Edeceksin traduction Anglais
10,714 traduction parallèle
Soho House'ta branç olmadığını biliyorum ama idare edeceksin artık.
I know it's not brunch at the Soho House, but it's gonna have to do. Don't tick...
Okulu bırakırsam boşanmayı iptal mi edeceksin?
If I drop out of school, you'll stop the divorce.
Ne sipariş edeceksin? Sana dedim.
So what you gonna order?
Sen burada kalıp Phil'e yardım edeceksin.
No, no, no. You're gonna stay here and help Phil.
Bir polise yardım edeceksin.
You're going to cop a plea.
- Bize sırtını dönsen de ondan daha da fazla nefret edeceksin.
- And you will hate her even more if you turn your back on us.
Karıma komplo kurduğunu itiraf edeceksin.
To admit that you framed my wife for murder.
Her gece seni aramamdan endişe edeceksin şimdi. Evde yalnız kalmaktan korkan kafadan kontak köhne biri.
Now you're worried I'm gonna be calling you every night... the crazy old kook who's afraid to be in the house alone.
Sen Bay Sorun Çözücü, bu ormanda saklanan kötü adamı bulmamıza yardım edeceksin.
You, Mr. Problem Solver, are gonna help us zero in on this nasty guy that's hiding out in these woods.
Bu kadar öfkeli ve kaybolmuş olduğun için kime teşekkür edeceksin?
Who do you have to thank for how angry you are, how lost?
Ona karşı bize liderlik mi edeceksin?
And you're gonna lead us against her?
Böyle demeye devam mı edeceksin?
Are you going to keep this up?
Sen bana yardım edeceksin bende sana.
I help you, you help me.
Buradan başlayıp devam edeceksin.
You're gonna start here and you're gonna keep going.
Burdakileri kazanmama yardım edeceksin.
You got to help me win this crowd back.
Bunu sürdürmeye daha ne kadar devam edeceksin?
How long are you going to keep this up!
Ona yardım edeceksin.
Uh-uh. You're gonna help him.
Sen beni mi yok edeceksin?
eliminate me?
Jimmy, bana yardım mı edeceksin?
Jimmy, you're gonna help me?
Kral gibi hareket edeceksin.
You will be acting as king.
- Ama mücadele edeceksin.
- But you will fight...
Bu seferlik ufak bir pazarlık yapalım. Birkaç gün oynar ama ne dersek kabul edeceksin, tamam mı?
We'll negotiate with you a little on this one, but, like, just one back and forth, and then you got to do whatever we land on.
Onları hangi bilgiye göre ikna edeceksin?
You're gonna convince them based on whose intel?
Bekle, Rebecca'ya çıkma teklifi mi edeceksin?
Wait, you're going to ask out Rebecca?
Sahiden buna devam mı edeceksin?
Ooh. You are really sticking to this.
- Onu şoklamaya devam mı edeceksin?
You're just gonna still keep shocking him?
Beni baştan çıkartmaya çalışmadığın sürece ki bundan çok şüpheliyim,... beni sarhoş edeceksin, kendin sarhoş olmuş gibi görüneceksin,... benim senden bulduğumdan daha çok şeyi sen bulacaksın.
Unless you're trying to seduce me, which I very much doubt, you get me drunk, you pretend to be drunk and you find out more about me than I find out about you.
Bana yardım edeceksin Wilson.
- Yes! Wilson, you'll assist.
Bir içki daha alacaksın ve benim dışımda kimle istersen sohbet edeceksin.
You are going to make a drink, and you can make small talk with anyone you want except for me.
- Cidden bir cinayete yardım mı edeceksin?
You're really gonna help kill a man?
Artık eve döndüğüne göre kemoterapiye devam edeceksin değil mi?
But now that you're home, you're back on track with your chemo?
Beni mi temsil edeceksin?
You're gonna represent me?
Edeceksin harabe şeyi sensin.
You're gonna ruin everything.
Ne için dava edeceksin?
What are you gonna sue for?
Noel arifesindeyiz ve sen etrafta koşuşturup fotoğraf için kendini harap edeceksin.
It's Christmas Eve, and you're running around, making yourself a wreck over some pictures.
Doğanla mücadele edeceksin.
You're gonna fight your nature.
Onlara yardım etmeden kanuna yardım edeceksin.
Helping the law without helping them, hm?
Her zaman başkasının yaratıcı görüşüne hizmet edeceksin.
It's always about serving somebody else's creative vision.
... ve sen de istediklerini yapmalarına müsaade mi edeceksin?
and you're just going to give them a free hand?
Cidden böyle devam edeceksin yani.
Are we really doing this?
Bir yalancı olduğumu ne zaman fark edeceksin?
When are you gonna realize I'm a liar?
Beni terk mi edeceksin?
You're going to walk out on me?
Bana tecavüz mü edeceksin?
Are you gonna rape me?
Şimdiyse o deliğin hayal bile edemeyeceğin şekilde genişletebileceğini duyunca, olasılıkları ret mi edeceksin?
And now, on hearing that it can be widened in ways you can't imagine, you reject the possibility?
Ben botu arayacağım, sen de onu takip edeceksin.
I'll search the boat, you follow him.
Buraya bir kez daha döndüğün de senin için çok fazla şey yapan harika bir adam olduğumu ve bana çok ihtiyacın olduğunu fark edeceksin. Ve beni takip edeceksin.
The minute you walk out of here you're gonna realize how much shit I do for you and how great I am and how much you need me, and you're gonna start stalking me.
Yani vaizlik yapmaya devam mı edeceksin?
So, you're gonna keep goin with this preacher thing, huh?
Sen Steve'e rapor vermeye devam edeceksin. Ama o, bu sefer masa başında olacak.
You'll still report to Steve, but he'll ride the desk on this one.
Vekilimle idare edeceksin.
My proxywill have to suffice.
Bence bunu takdir edeceksin.
I think you will appreciate it.
Nasıl yardım edeceksin?
Help how?