Exist traduction Anglais
11,093 traduction parallèle
Yani, kurmaca evrak kayıtlarına bakarsak eminim cenaze evleri gerçekte yoktur bile.
Given the forged paper trails my bet is these funeral parlors don't even exist.
Bu savaş bitene kadar burada yokmuş gibi davranacağız.
Until this battle is over, we don't exist out here.
Nörolojik olarak düşünürsek, ruhlarımızın da var olduğunu söylüyor.
It says that our souls exist, neurologically speaking.
Bu yüzden size kocamın hayatını bir hiç uğruna didik didik etmenize izin veremem.
And I'm not gonna let them paw through his entire life to find something that doesn't exist.
Bir defa insan vücudundan tahliye edilirse, alt melek ortadan kalkıncaya kadar durmaz.
Once evicted from from a human body, a lower angel doesn't cease to exist.
Jamie Rivers. Bu adam sanki hiç yaşamamış gibi.
Jamie Rivers- - but it's like this guy doesn't even exist.
2011'den önce öyle birileri yoktu.
They didn't exist before then.
Kendine çekmediğin hiçbir şey yakınında var olamaz.
Nothing can exist near you without getting sucked in!
Charlie diye biri yok.
Charlie doesn't exist.
Belki gerçek değildir.
Maybe it doesn't exist.
Gerçekten olduğunu kanıtla, sonra ayrılabiliriz.
Prove to them that you actually exist and then we can break up.
Senle ben müdürlüğün bürokrasisi dışında varız ve işin doğası bu.
You and I exist outside of the bureaucracy of the department, and that is by design.
Birleşmiş Milletler misyonu, Amerikan polis karakollarında vatandaşlarımızın gözünü korkutmak için kurulmamıştır.
Our U.N. mission does not exist to strong-arm our citizens into American police stations.
Saatler yoktur.
- Hours don't exist.
Tarif ettiğin adam... Üzgünüm ne yazık ki öyle bir adam yok.
The guy you're describing - I'm sorry but he doesn't exist.
Benim için zaman durmuş gibiydi.
It's like time didn't exist for me.
Sadece var olduğumu unut.
You just forget that I exist.
Hiç var olmamışım gibi.
It's like I didn't even exist.
Çıkış yolu bulamıyorum.
I couldn't exist.
Sonra mucizeler gerçekmiş dedirten bir olay yaşandı.
Then a miracle. They do exist.
Burada elinde olan da basitçe, varolmayan bir grup adam.
And what you got here is a bunch of guys who don't, strictly speaking, exist.
Yani bana, başlasa dahil olmayacağımız bir savaşı kazanmak için varolmayan bir bombaya ihtiyaç duyacağımızı mı söylüyorsun? - Evet.
So you're telling me I need a bomb that doesn't exist to win a war that we won't be involved in when it starts?
Çünkü uyku hapı var ve sorunuma yardımı olduğu halde vermiyorsun.
- No. Yes. Because you're not giving me the pills, even though they do exist and would help my problem.
Ve bu ihtiyaçlarını karşılamam için var olduğum anlamına gelmiyor.
I'm paying you. And that doesn't mean that I exist to serve your needs.
Mantıken siz hödükler hiç var olmamalıydınız.
Logically, you oafs should not exist.
İnsan bedenine bir kere tahliye olunduğunda, düşük melekler varolmayı bırakmaz.
Once evicted from from a human body, a lower angel doesn't cease to exist.
İlişkilerde onların dünyasında doğru veya yanlış yoktur.
Relationships don't... they don't exist in the world of right and wrong.
Ama bütün gücüne ve bilgisine rağmen var olduğunu bile anlamayacak.
But for all her power and knowledge, she does not know you even exist.
DNA hayatta bulunma sebebimizi taşıyan tek kaynak değil.
DNA is not the only chemical that can exist for this purpose.
İşte bu bizim yaşama ilişkin sebepleri ortaya çıkarıp insanlığın yolunu aydınlatabilir.
