Established traduction Anglais
2,494 traduction parallèle
Ve şu an ayarlayıp kafamdan uydurduğum, bekleneni veremeyenlerle bağdaştırılmış Lucy Bennet beş haklı sisteminde bile - Durma, adından sonra bir şey geldiği için iki saniye dur da sevin.
And even in the adjusted lucy bennett 5-strike system That I recently established to accommodate All major underachievers- - go ahead and take a second
Kanun ve düzeni geri getirmek için, çalışmalara başladık.
We have established a base and begun to restore authority, to bring back law and order.
Mustafa Kemal Ankara'da sivil bir meclis oluşturdu.
Mustafa Kemal established a civilian assembly at Ankara.
Belki de özel sektörden böyle insanları seçiyorlardır.
Maybe they recruit people that are established in the private sector.
Belirli bir diyalog olmazsa size bunu söylerim.
If there's no dialogue established, I'm gonna tell you.
Buranın ne zaman kurulduğunu gördünüz mü?
Did you see the sign outside when this place was established?
Depremlere. Son 10.000 yıl içinde fay hatlarının avantajlarından faydalanmak için kurulmuş birçok şehir yerle bir oldu. Hierapolis ve ünlü sağlık spası M.S. 60 yılında büyük bir depremde yok oldu.
Earthquakes. many cities first established to take advantage of fault lines have been flattened. was destroyed by a giant earthquake in AD 60. has been hit over 15 times by large earthquakes.
Onun tarzındaki adamlar hala büyüyorlar.
Her taste in men is still being established.
Madem onu götüreceğini resmileştirdik...
Okay. Now that we've established that you're gonna hit that.
Kapsamlı bir yasa dışı faaliyet seyri kurduğuma inanıyorum tam ortasında da o ve alkol var.
I believe I've established a pervasive pattern of illegality as it relates to alcohol with him at the very center.
Burası 7-1-7. Sola dönün, 0-1-0. İniş izni verilene dek 3000 seviyesini koruyun.
717, turn left zero-one-zero, maintain 3,000 until established on approach.
Birbiri ardına geçitler kurulacak.
Halls will be established one after another
Bu çeteler Amerikan arabalarını tercih etmezler.
An established crew wouldn't go after old American cars.
Oyuna dönmek istiyorsam, sadece belirli bir kapıdan geçebilirim.
If I want to get back in the game, I can only go in through an established portal.
Onlar gittiğinden beri loncamız zayıfladı. Ayrıca Magnolia'da yeni bir lonca kuruldu.
Our guild's weakened since they disappeared... a new guild has been established in Magnolia.
Şişme teorisi, büyük patlamanın sıradan bir patlama olmadığını çoktan pekiştirmişti.
Inflation theory had already established the big bang was no ordinary explosion.
Seri kati Garrick Turrell'in kaçışıyla ilgili olarak FBI sözcüsü şu anda açıklanması sakıncalı olan belirli cinayet delillerinin Turrell'in bu katliamı belirli bir düzene göre işlediğini gösterdiğini belirtti.
Related to the escape of the alleged serial killer Garrick Turrell. A FBI spokesman would only say that certain details of the murder, which they were unable to disclose, linked the killings with patterns established in Turrell's alleged slayings, all of which took place in Alabama and Mississippi over the past five years.
İhtiyaç anında kullanılmak üzere bir cankurtaran olarak bir dizi sıhhiye istasyonu kuruldu.
A series of medical stations have been established as a lifeline for those in need.
And certainly We had established them in a prosperity and power which We have not given to you...
And certainly We had established them in a prosperity and power which We have not given to you...
Ve bu pozisyon için aday olan bir çok vasıflı aday arasından seçim yapıyorum, ayrılan polis şefimiz Thompson'ın yerleştirdiği momentumu ileriye taşıyacak birini seçmekte kararlıyım.
And choosing from among the many qualified candidates who have offered themselves for this position, i was determined to choose an individual who would carry forward the momentum that outgoing police Chief Thompson has established.
Cinayet sebebi kanunen tespit edildi.
His motive is legally established.
Freddie Francis ile çalışmak istemesi... çok akıllıcaydı.
who was a very established cameraman at that time.
Şimdi senin aşırı kibirli olduğunu anladım ama baskı yapmıyorum. Ne istiyorsun?
Now we've established you have hubris but no leverage, what is it you want?
1917 yılında, Albert Einstein makalesi "Zur Quantentheorie der Strahlung" da lazerin teorik temellerini atarken sonunda ulaşmak istediği nokta kesinlikle ortalığı yakmasıydı.
In 1917 when Albert Einstein established the theoretic foundation for the laser in his paper Zur Quantentheorie der Strahlung his fondest hope was that the resultant device be "bitchen."
Şüpheliyle yakın bir ilişki kurdun.
You have established a rapport with the subject.
