Eighteen traduction Anglais
1,353 traduction parallèle
İyi. 18 iyi.
Good. Eighteen's good.
Ama eğer şahsi güvenliğiniz daha kolay saklanabilen bir şeye ihtiyaç gerektiriyorsa, sokağın karşısındaki hırdavatçıya gidin ve testere alın.
Eighteen-and-a-half-inch barrel. Shortest barrel legal in this state. If you feel your safety requires something more easily concealed... go across the street to the hardware store, get a hacksaw.
Bir yıl, iki yıl, 18 ay.
- A year, two years, eighteen months.
İlk defasında bakacak 18 davam olmuştu.
My first time out, first time in Night Court... I had eighteen cases to handle.
Ayrıca, son on sekiz aydır da nişanlıydık.
Oh, and we've been engaged for the last eighteen months.
Son on sekiz ay biriyle nişanlı olsaydım..... mutlaka bilirdim, diye düşünüyorum Bay, şey...
I rather think I'd know if I'd been engaged to someone for the last eighteen months, Mister um.
Hiçbir şey 18 delik kadar iştah açıcı olamaz.
Nothing like eighteen holes to build up an appetite.
Hayır, burada on sekiz delik var ama bu sayı arttırılacakmış.
Oh, no! It has eighteen holes, but they're extending it.
- Kaç yaşındasın? - On sekiz.
Eighteen.
8 kilo.
Eighteen pounds.
On sekiz.
Eighteen.
Bir, iki, üç, dört... beş, altı, yedi, sekiz... dokuz, 10, 11, 12... 13, 14, 15... 16, 17, 18... 19, 21, 22, 23... 24, 25... 26, 27, 28...
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty-one, twenty-two, twenty-three, twenty-four, twenty-five, twenty-six, twenty-seven, twenty-eight...
18 yıldır, Frank.
Eighteen years, Frank.
Onsekiz?
Eighteen?
Birden on sekize kadarki koruyucu katmanlar aşıldı.
The first eighteen layers of armor have been shattered.
Özel zırhın on sekiz katmanı da bir anda mı?
Eighteen layers of special armor at once! Incredible!
Onsekizimi doldurunca, Las Vegas'a gelip seni bulacağım.
When I am eighteen, I will come to Las Vegas and find you.
Sen onsekizken ben kırk olacağım.
When you're eighteen, I will be forty.
Bu çocuklar daha 18 yaşında.
The boy is only eighteen
Onsekiz, yirmi, elli tane alabilirim.
I could buy eighteen, twenty, fifty!
Elimden gelen 18 varil.
Eighteen's all I can manage.
- Ne yapıyorsunuz?
- Eighteen French.
18 sene mi?
Eighteen years?
18 sene.
Eighteen years.
Söylentilerden dolayı.
Rumor had it that at the age of eighteen,
on sekiz.
Eighteen.
18 sene calismasi yeter!
Eighteen years of this is enough!
Onsekiz.
Eighteen.
- Bağlantının kesilmesine 18 saniye.
Eighteen seconds to radio interrupt.
18 mi?
Eighteen?
19, 18... 17...
Nineteen, eighteen... seventeen...
# # "Oh Girl" # by Mauro Pawloski I'm eighteen wis a bullet
# I'm eighteen with a bullet
Mahkeme, 18 yaşıma kadar onun yanında kalmama karar vermişti ve haftada bir gözaltı memuruna görünmem gerekiyordu.
But the court says I'm supposed to hang here with my brother until I'm eighteen... just the three of us, except for once a week visits from my parole officer.
Onsekiz yaşında ajanlarımız bile var!
We've got people who are eighteen!
18 yaşında ve yıllar boyunca tek bir kez bile mutsuz olmadı.
Eighteen years old and never known an unhappy day in any one of those years.
18,14.
Eighteen, Fourteen.
- On sekiz kişi var. Ve her biri de tavuklu bir akşam yemeğine davet edilecek.
There's eighteen... and each of those will be invited to a chicken supper.
On sekiz.
- Eighteen.
On dördünde Hitler Gençliği'ne katılıyorlardı. On sekizinde ise Nazi Partisi'ne.
At fourteen they joined the Hitler Youth, and at eighteen, the Nazi Party.
On sekiz yaşında gençler kutsal bir ant içerek kendilerini Führer'e teslim ederler.
At eighteen, cadets surrendered themselves to the Fuhrer when they took a sacred oath.
- On sekiz ay.
- Eighteen months.
- On sekiz ay mı?
- Eighteen months?
18, 17 16...
Eighteen, seventeen sixteen...
On sekiz yıl boyunca, bir şey planlıyorsunuz
Eighteen years of planning towards something.
On sekiz yıl.
Eighteen years.
On sekiz yıl boyunca, o lastikleri biriktirdi.
Eighteen years, collecting those rubber bands.
15 16, 17 17...
Fifteen... sixteen, 17... eighteen!
- 2. damar yolu açıldı. 1 8'lik.
- Eighteen-gauge, left forearm.
Hiç ritim veya nabzı gelmedi.
Eighteen minutes. She never had a rhythm or a pulse.
On sekiz ay?
- 18 months. Eighteen months?
On sekizime kadar Hitler Gençliği'ndeydim.
I was in the Hitler Youth until I was eighteen.