Edebiyat traduction Anglais
1,956 traduction parallèle
- Edebiyat öğretmenine benziyor.
Guy looks like an English teacher.
- Kurgusal edebiyatın temel kuralıdır.
It's your problem where your story is going. That's Fiction Writing 101.
Benim yanımda vatanseverlik edebiyatı yapmaya çalışma.
Well, don't start feeling patriotic around me.
Bu edebiyat! budala!
This is literature, you jackass!
Bunun matematiği, tarihi, coğrafyası, fen bilgisi, edebiyatı var!
There's maths, history, geography, science, languages!
Son seferinde Fransız romantizm edebiyatından bahsetmiştik ama bugün Rus edebiyatından bahsedeceğiz.
Last time we talked about French romanticist literature, but today we'll turn to Russian literature.
Bugün edebiyat kulübüne gidecek misin?
Are you going to the literature club today?
Böylece edebiyat kulübündeki görevimi de yapmış oldum.
I got rid of the literature club assignment.
Lise edebiyatı seçmesi gelecek sene de yapılacak. [Hina ve Kotori'nin hikayesi]
Thanks to the kindness of the bookstore, high school literature section will be back again this year.
20. yüzyıl edebiyatı dersin 2 saat önce bitti.
Your 20th Century Poets class ended two hours ago.
Edebiyat çok sıkıcı.
English is boring.
Gelmiş geçmiş en ucuz edebiyat şenliğine benziyor.
It sounds like the most amazing kitschfest ever.
Edebiyat, bilim, politika, sanat, dil- - Vay canına!
Literature, science, politics, art, languages...
Tahminim, gazetecilik okudun ya da en azından İngiliz Dili Edebiyatı.
I mean, I'm assuming you were a journalism major Or at least an english major.
Bilumum müzik ve edebiyat ideolojik açıdan uygun değilmiş.
All music and literature that isn't ideologically correct.
- Riley, biz İngiliz Edebiyatını beraber alıyoruz.
- From? - Riley, we're in english lit together.
İşte edebiyat diye buna denir.
- Thank you. That is poetry.
Bu Tanrı kelamıdır. Sınavlarda ahlaki açıdan tartışmaya açık bir edebiyat sorusu değildir.
It's the word of God, not some morally questionable novel you give us a pop quiz on.
Edebiyat hocam.
My lit professor.
Ama bunun yerine, kalın parmaklarını vajinama sokup göğüslerime boşalan edebiyat hocamdan bahsedeceğim.
But instead, I'll tell you about my lit prof, who puts his thick fingers in my crack and ejaculates on my breasts.
Nasıl oluyor da edebiyat öğrettiğin halde Rohmel'in filmlerini anlamıyorsun?
How can you teach literature and not understand Rohmer's movies?
Edebiyat'tan mı?
Your literature?
Kasetten klâsik dünya edebiyatından eserler dinlerdim.
Listen to world literature classics on tape.
Edebiyat fakültesinde Prof. Dr.'um.
I have a PhD in literature.
Ama, edebiyat tarihçileri bazen T.S. Eliot'ın olduğunu da söylerler.
But literary scholars sometimes like to attribute it to T.S. Eliot.
- Peki ya edebiyat?
What about writing?
Müfettiş, edebiyat dersini bir kenara bırakabilir misin?
Inspector, can we save the literature lesson?
Annem, ingiliz edebiyatında yüksek lisanlı bir profesördür.
" She's grad-school professor in English lit.
İşe yaramayacaktır, edebiyat pazarlamacılığının tüm kurallarına da aykırı bu.
I t won't work, it goes against all rules of literary marketing.
Üniversitede, Japon edebiyatı üzerine profesördür.
He is university professor teaching Japanese literature.
Edebiyatın olmazsa olmazı hikâyenin hareketidir.
The absolute element in literature is a moving story.
Bu elyazması Modern Japon Edebiyatı'nın tarihini değiştirebilirdi.
This manuscript might be able to change the history of modern Japanese literature.
Tabi, sanki Rusya edebiyatı lisansı Neiman's'tan ayakkabı alışverişi yaparken çok işine yarıyor.
Right, like that russian lit degree is doing her a lot of good while she's shopping for shoes at Neiman's.
Gerçekten, seni edebiyat dersinde ilk gördüğümde kansersin zannetmiştim.
Seriously, when I first saw you in Eng Lit, I thought you had cancer!
- Veya edebiyat?
Literature.
- Edebiyat.
Literature.
Büyükbaba eğer birisi çıkıp bizim kendi edebiyatımız hakkında iyi edebiyatımız hakkında soru sorarsa...
Grandad... If someone asked me for literature about our area good literature...
Anne'nin edebiyat konuşmacısından bir tanesiydi.
It was Anne's literature lecturer.
Romulan diye yemin edebileceğin 600 dolarlık prostetik kulaklı olanlar gibi değil, bu, bizim gibi bunu sadece güzel, zekice edebiyat eseri olarak görenler için utanç kaynağıydı.
Not like the guys with the $ 600 prosthetic ears, who could swear in Romulan. That was embarrassing to the rest of us who just thought it was good, smart literature.
.. Amritsar Üniversitesi İngiliz dili ve edebiyatı öğrencisi.
.. English honours from Amritsar University.
Pazartesi edebiyat zevki bahanesiyle toplanırlar. Pazartesi.
Monday.
Ama sen yukarıda bir edebiyat öğrencisisin Tate.
But you were a poetry major up there, tate.
Sen tam olarak edebiyatın hangi dalında okuyorsun Tate?
Exactly what kind of poetry are you majoring in there, tate?
Ayrıca bu edebiyat.
Like it is literature.
Orada İngiliz Dili ve Edebiyatı doktorası yapmış.
Where she received her Ph.D. in English Literature,
Kendimi İngiliz edebiyatı konusunda çok şanslı hisseden biriyim.
I consider myself to be one of the lucky few In the field of English Literature.
Cizvitler benim edebiyat tahlilinden uzak olduğumu düşünüyorlardı.
The Jesuits thought I was far too analytical for literature.
Affedersiniz. Klasik edebiyat bölümü nerede?
Excuse me, could you tell me where the classic literature section is?
19.yüzyıl edebiyat eserlerini yasaklama çalışması başlamış oldu.
? / /
Hâlâ, Powell Üniversitesi'nde emekli bir profesör olarak edebiyat dersleri veriyor.
Apparently, he's still giving lectures as a professor emeritus of literature at Powell University.
- Senin Ukrayna halk edebiyatından da bıktım!
- I'm sick of your Ukrainian folklore.