Eliot traduction Anglais
1,071 traduction parallèle
Eliot!
Eliot!
Eliot?
Eliot?
- Eliot?
- Eliot?
- Eliot!
- Eliot!
Eliot Ness'in ölüsünü istiyorum!
I want Eliot Ness dead!
Eliot Ness'in ve onun'dokunulamazlar'birliğinin, başarılarını takdirle karşılıyorum.
For which I must commend the excellent work... of Eliot Ness and his squad of Untouchables.
Eliot, benim için bir şey daha yapmanı istiyorum.
Eliot, I want you to do one more thing for me.
- Eliot, Loudermilk.
- Eliot Loudermilk. - OK.
- Eliot Loudermilk...
- Eliot Loudermilk.
Eliot Loudermilk bugün erken çıkıyor.
Eliot Loudermilk's leaving early today.
Eliot, durumlar nasıl yukarıda?
With me in the booth is Eliot Loudermilk. - Eliot, how are we doing up there?
O kulübede parti sesleri duymuyorum!
Hey! I don't hear any partying in that booth, Eliot!
Eliot şöyle der ; şiir, çevrilemeyendir.
Elliot said that poetry was what could not be translated.
Eliot, haklı olabilir mi?
But must he be right?
- Eliot'un, Herbert'in...
- Eliot's, Herbert's...
Eliot... Oğlumun hiç şansı yok.
He hasn't got a chance.
- P.J. - Nasılsın Elliot?
- How are you, Eliot?
Duymak istediğim bu değil Elliot.
It's not what I want to hear, Eliot.
Kim arıyor acaba?
Who, may I ask, is calling? - It's Eliot calling.
Elbisenin parlaklığından, ayakkabının kesiminden gözlerindeki bakıştan anladığım kadarıyla sen Elliot Draisen olmalısın.
By the shine of your suit, the cut of your shoes and the look in your eye, you must be Eliot Draisen. No, I'm Draisen.
Elliot benim gibi yabancı dilleri sevdiğinizi söyledi.
Eliot tells me you share my love of languages.
Elliot Draisen sizin için en iyisi dedi.
Eliot Draisen says you're the best.
Evet, sağ ol Elliot.
Yes, thank you, Eliot.
Mutlu olmadığını biliyorum.
- Eliot? - Oh, my God.
Bak ne diyeceğim Elliot.
I'll tell you what, Eliot.
- Bilmiyor musun Elliot?
Don't you know, Eliot?
Aikidoda siyah kuşağım ve ona uygun çizmelerim var.
Eliot, I've got a black belt in aikido and the boots to match.
Elliot!
Eliot.
Elliot! Sana bir şey göstereceğim.
Eliot, I have something to show you.
Gel Elliot.
Come on in, Eliot.
Bilakis Elliot.
Quite the contrary, Eliot.
İnanıyorum ki Elliot, hatta eminim, şu anda kızı kaçıranlar acı içinde. Beyin patlatıyorlar. Bir sonraki hamlemi düşünüyorlar.
I believe, Eliot in fact, I know, that at this very moment the kidnappers are in pain, mental torment trying to figure out my next move.
Bilmediğim bir tek şey var.
There's only one thing I don't know, Eliot.
- Yapma Elliot.
Come on, Eliot.
Elliot, haklıymışsın.
You know, Eliot, you were right.
- Parayı Elliot Draisen'a ver.
Give the money to Eliot Draisen.
- Elliot Draisen mı?
- Eliot Draisen?
Parayı Elliot Draisen'a vermemi mi istiyorsun?
You want me to give the money to Eliot Draisen?
- Elliot?
- Eliot?
Ne istiyorsun Elliot?
What the hell do you want, Eliot?
Elliot?
Eliot?
Elliot, bir itirafta bulunmam gerekiyor.
You know, Eliot, I have a little confession of my own to make.
Anlayabileceğimi düşünmedin, değil mi Elliot?
You didn't think I could figure it out, did you, Eliot?
Buna ne diyeceksin Elliot Draisen?
What do you say to that, Eliot Draisen?
İyi geceler.Eliot.
Good night, Eliot.
- Ben Eliot Cookson.
I'm Eliot Cookson.
İnan bana, Eliot!
He sees you when you're sleeping You gotta believe me, Eliot!
Teşekkürler Elliot.
Thank you, Eliot.
Sıkı tutun Elliot.
- Brace yourself, Eliot.
Elliot.
Eliot.
- Elliot Draisen.
- Eliot Draisen.