Fame traduction Anglais
2,259 traduction parallèle
Bu iş bizi spor pazarının en ünlü kişileri yapacaktı.
That was going to put us in the hall of fame of sports marketing.
Gelin, başarınızın ve kişiliğinizin şöhretini yayalım.
Let's spread the fame of your success and personality.
En iyiler listesine girme yolunda ilerliyorsunuz.
You're on pace to land in the hall of fame some day.
Andy Warhol demiş ki, "Gelecekte,... herkes on beş dakikalığına ünlü olacak."
Andy Warhol said that, "In the future, everyone will have their 15 minutes of fame."
Olabildiği kadar ünümü yaydıkları için,... onlara teşekkür ederim...
As much as I have to thank them completely for my fame...
Şöhretsin yani.
Like on Fame.
Ünlü Yürüyüşü'ne gittiğimizde, bizim hakkımızda yazı yazacaktım.
After we go to the Walk of Fame, I'm supposed to write about us going there.
Hayatım, Ünlü Yürüyüşü şehri anlatmaz ki, turist tuzağı.
Honey, the Walk of Fame's not a landmark, it's a tourist trap.
Biraz para, biraz da ün kaybettin.
Some lose it to money, some lose it to fame ;
Aksi takdirde para, ödül, şöhret, ışıklar, kamera, motor kendi çocuklarının gözünde sıfırsan tüm bunların ne anlamı var?
Otherwise the money, awards, fame, lights, camera, action... What's the use of being such a hero when you're a zero for your own child?
Ve bu hikaye ona şöhret, para ve büyük bir ego kazandırmıştı.
And the story of that fish brought him fame, fortune... and a healthy ego.
Kötü olan adı kötüye çıkmış zengin bir yüz karası olmaktır.
It's bad to be rich at the height of fame with your morals a dirty shame.
Sana ile evlenip, balayında Kashmir'e gidecek.
Vasigaran will get fame and money, he'll marry Sana and go to Kashmir on honeymoon.
Yazar olmanın getirdiği berbat ün.
It's this rotten fame as a novelist.
Meşhur olmak için?
For the sake of fame?
Şöhret.
Fame.
Biri üne ve zenginliğe doğru gitti, diğeri de büyük ihtimalle McDonald'sa falan işe gitti.
One went on to fame and fortune, the other probably went to work at Mickey D's or something.
Sevgili dostum Quintus, ismini ve sahip olduklarını istediğin bir kişiye vermekte özgürsün.
- Oh, my dear quintus, you are at liberty To bequeath your name and its fame and all you possess To whom you choose.
Annesinin namını duydum, Christopher.
His mother's in the Hall of Fame, Christopher.
"Fame Fortune" Suiti.
"Fame Fortune" Suite.
Ünü dünyanın dört yanına yayılmıştı.
His fame spread far and wide..
Isaac Singer'in mirasçısı olması ve dikiş makinalarından kazandığı şöhretin yanı sıra kendisi aynı zamanda petrol baronuydu.
Not only heir to Isaac Singer, of sewing machine fame, but also to an oil baron.
Şöhret kalıbıma dökmeliyim onları, şöhret kalıbımda ayarlamalı şöhret kalıbımda yönetirim onları, şöhret kalıbıma dökmeliyim onları.
I have to mould them into my fame, I need to tune them into my fame l will conduct them into my fame, I have to mould them into my fame.
Şöhret kalıbıma dökmeliyim onları.
I have to mould them into my fame.
Ama bunu yaparsan, o zaman para, ün, bono, Ferrari.
If you do this job, then money, fame, endorsements, a Ferrari.
Gladyatörler dünyasında bir adamın şanı ve şöhreti kendi gerçekliğini yaratır.
In the world of the gladiator, a man's fame and glory constructs its own truth.
Şan ve şöhret.
Fame and glory.
Ne teklif etmiş olabilir ki? Ne şan, ne de şöhret umurunda değil!
