Fenster traduction Anglais
38 traduction parallèle
Fenster?
Fenster?
Tam da müvekkiliniz Rainbow Benny'yi dün akşam neden ziyaret ettiğini söylüyordu.
Mr. Fenster, you're just in time to hear your client tell why he visited Rainbow Benny last night.
Bay Fenster, dün gece 10'da neredeydiniz?
Mr. Fenster, where were you last night at 10 : 00?
Dostun Fenster'ın bize ne anlattığını bilmek ister misin?
Wanna know what Fenster told us?
Fenster, hep McManus'la çalışırdı.
Fenster always worked with McManus.
Fenster, sakinleşir misin?
Fenster, will you relax?
Şimdi, ben ve Fenster, küçük bir işten haber aldık.
Now, me and Fenster heard about a little job.
Anlaşılan, Bay Hockney söyleyeceklerimi dinlemek istiyor ve biliyorum ki, Fenster da bizim gibi düşünüyor.
It seems like Mr Hockney wants to hear what I got to say. I know Fenster's down.
Fenster ve McManus'un dâhiyâne bir önerisi vardı.
Fenster and McManus had a cagey proposition.
Ya Fenster ve Hockney?
Fenster? Hockney?
Fenster, minibüsleri ayarladı, Hockney ise silahları sağladı.
Fenster got the vans, Hockney supplied the hardware.
- Fenster'la ben...
- Fenster and I... - Wait.
Sen ve Fenster mı?
You and Fenster?
Benim derdim şu ki, sen ve Fenster Kaliforniya'da balayı yaparken biz burada elimize almış oturuyor olabiliriz.
My fuckin'problem is that you and Fenster are off in California - while we're sittin'here holdin'our dicks!
- Fenster ve McManus'un fikriydi.
- That was all Fenster and McManus.
Nasıl gidiyor, Fenster?
How's it goin', Fenster?
Bay Fenster'i saldırganlığı ile tanıyorum, tabii Bay McManus'u da.
Mr Fenster I recognise from his mug shots, as well as Mr McManus.
Bu yılın başında, Bay Fenster ve Bay McManus Newark Havaalanından çift motorlu bir kargo uçağı kaçırdılar.
Earlier this year Mr Fenster and Mr McManus hijacked a flight out of Newark.
Çünkü Bay Söze'den çaldınız, Bay Fenster.
Because you have stolen from Mr Söze, Mr Fenster.
Ertesi sabah uyandığımızda, Fenster gitmişti.
The next morning Fenster was gone.
Kobayashi bize, Fenster'i nerede bulabileceğimizi söyledi.
Kobayashi told us where we could find Fenster.
Bunu Fenster için yapmayacağım.
I'm not doin'this for Fenster.
Fenster'i öldürdükten sonra kimse kaçmadı mı?
- After they killed Fenster nobody'd run?
Fenster'in işini bitirdiniz ama içimizden biri, yakanıza yapışmadıkça hepimizi halledemezsiniz!
You got Fenster, but you won't get all of us before one of us gets through to you.
Aşağıdaki cesetlerin icabına, biz bakar, masraflarını da Bay Fenster'in faturasına ekleriz.
We'll take care of the bodies downstairs. We'll add them to the cost of Mr Fenster.
Fenster'ı ve gömüldüğü andaki hâlini düşünüyordum.
I thought about Fenster and how he looked when we buried him.
Neden Fenster, McManus ya da Hockney değil de ben?
Why not Fenster, McManus or Hockney?
Bayan Fenster!
Mrs. Fenster!
O da casuslukla suçlanmıştı. Davası görüldü ve suçsuz bulundu.
I had spent the evening trying to find Julia Fenster, who was or wasn't framed for espionage and was tried and acquitted.
Fenster, tüfeği getir!
Fenster! Rifle!
"John Fenster'ı taşınabilir tuvaletin içinde, tepeden aşağı yuvarladım."
"Rolled John Fenster down a hill in a Porta Potti."
Sebastian Fenster, Whoreson Üniversitesi mimarlık bölümü.
Sebastian Fenster, School of Architecture, Whoreson College.
Fenster, meşhur teşhis sahnesinden sonra söylemişti.
Fenster dropped one after that lineup scene.
- Abartıyor muyum Fenster?
- I'm exaggerating, Fenster?
Fenster, içeri girip Şerif'i ara.
Fenster, get in there and call the sheriff.
Hey, Fenster!
Hey, Fenster, do your friend a favour.
Yemeği silip süpürdükten sonra akşamı Julia Fenster " ı aramakla geçirmek zorunda kaldım.
Then after eating the grease,
Hem de hemen. Fenster, silahımı getir.
Fenster, get me the gun.