Etmedim traduction Anglais
7,638 traduction parallèle
- Çıkıp da test etmedim ya.
Well, I've not tested it meself, like.
- Küfür etmedim anne.
- I didn't cuss.
Annemden onun New York'ta bir yerlerde olduğunu biliyordum ama onu bulmaya hiç teşebbüs etmedim.
I knew, I knew from my mom he was in New York somewhere but I, I never attempted to find him.
Prototip. Henüz test etmedim.
It's a prototype, and I haven't tested it yet.
Bir şey kast etmedim, Lila.
I didn't mean anything, Lila.
Hız tabelasını fark etmedim de.
I didn't notice the speed sign.
Dün gece yaptıklarınız için hepinize düzgün bir şekilde teşekkür etmedim sanırım.
I don't believe I've properly thanked all of you. What you did last night...
Ayakkabısıyla bana baya ağır vurdu ama ben evi terk etmedim.
He hit me hard with his shoe. But I didn't leave home
Annemle Rachel'ın önünde asla kavga etmedim.
I never hurt my mother or fought with her before Rachel.
Geçen iki ayda sana saygısızlık da etmedim.
These two months, I've come to respect you.
Fark etmedim.
I didn't notice.
Ben davet etmedim. Cat çağırdı.
I didn't, Cat did.
Onu fark etmedim.
I didn't realize it then.
Onu hiç fark etmedim ama çok keskin bir kokusu vardı.
I didn't realize it at all, but he had a distinct smell.
- Hiç tecrübe etmedim.
That's not my experience.
Orayı hiç terk etmedim.
I never left home.
Hiçbir şey için ısrar etmedim.
I did not insist on anything.
- Ben onu ima etmedim.
I didn't mean her.
- Ben şarap sipariş etmedim!
- I didn't order wine!
Hayır, etmedim.
No, I didn't.
O iğrenç yemekleri yerken hiç şikayet etmedim.
I spoiled field rations, without complaint.
Tek kelime etmedim.
I haven't spoken a word.
O zamanlar etmedim ama bu gece teşekkür etmek istiyorum.
But I didn't, and I'd like to thank you tonight.
- Ben intihar filan etmedim.
I didn't commit suicide.
İntihar etmedim.
I didn't commit suicide!
İlk ismini değiştirmeni hiç sorun etmedim.
I never minded you changing your first name.
- Etmedim.
( chuckles ) I didn't.
- Hayır, nefret etmedim.
I didn't hate anything.
Kabul etmedim, ama yardımın için teşekkürler.
Okay, that's ignored, but thank you for your concern.
Seni davet etmedim.
I didn't invite you.
- Seni hiç test etmedim ki.
- I never give you no test.
- Ben bunu kabul etmedim!
I did not agree to this.
O orospu kabadayıyla iddiaya tutuştukları zaman beni almaya çalıştı. Ama ben kabul etmedim.
When she had that bet thing going on with the bully butch bitch, she tried to get me, but I didn't do it.
Yani, şahsen bana sormadan o adamı partiye davet emeni pek tasvip etmedim.
I mean, I must say, I'm not thrilled that you invited him out with us tomorrow night without asking me first.
Hayır, henüz mevzubahis etmedim.
No, I have yet to broach the subject.
Henüz mevzubahis etmedim.
I've yet to tell him.
- Etmedim.
- I haven't.
Bir kaç saatliğine beceriksizdi çünkü onu davet etmedim, fakat mekan göz aydınlatıcıydı.
It was an awkward couple hours'cause I didn't invite him, but the place sparkles.
Almaya çalıştı ama müsaade etmedim!
She wanted to take my eyes, but I wouldn't let her!
Şikayet etmedim ki.
Do you hear me complaining?
- Şikâyet etmedim.
- I haven't complained.
Kusura bakmayın, yağmurun gürültüsünden geldiğinizi fark etmedim.
Gee, I'm sorry, I didn't hear you in all this rain.
Bana sarıldığı zaman nasıl fark etmedim?
How come I didn't realize, when he hugged me?
Neden fark etmedim?
Why didn't I realize?
Ben fark etmedim.
... I hadn't notice.
Hiç fark etmedim.
- I never noticed it.
Böyle söyleyerek bir şey ima etmedim.
I didn't mean anything by that.
- Etmedim.
I didn't.
- Kahvaltı etmedim.
I didn't have any breakfast.
Hepsinin hediyesi hazır ve kardeşin LeVondrious'a burada istenmediğini iletmeyi de ihmal etmedim.
And they're all set with their welcome bags, and I told your brother LeVondrious that he is not welcome.
- Ben nasıl fark etmedim bunu?
How have I not noticed that?