Eşyalarını traduction Anglais
12,488 traduction parallèle
Git, eşyalarını topla dostum çünkü Kanada'ya gidiyoruz.
You should go and pack, my friend, because we are going to Canada.
Bayan Blackett, John kardeşinizin eşyalarını en kısa sürede iade edecek.
Mrs Blackett, John will return your brother's property immediately.
Hazırlıksız seks yapabilirsiniz, tek başınıza seyahet edebilirsiniz hatta birbirinizin eşyalarını sormadan kullanabilirsiniz, değil mi?
The end of spontaneous sex, traveling by yourself and buying whatever you want without having to ask permission, right?
Lütfen kemerlerinizi bağlayıp kişisel eşyalarınızı korumaya alınız.
Please buckle up and secure any loose items.
Eşyalarını topla.
Pack your things.
Rachel kalan eşyalarını topluyor.
Rachel's over picking up the rest of her stuff.
- Eşyalarını hazırlayabildin mi?
You settled in all right? Oh, yeah.
Hemen eşyalarını toplayıp kız kardeşine git.
Listen, I want you to pack up your stuff and go to your sister's right now.
ve eşyalarını toparladı.
It's just all of a sudden, she just bugged out.
İyi de birisi neden onun tüm eşyalarını taşıdı... bunu soracağın doğru kişi ben değilim.
Why did some man move out all her things... - and pay all her debt? - I'm the wrong one to ask, I'm afraid.
Annem eşyalarını havuzun oraya koydu.
Mom put your things in the pool shed.
Paco'nun eşyalarını getirdim.
I came to bring you Paco's things.
Harika eşyalarını topla Boktan hayatına geri dön
Oh, great! Go over here! You pack your shit and run back to your shit life.
Michael, bana hemen cevap vermezsen tüm eşyalarını kıracağım!
Michael, if you don't answer me, I'm gonna mess up all your stuff.
Önemli eşyalarınızı hazırlayın.
Pack anything of importance.
Eşyalarının yerli yerinde olduğunu gösterdim.
I showed them his treasure, secure, undisturbed.
O zaman eşyalarını toplamaya başlayabilirsin.
Then you can start packing.
Eşyalarınızı alın.
Get your gear.
Sana evine, Virginia'ya eşyalarını bile çıkarmadan gidersin demiştim.
I told you you'd go home to Virginia without unpacking.
Herkes eşyalarını toplasın.
Everyone, go get your things! Let me help you with that.
Büyük çekmeceye eşyalarını koyabilirsin.
In the big drawer You can clean up your things.
Sen eşyalarını yerleştir, ben koridorda bekliyorum.
Clear your things. I'm waiting in the hallway.
Eşyalarını topla.
Gather your things.
Eşyalarını topla dedim! - Hayatım, yerinde olsam ona dokunmazdım. - Ama ben turuncu rengi severim.
Maybe we should um, give your dad a present.
Eşyalarını topluyordum ve...
You know, I was just cleaning out her things and...
Eşyalarını nerede öğrendin?
Is that where you learned your stuff?
Oğlun onun eşyalarını biliyor.
Your boy ed knows his stuff.
Eşyalarınız var mı?
You got the goods?
Hadi, giyinin, eşyalarınızı alın.
Now come on, get dressed and get your things together.
Eşyalarınızı alın, gidiyoruz.
Get your stuff. Let's go.
Eşyalarını topla.
Get all your stuff.
Git eşyalarını al, yemek kabını falan.
Go get your gear, lunchbox.
Eşyalarını bırak şunun.
Get out of his stuff.
Anneniz detoks için eşyalarını toplarken ona herhangi bir şeyi onaylatabilirsiniz.
Well, when your mom's packing for detox, you can pretty much get her to sign off on anything.
- Ne? - Hemen eşyalarını topla.
Pack your stuff now.
Eşyalarını topla.
Pack your shit.
- Frederica, eşyalarını aldın mı?
- Frederica, have you your things?
Eşyalarınızı toplayıp evden ayrılmanız ne kadar sürer?
How much time do you need to pack and leave?
Eşyaların azmış.
You're travelling light.
Amcamdan bir araba ödünç alabilirim ve bu ağır eşyaları oradan oraya taşımak zorunda kalmazsınız.
I can borrow a car from my uncle, and y'all won't have to lug all this heavy equipment around.
Bizim yılın tüm eşyaları!
This is all our stuff from our year!
Bir yere yerleşene kadar tüm eşyaların bir depoda tutulacak.
Everything will be held in storage until you decide where to settle.
Beni deli ederdi başkasının eşyalarıyla yaşamak.
It would drive me crazy, living with someone else's stuff.
Eşyaların nerede?
Where is all your stuff?
Adamın eşyalarıyla uğraşma.
Don't fuck with the guy's stuff.
Git eşyalarını topla!
I stopped believing in Santa when he didn't bring back my mom from the hospital.
Trevor'ın makineleri ve eşyaları için minibüs verecekler.
And they'll lend me the van so we can carry all of Trevor's machines and stuff.
Kıçını KİS'lerden ve eşyalarından korumak.
Keeping his ass safe from WMDs and stuff.
- Eşyalarımı mı dolaştın?
- You went through my stuff?
Erkeksi eşyaların yanına kadınsı biblolar filan koydum.
A lot of kinda like feminine trinkets next to masculine knick-knacka.
Eşyaların hareket etmesini önlemek için astım.
I hung them up hoping to keep things from moving around.