What could he offer a man who seeks neither fame nor glory.
Gladyatörler dünyasında bir adamın şanı ve şöhreti kendi gerçekliğini yaratır.
In the world of a gladiator, a man's fame and glory constructs it's own truth.
Eğer, servet biriktirme oldu şöhret ve ün geçmişi sayesinde sağkalım.
You been accumulating wealth, fame and notoriety thanks to its history survival.
- Belki şöhret peşinde?
Maybe he wants fame?
- Devam et. - Eğer şöhret peşindeyse neden bir Wogan şovuna katılmıyor?
Carry on.If he wants fame, why can't he top himself on a Wogan show?
Hall of Fame'in sıkı annesi.
Hall of fame MI LF.
Dün öğretmenler odasına girdim ve sakince benim beklenmedik bir şekilde şov dünyasında zirveye fırladığımı söyledim ve çok kibarca onlara benim hakkımda ne düşündüklerini umursamadığımı söyledim.
So, yesterday, I walked back into that teachers'lounge, and I calmly informed them of my unlikely skyrocket to showbiz fame, and very gently told them all I just didn't care what they thought about me.
Tanınmaya başladığımız ilk zamanlar bu konuda biraz hassas olduğum bir dönem vardı ve bunun hakkında düşünmeye başladığımı hatırlıyorum şöhret hakkında ve nasıl başa çıkabileceğin hakkında
There was a time when we first started getting recognized that I got a little touchy about it and I remember I started thinking about this thing, about fame and how you deal with it.
Hiç çok uzun bir şarkı yazıp şarkının sonlarına doğru, şarkının başından ilham aldığınız oldu mu...... sonuç olarak kariyerinizin oldukça başıydı daha? Rock and Roll Şöhretler Bulvarı'na henüz kabul edildiniz.
Have you ever written a song so epic that by the end of the song you were actually being influenced by yourself at the beginning of the song... ( Audience laughs )... because it happened so much earlier in your career? ( Applause ) You are yet to be inducted in the Rock and Roll Hall of Fame.
Bu derece ünlü olduğunuzda otomatikman hedef haline gelirsiniz.
I mean, when you actually hit that level in fame, you... You do become a target.
Şöhret onu değiştirdi. Öyle mi?
Fame changed her.
Bütün dert ettiğin şey, şöhret, para ve bunlara yaslanmaktı.
All you cared about was the fame And all the money and-and the rest of it.
Anladım... Hem ünlü olmak, hemde aşk arıyorsun.
Looks like you want fame and adoration.
Ancak aşk ve şöhretin bir arada olabileceğini düşünmüyorum.
I just don't think love and fame can live in the same place.
Bana aşk ve şöhretin bir arada olamayacağını söylemiştin.
You once told me that love and fame can't live in the same place.
İşleri daha da kötüye götürmek için Fraga 15 dakikalık ününü kullandı ve eyalet vekilliğine aday oldu.
To make things worse, Fraga turned his 15 minutes of fame... into a candidacy for state representative.
İç çamaşırlı futbol ligine katıIınca, ünlü olmanın ve geleceğinin bu olduğunu düşünmeye başladı.
When she got into that Lingerie Football League, she thought it was her ticket to fame.
Böylece iş hayatının keyfini çıkar.
Nor do you enjoy the fame of an established business.
Bu saygıyla, ünleneceksin.
With respect, you will also attract fame.
Patron, sinema yıldızı, Salman Dabang'ı çok ünlü.
Boss, cine-star Salman of'Dabang'fame.
Hollywood kaldırımında yıldıza sahipler...
They have a star on the hollywood walk of fame... A house in vegas...
Rock and Roll ünlüler salonu berbat!
The rock and roll hall of fame sucks!
Hepsi benim suçum. Ün, başarı istedim.
I wanted this fame.
[\ a6] Laozi, Taoizm Bilgesi.
Fame and Authority are properties that all people try to obtain