English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ F ] / Fena

Fena traduction Anglais

25,378 traduction parallèle
- Fena seçim değil.
It's not a bad choice.
Suçlu olduğu anlaşılırsa Marquez kardeşlerin davalarında biraz destek de fena olmaz, bir de Borns Tech hakkında ne verebilirseniz.
Then if he's dirty, then maybe help me get a break on the Marquez brothers'drug charge. And anything you share about Borns Tech.
Birisi onu fena benzetmişti, ve mırıldanıyordu ve...
Somebody really bashed him, and he's babbling and...
Biraz ahlaksız olsan hiç fena olmaz.
Would you go to rake.
Jaideep'e fena tutuldu.
She has the hugest crush on Jaideep.
Millet, bize de biraz yardım etseniz fena olmaz!
Guys, we could use some help, too!
O kadar da fena sayılmaz.
Oh. Well, I guess that's not so bad.
Bir federale göre fena değil.
Not bad for a fed.
Askerliğini Kandahar'da yapmış birine göre hiç fena değil.
Not bad for a guy who did his tours of duty in Kandahar.
Nasıl oldu? Fena değil gibi —
How?
Birdenbire fena oldum.
Suddenly, I'm not feeling very well.
Seni çok fena hayal kırıklığına uğrattım!
I... I disappointed the hell out of you!
- Fena değil.
- Ladies.
Fena görünmüyor.
Uh... not bad-lookin'. Tall.
Kaçmayı çok fena istemişsin.
You wanted to escape pretty bad.
hayır fakat bir çift bacak fena olmaz kimse kötürümlükle ilgili şakanın hayranı değil herhalde?
No, but I could use a new pair of legs. No fans of paraplegic humor?
Şaka değil, gerçekten fena değil.
Really not bad, no joke.
Ve ikiniz de farklı zamanlarda, farklı şekillerde,... beni çok fena benzetmiştiniz.
And you both kicked the shit out of me, at different times, in different ways.
Ama onun kendini yok etmesini izleyecek kadar uzun yaşamak da fena değil.
But staying alive long enough to watch him fall, and by his own hand, no less.
Kiliseyle birlikte işleri fena açtınız.
You and the church have been great for business.
Bu şey fena çarpıyor beni.
So it's really hitting me.
- Fena halde eziyorum seni.
I'm kicking your butt.
Fena halde yanılmışım.
I was dead wrong.
İlk seferin için hiç fena değil.
Not bad for your first time.
Hiç fena değil, değil mi?
Yeah. Not bad, huh?
Umarım sırf Sevgililer Günü diye böyle dediğimi düşünmezsin ama seni fena hâlde seviyorum.
I hope you don't think I'm just saying this because it's Valentine's Day, but... I love you so much.
Planladığımız gibi gitmedi ama fena sayılmaz yani.
It's not what we planned, but this isn't so bad, right?
Fena.
Dope.
Biraz iyi haber versen hiç fena olmaz.
Better have some good news for us soon.
Fena fikir değil.
So much less idiotic it's almost good.
Elimde sağlam bir iş var ve bir ortağım olsa fena olmazdı.
I got a sure thing happening, and I could use a partner.
- Hiç de fena değilsin adamım.
Ah, you ain't that bad, man.
# Pazartesi sabahı çok fena #
♪ Monday morning feels so bad ♪
Tanrım, karnım fena.
Oh, God, my stomach.
Çok fena be!
That is an "oof."
Kız kardeşimin ve fena halde kendini beğenmiş ve başarısız toplumsal reformcu arkadaş güruhunun, kasabalarını Ölüm Lordu ve Kötü Cadı'yla paylaşmak isteyeceklerini sanmıyorum.
Don't think my sister and the rest of her terribly self-righteous gaggle of do-gooder friends would want to share their home with Lord Death and the Wicked Witch.
Seni sadece çok fena inciteceğim.
I'm just gonna hurt ya really, really bad.
Anlaşma şu... # Hayır, gitmene izin vermeyeceğiz... çok fena bir yere gideceksiniz...
This is the deal... ♪ No, we will not let you go ♪... you're going somewhere very bad... ♪ We will not let you go!
Hiç fena değil.
Not bad!
Biraz yedekleme yapmaya başlasan hiç fena olmaz bence.
I don't think it's the worst idea to start getting some backups.
Evet, adam fena değildi ama bunu Gloria bilmemeliydi. Yoksa denemek istemediğim bir sürü yeni şeye kapı açılmış olacaktı.
Okay, the guy wasn't all bad, but I couldn't let Gloria know or it would open the door for a whole bunch of new things
Yemek fena değildi.
Food wasn't terrible.
Moralini düzeltecekse şuradaki sana fena abayı yakmış.
If it makes you feel any better, that one's got a big crush on you.
Ya da bankadan çaldıkları şey birini fena halde kızdırdı.
If not, then whatever they stole from the bank really pissed somebody off.
O adamlar beni fena hâIde dövüp arabamın bagajına kilitlediler.
Those guys beat the crap out of me. Locked me in the trunk of my car.
İşte bu fena bir elbise ya.
Now, that is some dress.
Kuraklığa dayanıklı pirinçle pazarda seni fena benzetti ve düzinelerce çalışanını çaldı.
Beat you to market with drought-resistant rice and stole a dozen of your employees.
Belki bunu kayıt etsek fena olmaz.
- Perhaps we can get that in the record.
Fena değil.
Not bad.
- Fena sayılmaz hanımefendi.
- Oh, not too bad, ma'am.
Fena değil ama.
That's not bad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]