English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ E ] / Exhilarating

Exhilarating traduction Anglais

274 traduction parallèle
Orta çağ heyecan verici ve canlandırıcı.
It's medieval. It's exciting, exhilarating.
Çok ferahlatıcı.
MOST EXHILARATING.
Canlandırıcı bir havası var.
It's an exhilarating climate. Please join me.
Öğretmeni kandırarak, ona hükmederek ve onu alt ederek, insanı coşturan... o üstünlük duygusunu tadıyor.
By deceiving, dominating, and outwitting the teacher, he experiences... the exhilarating feeling of superiority.
Tamamen canlandırıcı.
Quite exhilarating.
Ne kadar canlandırıcı!
Oh, how exhilarating!
Kısaca söylemem gerekirse, ee... Bugün burada olmak benim için keyifli bir tecrübe oluyor.
Let me just, uh, briefly say that, uh... it's been an exhilarating experience for me being here today.
Çok heyecan verici değil mi tatlım?
Isn't this exhilarating, sweetie?
İçimde, insanlığın özgürlüğü için keskin bir his var.
I have an exhilarating feeling of human freedom!
Umarım yolculuğun geri kalanı ikimiz için de daha az heyecanlı olur.
I hope the rest of the trip for both of us is a little less exhilarating.
"Exhilarating" daha iyi bir kelime.
"Exhilarating" is a better word.
- Çok heyecanlıydı.
- It was so exhilarating!
Ah, gerçekten heyecan verici bir zamandı.
Oh, it was a truly exhilarating time.
Hatta bazıları bundan keyif aldığını söyledi.
Some even called it exhilarating.
Keyif verici.
Exhilarating.
Sevgili Jack, Wheeler işlerimden çok memnun ama buradaki hayat o kadar hareketli ve neşeli ki bir dakikam bile yok.
"Dear Jack, yes, Wheeler's very happy with my work. " Life here is so hectic and exhilarating that I don't have a minute... "
İlk başta onu, hayalleri hızlı ve keyifli bir çocuk olarak sevmişti.
At first he loved him as a child whose imagination is quick and exhilarating.
Bunu çok ilginç ve eğlenceli buldum.
I find all this quite exhilarating.
Dedektif için bu, yeni ve keyifli bir tecrübeydi.
For the detective, it was a new and exhilarating experience.
Dinçleştirici!
Exhilarating!
Evet. Heyecan verici, değil mi?
Yes, exhilarating, isn't it?
- Epey canlandırıcıydı.
- That was exhilarating.
Korkunla yüzleşmekten daha neşelendirici bir şey yoktur.
There's nothing more exhilarating than confronting your fears.
Belki de sen bize... böylesine büyülü, nefes kesici bu olayın nasıl gerçekleştiğini anlatabilirsin?
Perhaps you can tell us what brought on... such an enchanting, exhilarating fate?
O çok keyifli bir insan. Polkalar onun yerini doldurmuyor.
He's an exhilarating personality, and polkas are just no substitute.
- Çok keyifliydi.
- It was most exhilarating.
Bu çok keyifli.
This is exhilarating.
- Bunu neşelendirici mi buluyorsun?
- You find that exhilarating?
Çok canlandırıcı değil mi?
She is exhilarating, isn't she?
Korkunçtu ama aynı zamanda bu kadar uzağa gelerek böyle bir riski tecrübe edecek olması
It was scary, but also kind of exhilarating or thrilling that he would take such risks with himself
Ve planlanmış spontanelik anca ikinci kez kızamık olmak kadar heyecanlı.
And premeditated spontaneity... is about as exhilarating as getting the measles twice.
Evet, kesinlikle keyif verici.
It's, well, it's totally exhilarating.
Bugün olanları çok keyifli buldum.
I've found today exhilarating.
Sir, it is exhilarating to be upon this field.
Sir, it is exhilarating to be upon this field.
Bu çok keyif verici bir konu.
It's such an exhilarating subject matter.
Başkalarının kusurlarını ortaya çıkarmaktan daha neşeli birşey yoktur, değil mi?
Nothing's more exhilarating than pointing out the shortcomings of others, is there?
Bu moda açısından garip ve neşeli bir zaman.
It's a strange and exhilarating moment for fashion.
Ama sonra, coşku vericiydi.
But then, exhilarating.
Çok keyiflendiriciydi.
It was very exhilarating.
Korkutucuydu ama garip bir şekilde heyecan vericiydi.
It was scary, but in a weird way it was also kind of exhilarating.
Polisin isterik bir kadını kurtarmasını görmek, heyecan verici.
It is exhilarating to see police get their man and save a hysterical woman.
- Maceraya yelken açarız
So exhilarating!
Her geçen gün daha fazla popüler olan soluk kesici bir takım sporu da... basketboldur.
An exhilarating team sport currently growing rapidly in popularity is basketball.
Kermesi yönetmek onur vericiydi.
Leading that bake sale was exhilarating.
Her anından keyif aldım.
Every exhilarating moment!
Oh, çok neşeli bir gün, değil mi?
Oh, it's an exhilarating day, isn't it?
Bu teknik çok keyif verici!
This technique is exhilarating!
Artık müşterilerimize, onun canlandırıcı rekabetine nasıl ulaşabileceğimizi göstermek için bir şansımız var.
We now have an opportunity to show our clients how well we will rise to his exhilarating challenge.
Bence çok keyif verici.
I found it exhilarating.
Ben böyle iyiyim.
This is fucking exhilarating. No.
Ilk günüm çok zevkli geçti.
That was an exhilarating first day.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]