It could make our very reason to exist obsolete and mean lights out for humanity.
Genlerimizi yaymak için değil,... fikirleri yaymak için buradayız.
We may exist not to spread our genes, but to spread ideas.
Hücre duvarları düzensizliği sınırlar.
The membranes of cells exist on the border of disorder.
O kadar güzel ki, aklımın bir köşesini sürekli karşılığı olmadan böyle güzel bir şeyin olmayacağı kurcalayıp durdu. Bu yüzden ağınızdaki tüm trafiği takip etmeye başladım.
So good, it scratched that part of my mind, part that doesn't allow good to exist without condition, so I started intercepting all the traffic on your network.
Muhakkak ki, bu dünyada şeytanlar varsa, sen de varolmalısın.
Surely, if there be demons in this world, you must exist.
Kimlerin taşıyor olabileceği ya da böyle bir şeyin varlığı.
Who might be carrying them or if in fact they exist.
Koringo var olmamış gibi.
It's like Koringo didn't exist.
- Ama bu durumda da aktör olan Mekhi Phifer gerçekte var.
All right, well, in that scenario, Mekhi Phifer the actor does exist.
Prenseslerin sadece masallarda olduğu söylenirdi. Ama Prenses Emily gerçekti.
They say that princesses only exist in fairy tales, but princess Emily was real.
Siz oldukça insanlar özgür irade sahibi olamayacaklarının farkına varıyorlar.
The people are realizing they don't have freedom of choice so long as you exist.
O yüzden ya uyuşturucuyu bırakacağım ya da Vera'nın var olmasına izin vereceğim.
So, I quit cold turkey or let Vera exist.
Artık var olmasına müsaade edilemez.
He can't be allowed to exist anymore.
Onları göremiyor ama var olduklarını biliyoruz.
WE CAN'T SEE THEM, BUT WE KNOW THEY EXIST.
Fizikçilerin bu gerçeğe bakış açısı zaman ve uzayda var olup bu evreni sınırlayan ve bu keke benzeyen bir şey.
PHYSICISTS CALL THIS VIEW OF REALITY WHERE ALL OF TIME AND SPACE ALREADY EXIST THE BLOCK UNIVERSE,
Geçmiş, bugün ve gelecek aynı anda var olsa da, beynimiz bizi zamanın geçtiğine dair aldatır.
AND OUR BRAINS ALSO FOOL US INTO BELIEVING THAT TIME IS MOVING, EVEN THOUGH THE PAST, PRESENT, AND FUTURE EXIST TOGETHER.
Eğer tüm zamanlar aynı anda mevcutsa bakış açımızı değiştirerek geleceğimizi görebilir miyiz?
IF ALL OF TIME DOES EXIST AT ONCE, COULDN'T WE CHANGE OUR VIEWPOINT OF TIME AND MAYBE SEE OUR OWN FUTURE?
Geçmişle bağlantı kurma yolu zaten mevcut,... ve teorik fizikçiye göre bunu yapmanın bir yolu var.
COMMUNICATION LINKS INTO THE PAST MAY ALREADY EXIST, AND THIS THEORETICAL PHYSICIST THINKS HE'S FIGURED OUT WHAT IT TAKES TO MAKE ONE.
Bu denklemin yaptığı açıklamaya göre ihtiyacınız olan enerji uzay-zaman dokusunda mevcuttur ve sabittir.
AND WHAT THOSE EQUATIONS WILL SPIT OUT IS THE SORTS OF ENERGY YOU NEED FOR THAT SPACE TIME TO EXIST AND TO BE STABLE.
Ama öyle bir hayvan var mı ki?
But does such an animal even exist?
Kendi içinde var ol!
Exist inside yourself.
O alternatif zaman çizgileri halen varlar ve gidilebiliyorlar.
Those alternate timelines still exist, and can be accessed.
Aşkımız her zorluğa ve her şartta rağmen daima var olacak.
Our love will exist always, through any trial of time or circumstance.