Onun anısına, bu sene Astor vakfı olarak mutantlara bir burs sağlama kararı aldık.
In loving memory, I established the Mr. Astor endowment, which this year supports the united mutant scholarship fund.
Hadi bitirelim şu işi.
First, we've established that it takes two phone books
Ha! "14 Haziran 1977'de, Montreuil'den Theodore Henri"... Kimmiş, Theodore Henry!
... "beat by 9 metres" "the record for Human-Canonball established by Mr. Grampee in 66"!
... Ve bir kere yer eden, herhangi bir kalıp gibi kolay kolay bozulmazlar.
And like any pattern, once established, they are not easily broken.
Ameliyattan sonra arayacaksın diye anlaştık sanıyordum.
I thought we established that there was going to be a phone call after the procedure.
Kast sistemi, sosyal düzeni... devam ettirmek için kurulmuştur.
The caste system was established to keep the societal order.
Bakalım doğru mu anlıyorum ; kanun bir cinayetin kanıtlanabilmesi için rivayet niteliğindeki beyanlara izin veriyor ve burada bir cinayet kanıtlandı çünkü kanıtlayan rivayet niyeliğinde bir beyan var.
So let me get this straight. It allows for hearsay as long as a murder is established. A murder is established here because a hearsay statement establishes it.
Bayan Tascioni, yürürlükte olan Illinois kanunu ile alay ediyorsunuz.
Miss Tascioni, you're ridiculing established Illinois law.
Polis, gerekçeni bulduklarını düşünüyor, Caroline.
The police believe they've established motive, Caroline.
Sular durulduğunda her şey yerli yerine oturup okullar yeniden açıldığında yine öğretmenlik yapacağım.
When everything settles down, rulership is established and schools are opened, I'll teach children again.
Eğer, akademisyenler dinlerseniz kristal kafatası vardır tüm modern imalatlar, anlamı Biri orada gitti bir tekerlek ve onları oyulmuş Bu nedenle, ve bu da büyük nerede bölme arasında kurulmuş akademisyenler ve alternatif benim gibi araştırmacılar, kimin akademisyenlerin olmadığını hissediyorum
If you listen to the academics, crystal skulls are all modern fabrications, meaning somebody has gone on there with a wheel and has carved them as such, and this is where the big divide is between established academics and alternative
Son yıllarda DNA'nın neredeyse sınırsız bir depolama gücü olduğu belirlendi.
It's recently been established that DNA is a recording medium of almost limitless power.
Kısa zaman içinde kazın vücudunda H5N1 virüsü tespit ettim.
I soon established it carried the H5N1 virus.
Tamam, kararlı bir solucan deliği oluştuğunda geri dönerim.
Okay, I'll head back Once a stable wormhole has been established.
Bunun kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım ama bana güvenin ; bu bilimde yer etmiş en iyi ilkelerden biridir.
I realize this sounds weird but, trust me, it's one of the best established principles in science.
Takım yetkilileri boşta olan oyunculardan biriyle sözleşme imzalanabileceğini ve sözleşme başlamadan Nathan'ın başka bir takıma gönderilebileceği yönünde açıklama yaptılar.
"The team says they may explore free-agent options " and would also would consider trading for an established player "before the season begins."
Evet. Bu durum da artık resmileşti, sağ ol.
Yeah, we've established that, thank you.
Bilim insanlarının karşılaştığı sorun, bütün bunların fiziğin mevcut kanunlarına tamamen aykırı olmasıydı.
The problem facing the scientists is that all this seemed to go completely against the established laws of physics.
Ama belki de daha önemli olan şey bugün bilimde hala kritik önemde olan deneysel yöntemi kurmuş olmasıydı.
But perhaps more importantly than that, he established the experimental method, which is still crucial to science today.
Willis beynin durumu ve aklın durumu arasında bir bağlantı kurmuştu.
Willis had established a link between the state of the brain and the state of the mind.
Sizin oluşturduğunuz dünya görüşünü takip eden babamla birlikte kurduğunuz grup.
The group you and my father created, the philosophy you established.
O kısmı zaten geçtik, Bay Reynholm.
Mr. Reynholm, we have already established that.
Ama bildiğimiz üzere bu imkânsız.
But as we've established, that's not possible.
Bunu açıkça belirlemiştik.
We've clearly established that.
Son 10.000 yıl içinde fay hatlarının avantajlarından faydalanmak için kurulmuş birçok şehir yerle bir oldu. Hierapolis ve ünlü sağlık spası M.S. 60 yılında büyük bir depremde yok oldu.
Earthquakes. many cities first established to take advantage of fault lines have been flattened. was destroyed by a giant earthquake in AD 60. has been hit over 15 times by large earthquakes.
Testin yarısını bitirdik ve şu ana kadar ki ortalama asılı kalma süremiz 60 saniye.
Whoo-hoo! So, we are halfway done with our testing, And so far, we've established