Fasten traduction Anglais
667 traduction parallèle
Kemerini bağla.
Fasten your belt.
Kemerlerinizi bağlayın, ben inecek bir yer bulmaya çalışacağım.
Fasten the safety belts, and I'll try to find an open space.
Pencerenin kapanmamış olduğunu görünce, gelip kapatabilir miyim, bir bakmak istedim.
I noticed a window wasn't closed, and I came up to see if I could fasten it.
Avuç içindeki ve dışındaki elektrotlar ise derinin elektriksel geçirgenliğindeki değişiklikleri kaydetmek içindir.
And the electrodes fasten on the palm and the back of the hand... to record the changes in the electrical conductivity of the skin.
Uçakta kemerini bağladığında senin için her şey yolunda olacak.
You'll be all right by the time you fasten your seat belt.
Emniyet kemerinizi bağlayın.
Fasten your seat belts.
Dikkatli ol ve emniyet kemerini tak, huh?
Be sure and fasten your seat belt, huh?
Gelip fermuarımı çeker misin?
Come in here and fasten me up.
- Fermuar mı?
- Fasten?
Kemerlerinizi bağlayın.
Fasten your seat belts.
Kemerlerinizi bağlayın, lütfen.
Fasten your seatbelts, please.
Kemerlerinizi bağlayın baylar.
Fasten your seat belts, gentlemen.
Hazır olun!
Fasten your safety belts!
Kemerlerinizi bağlayın lütfen.
Fasten your seat belts, please.
İzin verin son olarak şunu bantlayayım.
Here. Let me fasten the end of this.
6 numaralı filikadaki tüm kadınlar ve çocuklar, lütfen can yeleklerinizi bağlayın.
All women and children for lifeboat number six, fasten your lifebelts, please.
Can yeleğinizi bağlayın, madam.
Fasten your life jacket, madam.
Can yeleğinizi bağlayın, lütfen, madam.
Fasten your life jacket, please, ma'am.
Can yeleğinizi orada bağlayın.
Fasten your life jacket there!
- Boynuma takar mısın, Monica Teyze?
- Will you help me fasten it, Aunt Monica?
Emniyet kemerlerinizi bağlayın.
Fasten your seat belts.
Yolcular lütfen emniyet kemerlerini bağlasın.
ROBOT : Passengers will please fasten their seat belts.
Kemerlerinizi bağlayın beyler.
ROBOT : Fasten your seat belts, gentlemen.
Fermuarımı çeker misin?
Fasten this, will you?
- Kemerinizi bağladınız mı?
Did you fasten your seat belt?
Palaskanı sık.
Fasten your belt properly.
Ve tepede oturan Anubis... ... sana iyi koşullar verdi... ... ve sargılarını sağlamlaştıracak.
And Anubis, who sitteth upon the hill hath set thee in order and will fasten thee thy swathings.
Bu kadar yeterli mi? - Sadece biraz daha kemeri sık.
Just fasten the belt a bit tighter.
Hastalar, sakatlar ve özürlüler bunlar da sağlıklı bedenlere göz diker ve onlara zarar verirler. Biz de onları yok ederiz.
The sick, the maimed, the deformed, they fasten onto the healthy body and damage it, so we eliminate them.
Kemerini tak ve sakızını çiğne. Güldüğün zaman daha güvenli oluyor.
Fasten your seat belt and chew gum.
Emniyet kemerlerini bağlasınlar.
Tell them to fasten their safety belts.
Bayanlar baylar lütfen kemerlerinizi bağlayın, yere inmek üzereyiz.
Ladies and gentlemen, please fasten your safety belts, as we are about to land.
Kemerlerinizi bağlayın, lütfen.
Fasten your safety belts, please.
Kemerlerinizi bağlayın, ve lütfen sigara içmeyin.
Fasten your safety belts, and no smoking, please.
Sıraların ayaklarını yere monte etmemişsin.
You did not fasten the pews to the floor...
Tutunun, millet. Kemerlerinizi sıkıca bağlayın.
Everybody fasten your seat belts.
Kemerlerinizi bağlayın, sigara içmek yasaktır.
Fasten your seat belt and no smoking.
New York'ta görüşürüz. Kemerinizi bağlamayı da unutmayın.
I'll see you in New York, and don't forget to fasten your seat belt.
Emniyet kemerinizi bağlasanız iyi olur.
You better fasten your safety belt.
Bir dahaki sefere haber ver de, kemerimi bağlayayım.
Next time let me know so I can fasten my seat belt.
Lütfen kemerlerinizi bağlayın.
Fasten your seat belts, please.
Kemerinizi bağlayın, lütfen.
Fasten your seat belt, please.
- Kemerlerinizi bağlayın, lütfen.
- Fasten your seat belts, please.
Kemerinizi bağlayın.
Fasten your seat belt.
- Bunu çok sıkı sabitlememişsin.
- You didn't fasten it down too well.
- Kemerlerinizi bağlayın.
- Hey, fasten your seat belt.
Kemerlerinizi bağlayınız lütfen.
Will you please fasten your seat belts?
- Lütfen kemerinizi bağlayın.
- Please fasten your seatbelt.
Kemerlerinizi bağlayın ve sigara içmeyin.
We're going to circle the field, so fasten your safety belt, and no smoking.
- Teşekkürler, Adams.
- I'll fasten the trench coat and Mae West, sir. - Thank you, Adams.
Şimdi, iyi bir kız ol bakalım.Düzelt.
Fasten me up.