Fellow traduction Anglais
11,081 traduction parallèle
Bu küçük herifte kim?
Aw, now who's this little fellow?
Hayır, hayır bu tarlalar başka bir arkadaşa ait.
No, no... Another fellow owns this stretch.
Ancak minibüsünü bahçeye çektiği onca yıldan sonra bile o adamın düzenli aralıklarla minibüsün yanına gelip neden bağırıp durduğunu hâlâ kibarlık edip sormuyorum.
But although years have passed since she drove her van into the garden, I'm still too polite to ask who she is, let alone what this fellow wants who materializes at regular intervals and comes braying on the side of the van.
Başka bir motorcuyu durdurmuş mu?
Flag down a fellow motorist?
Bu kadar adamım!
That's the fellow!
Yerel bir otobüse binip, otobüs hareket halindeyken, yolcuların duyabileceği kadar yüksek sesle, en sevdiğiniz şarkıyı söyleyin.
Get on a local bus, and then with the bus in motion and loud enough to be heard by your fellow passengers, sing your favorite song.
Benim gibi ölü birinin adaleti bulmasını yardım etmeyi seçebilirim.
I can choose to help find justice for a fellow dead girl.
Bu Kyle denen herife neden bu kadar takıntılısın?
What is it about this Kyle fellow that's got you so hot under the collar?
Hakikaten, bu adamın büyü yapmaya uğraşmasını seyretmek ceketini ters giymiş bir adamın oturup yemek yemesini görmek gibi.
Really, watching this fellow try to do magic is like seeing a man sit down to eat dinner with his coat on backwards.
O olmasa şu anda cahil ve kalın kafalının biri olurdum.
I would have to be a dull fellow to have learnt nothing at all.
O birisi büyücü müydü?
Well, was this fellow a magician?
Buradaki küçük arkadaşın büyük bir gücü var.
Now this little fellow here has great power.
Grup üyesi Joo Eun Hye'ye sor.
Ask fellow group member Joo Eun-hye.
- Kim Seok Woo ile hemşeri mi?
- Fellow alumni of Kim Seok-woo?
İyi Hristiyanlar... cehennem ateşinden korkuyor. Ondan kaçınmak için de, sevdiklerine iyi yaklaşıyorlar.
Good Christians fear hellfire, so to avoid it, they are kind to their fellow man.
Bugün tanıştığım bir adam. İsmi Dorian Gray.
A fellow I met today... name of Dorian Gray.
Bu Barney denen adamın bize kulak asacağına emin misin?
You think this Barney fellow will listen to what we have to say?
Belki benimle ve kendinden yetki almış memurlar ve sekizinci halk heyeti ile ilgili. Kısa bir soru Hannah.
Maybe it's about me and the self-appointed mandarins and fellow travelers of Community Board Number Eight.
Şu Ned Gowan garip bir adam değil mi?
He's a queer fellow, isn't he, that Ned Gowan?
Amy Meyer'in projesinin, öğrenci arkadaşlarına ve seyircilere güvenlik kurallarını hiçe sayarak saygısızlık ettiği için diskalifiye edilmiştir. ve Lucinda McCabe, bu nota göre, rahatsızlığından dolayı hastaneye götürülmüş,
With the disqualification of Amy Meyer's project for its flagrant disregard of the safety of her fellow students and bystanders, and Lucinda McCabe, according to this note, taken away to the hospital for her injuries, we will award the winner of the fair
Pansiyoner dostumun tavsiyeleri doğru çıktı.
My fellow boarder's tip proves well-founded.
Arkadaşların tarafından suçlu bulundun.
You've been tried and found guilty by your fellow citizens.
Aaa şey, bu adam hakkında bilmeniz gereken bir şey var.
You see, here's the thing about this fellow.
Askeriyeden birileriyle karşılaşmaktan hep mutluluk duydum.
Always a pleasure to meet a fellow military man.
İtiraf etmeliyim ki, ben ve subay arkadaşlarım bu duruma oldukça şaşırmıştık.
I have to say, my fellow officers and I were greatly surprised.
Az önce bu arkadaşa, bizim potansiyel iş girişiminden bahsediyordum.
I've just been telling this fellow about our potential business venture.
Dünya'yı kurtarma görevinde sizleri suikastçi olarak görevlendiren biri olarak bana göre hepiniz profesyonelsiniz.
As someone who charged you with an assassination mission to save the world, I consider you all fellow professionals.
Sahiden bak, aradığın kişi bu olabilir.
I'm telling you, this fellow could be the one.
Gerçeği haber yapmanın her şeyini riske atma anlamına geldiği her yerdeki gazeteci meslektaşlarıma.
To my fellow journalists... in places where reporting the truth means risking all.
Bu nedenle annem ve ben Los Angeles, Kaliforniya'ya taşınacağız, ve antrenmanlarıma yeni koçum, altın madalyalı Lance Tucker ile başlayacağım.
That's why my mom and I will be moving to Los Angeles, California, and I will start training with my brand-new coach and fellow gold medalist, Lance Tucker.
Bir meslektaşıma yardım ettim o kadar.
I helped out a fellow colleague.
İnsanlara yardım etmek görevimdir efendim.
It's our duty to help fellow companions.
- Zavallı adam rahatsız.
Poor fellow, he's under the weather.
Geçmişteki Yüzbaşı Hart'tan sana bahsetmiş miydim?
Did I ever tell you about a fellow from the old days... named Captain Hart.
Ya da bu Tormund'un Mance'ten daha uyumlu olup olmadığına bir bakabilirsin.
Or you could see if this Tormund fellow is more willing to compromise than Mance ever was.
Öncesinde çok neşeli bir çocuktu. Bunun gibi.
And before that, he was a jolly fellow, like this one.
Benimle ağız dalaşına girme küçük dostum.
Don't spar with me, little fellow.
- MacQuarrie iyi adamdır.
MacQuarrie's a decent fellow.
Benim düşüncem belki de bir adama yardım etmek isteyebileceğindi.
My thinking was... Maybe you'd be willing to help a fellow...
Kızıl saçlı bağlanmış olan bir adam görürsen bana haber ver.
If you see a strapping red-headed fellow, let me know.
- Başkana, makama ve en önemlisi meslektaşlarına saygısızlık ettin.
- You disrespected the president, the office, and most importantly, your fellow colleagues.
Programı ilk ödü kopmuş genç arkadaşla başlatalım.
So, let's start our show with our first terrified young fellow.
Seni zavallı adamcık.
You poor little fellow.
Mahcup olmuş gibi davranma dostum.
Don't be so coy, my dear fellow.
Bu arkadaşa yeni bir takım elbise yaptırmanın kesinlikle tam zamanı.
Definitely, it's high time this fellow got a new suit.
Aslında oldukça eğlenceli bir dosttur.
He's actually an entertaining fellow.
Arkadaş canlısı birine benziyor.
Sound fellow.
- Chandra Bose adındaki kişi değil mi?
Not that fellow Chandra Bose?
Soru şu ki değerli dostum benim için ne yapabilirsiniz?
The question is, my dear fellow, what can you do for me?
Konsey üyeleri, sevgili Warblerlar size Jane Heyward'ı sunuyorum.
( takes deep breath ) Distinguished councilmen, fellow Warblers, may I present... Jane Heyward.
Hangi hakka sahip olduğunu düşünüyorsan dostumuz olan bir Silahşor'un tehlikede olduğunu unutma.
Look, whatever you think you're entitled to, a fellow Musketeer might be in danger.