir şey yapma. Beni işitiyor musun?
Here, anything to do with an eclipse, now you go through that old house from top to bottom and don't you do nothing else.
Buralarda en son ne zaman tutulmadan söz edildiğini duydunuz?
What was the last time you heard about an eclipse around this place, ha?
Güneş tutulması mı yoksa ay tutulması mı?
Eclipse of the sun or eclipse of the moon?
Tutulma ne anlama geliyor, duydun mu?
What does eclipse mean? Do you hear?
O tutulmadan gözünü ayırma.
Harry! Keep an eye on that eclipse.
Zenginlik ve ün için tutulmayı takip etti ve eğer ilerleyeceksen sen de aynını yap.
He followed the eclipse for riches and fame and if ye would prosper, do ye the same.
Tutulma bir gemi idi.
The eclipse was a ship.
Kaptan Johua gemide, İspanyol Kaptanın kılıcını kabul ediyor, gemisini ele geçirmiş.
Captain Joshua abord the eclipse, accepting the sword of Spanish Captain, whose ship he had captured.
Tutulma, tamam.
Yeah, that is the eclipse, all right.
Bir ışık parlaması görüyorum, güneş tutulması gibi.
I'm picking up a brilliant bead of light, like an eclipse.
Bir ışık parlaması görüyorum, güneş tutulması gibi.
I'm picking up a flare. A brilliant bead of light, like an eclipse.
İsveç'e güneş tutulmasını izlemeye gideceğim.
I'll go on a little trip to watch the Swedish solar eclipse.
Tutulmadan sonra güneşin tekrar belirmesi gece ortadan kaybolup sabah tekrar kendini göstermesi, Ay'ın yeni Ay'dan sonra tekrar hilâl halini alması, ölümlü atalarımız tarafından çok konuşulmuş olmalı.
The return of the sun after a total eclipse its rising in the morning after its troublesome absence at night and the reappearance of the crescent moon after the new moon all spoke to our ancestors of the possibility of surviving death.
Belki de Güneş veya Ay'dan yola çıktı belki de bir Ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerindeki... yuvarlak gölgesini farketti.
Perhaps he argued by analogy with the moon or the sun maybe he noticed the curved shadow of the Earth on the moon during a lunar eclipse.
Ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerindeki gölgesine bakarak güneşin dünyadan çok daha büyük olması gerektiğine ve çok uzakta olduğuna kanaat getirdi.
From the size of the Earth's shadow on the moon during a lunar eclipse he deduced that the sun had to be much, much larger than the Earth, and also very far away.
Fakat yıldızın ışığını bloke eden bir cisim koyarsak yapay bir tutulma oluşturup gezegeni görebiliriz.
But if we're able to put something in front of the star to make an artificial eclipse, then we might be able to see the planet.
! Eğer karanlık bölgede olmasaydık, merkeze ulaşabilirdik.
If we weren't in eclipse, we could call Central.
Tutulma bitiyor.
We're coming out of eclipse.
NASA'ya göre bugünkü güneş tutulması önemli bir şey değil.
According to NASA, today's solar eclipse is no cause for alarm.
- Güneşe ne oldu? - Galiba bir tutulma.
- Looks like an eclipse.
Bu gece ay tutulması olacak.
There is going to be a lunar eclipse tonight.
46 yıldır burada tam bir tutulma olmuyordu.
It's been 46 years since the last total eclipse we saw from here.
Yani Güneş tutulmasında... Güçlerin azalıp güçsüz kalacaksın!
When there is an eclipse you powers will diminish and falter
Güneş tutulmasında.. Yuen Ying'u kesin öldüreceğim
When the eclipse comes the Yuen Ying will die
- Güneş tutulması var.
- We're in eclipse.