Error traduction Anglais
2,950 traduction parallèle
Hataya yer yok!
There's no room for error!
Dolayısıyla hata yapmaya çok elverişli.
Therefore many opportunities for error.
- İnsan hatası mı? - Hayır.
- Well, was it human error?
Ki bu iyi, onun tanı hata oranı 0.17 ile hastanenin ortalaması olan 0.32'den daha iyi.
Which is fine, his diagnostic error metric is.17 compared to the hospital average of.32.
Bir yazım hatası yapmışım.
I just made a slight error.
Muhasebe hatasıydı.
It was a bookkeeping error.
Muhasebe hatası hakkında daha açık konuşabilir misin?
Can you be more specific about this bookkeeping error?
Basit bir hesap hatasıydı.
A simple accounting error.
Ve yargımda çok büyük bir hata yapmışım ve kesinlikle düğünümüze gelmelisin.
And I have made a huge... error in judgment, and you simply must come to our wedding.
Herkes. Burada bir hata mı var?
Is it some sort of administrative error?
Maaşınızın fazla ödenmesine sebep olan hatayı bulduk Ajan McGee.
We traced the problem back to a clerical error, which resulted in overpayments to you, Agent McGee.
Sana ne demişler bilmiyorum ama korkarım ki büyük bir hata yapmışsın.
I do not know what you have been told, but I fear you have made a grave error.
Korkarım ki hata yapan kişi sensin.
Now I fear you have made the error.
- Hata lüksümüz yok.
We don't have a lot of room for error.
Deneme yanılma yöntemini kullanmayı düşünüyorum, efendim.
Well, I'm thinking of employing a trial-and-error method, sir.
800 dolar, yuvarlama hatası sayılır.
$ 800 is, uh, a rounding error.
Ben bu hatayı yapabilirim.
- Hey! I can make that error.
Hata oranımız batı yarıkürenin en düşüğü.
Our error rate is the lowest in the Western hemisphere.
Tek derdiniz hata oranı ve ölü sayısı.
It's all error rates and body counts.
Annem önyargı ve kusur olmadan karara vardı.
My mother adjudicated without bias or error.
Sonra mucize istersin. Ölüm, hata, tüm felaketler.
If then you ask for miracles Death, error, all calamities,
Deneme ve hatalar içeren itinalı bir süreçten geçtikten sonra nelerden hoşlandığını buldum.
Through a painstaking process of trial and error, I found out what he likes.
Deneme yanılma yöntemiyle mi?
Trial and error?
Cidden ergen çocuk hatasına düşmüşsün ama.
Honestly, that's a basic schoolboy error, that is, mate.
Beklenen hata payıyla birlikte.
Well within the expected margin of error.
Zaaflara ve hatalara göz yumuyorsun.
Admits to weakness, and error, and...
Burada ciddi bir hata.
Severe error here.
Hata.
Error.
Bunu kastetmemiştim...
I did not mean... Error.
Bir hata oldu.
There was... an error.
Birlikte, onlara yollarındaki hatayı göstereceğiz.
United, we will show them the error in their ways!
Aaa... ♪ if I go there too ♪.
I think I made a tactical... - No, it's me. - Error with you.
O zaman patolojiden gelen biyopsi raporu hatalı.
Well, then there's an error in the pathology report on the biopsy.
Hata.
- Error.
Bilişimciler sabit sürücüyü kontrol etti yeni kurulan sistemde bir hata tespit ettiler.
Our IT guys checked the hard disk and detected an error in the updated software.
Bunun bir hata veya tesadüf olmadığına emin olmalısınız ve bu anomaliler neredeyse geldikleri gibi yok olabiliyorlar.
You need to be sure it isn't an error or fluke and these anomalies can disappear almost as quickly as they arrive.
Hata.
Error. Error.
Bir bilgisayar hatası olmalı.
Must be a computer error.
Gerçek şu ki, hata payı % 10'dayken neredeyse 0'a düştü.
The fact is that the margin for error has gone down from 10 % to nearly nothing.
Ama hattaki insanlarda bu oran, ortalama % 11 civarında.
And the humans, still on the line has an error average of 11 %.
Ve kendi değerlerini başkalarına aktarırken yaptığı hataları görmesini sağlayacağız.
And make her see the error of imposing her values onto others.
Evrak hatası gibi gözüküyor.
The big three. Sounds like a clerical error.
Ayrıca Latincede "Birleştirdim" anlamına da geliyor.
So even if it was a clerical error, nobody minded.
- Hatamı anladım.
I've seen the error of my ways.
Hâlâ ikna olmadım ama, özür dilerim, Yüzbaşı Lee ama laboratuvarda bir hata da oluşmuş olabilir.
But I'm still not convinced, with apologies, Captain Lee, that an error wasn't somehow made in the lab.
Yanlış anlamışsın.
You must be making an error.
Şimdi, yaptığın hataları görmeye başladın Bobby, yeni jenerasyonun temiz bir sayfa açabileceğini düşünüyor.
And now that you've seen the error of your ways, Bobby thinks that maybe the next generation can have a fresh start.
Hata. Yabancı yapay zeka tespit edildi.
Error, I.A. strange detected.
Hata. Ben Yüce olanım...
Error, I am the Supreme...
O zaman yap şu hatayı!
So make that error!
Hatayı daha da büyütmeyelim.
Let's not compound the error, okay?