Estés traduction Anglais
115 traduction parallèle
Que estés fuerte. ( Güçlü ol )
Que estés fuerte.
- Konuşmazsan öleceksin asıl.
Estés muerto if you don't.
O olmazsa ölürsün.
Without it, estés muerto.
¡ Cógete a un rockero en España de mi parte cuando estés allá!
Have some crock rockers in Spain for me while you there!
Maçtan sonra toplanıcaz Orda ol
Hey do something después the game. Estés allí Será better.
Canım sesi evden duyduk İyi misin?
Cariño escuché sound from the house, I hope estés well.
Orasını Billie Sol Estes söylesin.
That's what Billie Sol Estes said.
Ve Robert Estes.
And Robert Estes.
- Bay Estes 5 dönüm satıyor.
- Mr. Estes is selling 12 acres.
Estes Kefauver.
Estes Kefauver.
Ike'dan hoşlanırım ama Estes Kefauver'ı seviyorum.
Here it is. I like Ike, but I love Estes Kefauver.
- Evet hatta, en iyi arkadaşı,... Estes Kefauver'den bahsetmişti.
- Yes, he was talking to... a very good friend of Estes Kefauver.
- Estes Kefauver.
- Estes Kefauver.
Bay Estes, yayın danışmanı.
Mr. Estes, the publications adviser.
- Estes.
- Estes.
Hey, Estes.
Hey, Estes.
Hasta herif, içeride misin?
You sick bastard, are you in here? Hey, Estes.
Hey, Estes. Hasta herif, içeride misin?
You sick bastard, are you in here?
- Estes nereye gitti?
- Where did Estes go?
Estes, nereye gittin?
Estes, where did you go?
Estes bana saldırdı.
Estes attacked me.
Estes...
Estes...
Üzgünüm, karım hafta sonu için arabayı aldı.
Sorry, wife took the car to Estes Park for the weekend.
Kıçımı öp Bay Estes!
Kiss my ass, Mr. Estes.
Bunlar benim çocuklarım.
Estes sao os meus homens.
Sizin hükümetinizde birisine telefon açtıracağım ve bu çocukların işine kimin bakacağını söyleyeceğim.
I'm gonna have somebody in your government call you immediately e explicar quem tem jurisdiçao sobre estes homens.
Eşteş Yani farklı okunan ama anlamı aynı olan Mesela Salon
A homophone is a phrase that sounds the same, but has two different meanings.
Birleşmiş Cinayetler toplantısındaki Estes Kefauver'den daha yalnızdım!
I was lonelier than Estes Kefauver at a meeting of Murder Incorporated!
No estes chingando.
No estes chingando.
Estes madas expertis musao...
Estes madas expertis musao...
Bu müthiş bir roket.
That is the Estes Big Daddy.
Bak şuna bi bak ya Hadi ya gerçekten 20 kişi var düşünmem gereken
- I need the benefit estés soon. - No of course not. Vam0s man, come on!
Eles tinha todos estes advogados. Talepleri sürekli yükseltiyorlardı.
They had all these lawyers and they were raising demands all the time.
... os últimos dias, estes tempos que vivemos, tempos incomparà ¡ veis virà £ o...
But in the last days, that these times right now, in which we are living, perilous times shall come!
O, Colorado'da Estes Parkı'nda çalışıyor.
He works in Estes Park, Colorado.
Estes kabul etmedi. Etmeyeceğini biliyordum.
Estes didn't go for it.
Bir önsezi uğruna Estes'i çiğneyemem.
- I'm not going over his head, not on a hunch.
Ben de öyle dedim ama Estes denen adam bunu hemen yapmak istiyor.
But... this guy Estes, he wants it done sooner than later.
Yasal ama resmî değil ve Estes'in haberi yok.
Legal-ish, but far from official, and certainly not Estes-proof.
Estes'i bilgilendir.
Inform Estes.
Kariyeri Brody'e bağlı olan amir yrd. David Estes için çalışıyorsun, ki o Brody'i büyük bir tantana için ülkesine getirdi.
Look, like it or not, you work for Deputy Director David Estes, who has career stakes in Brody, whom he and his department brought home to great fanfare.
Estes, sana korumanın detaylarını vermedi mi?
No, Estes didn't give you a protection detail?
- Ben ve Estes mi?
What, me and Estes?
Estes herkesin programını iptal etmesini istiyor.
Oh, and Estes wants everyone to clear their schedules...
Ya David Estes işin rengini değiştirir, Carrie, ya da biz.
Either David Estes makes the weather, Carrie, or we do.
Estes, hazırız.
Estes, we're up.
Estes, izleyip beklememizi istiyor.
Estes wants us to watch and wait.
- İznin olsun ya da olmasın... - Yanına birkaç kutu al çünkü masanı boşaltırken işine yarayacak. -...
I'm going to Estes with or without your approval.
Estes'le görüşeceğim.
Take some boxes with you,'cause you're gonna need'em when you clean out your desk.
Estes'in onu odaya sokması benim suçum değil.
Well, it's not my fault Estes let him in the room with Hamid.
Estes haklı. Onu küçük düşürdün.
He's right, you know.