Fide traduction Anglais
318 traduction parallèle
Ama ben teklifimde samimiyim.
At least you know my offer is bona fide.
Teklifinizin samimi olduğunu ne bileceğiz?
How do we know your offer is bona fide?
" Samimi Petrol Şirketi.
" Bona Fide Oil Company.
Şirketin adı bile samimi.
His whole company is bona fide.
Yine de Posta Teşkilatının gerçek çalışanları tarafından... Bay Kringle'a gönderilmiş bu mektuplar henüz geldi.
Yet they've been delivered to Mr. Kringle by bona fide employees of the post office.
Ülkemde albay olarak anılmak hoşuma gider.
I'm hard put to recall a bona fide colonel in our corner of the state.
- Hakiki bir kaza mıydı?
And it was a bona fide accident?
Hiç böyle bir fide gördün mü?
Did you ever see such a sprout?
Hakiki deniz yılanı.
A genuine, bona fide sea serpent.
Sizi temin ederim ki, her belge hakiki ve yasal.
I assure you, every item is bona fide and valid.
Bu beni, iyi niyetli bir şuçlu yapar.
Makes me a bona fide criminal.
R.S.P.C.A. Şunun bilinmesini ister :
That that man was not a bona-fide animal lover
Louisiana'daki Delta Çiftçiler Birliği'ne işçi bulan dürüst insanlarız.
We are bona fide labour recruiters employed by the Delta Planters Association in Louisiana.
- " ve sada... bunun anlamı ne?
- " "and fide..." " what does that mean?
Ben gerçek bir Komançi savaşçı reisiyim.
And i'm a bona fide war chief of the Comanche nation.
Hele gerçek bir Komançi savaşçı reisi.
Especially a bona fide Comanche war chief.
Hafifayak senin kadar çenesi düşük savaşçı reis görmemiştim.
Lightfoot... I never heard a bona fide war chief talk so much.
Nice'de iyi bir meblağı hilesiz hurdasız bir işe yatırdım.
I invested a decent sum... in a bona fide business in Nice.
Ama sizi temin ederim ki ben gerçek psikiyatrım.
But I assure you That I am a completely bona fide psychiatrist.
Düşündüm de ekmek için bize fide gerekli.
Me when I fall in head an idea Need to plant to sow.
Ben oldukça meşgulüm, bir sürü işim var. Fide ekmeliyim.
I am pretty busy sowing and is a lot of work.
Ciddi söylüyorum.
That's a bona fide offer.
Bir bakire, gerçek bir tane.
A virgin, bona fide.
Beni toplumun gerçek bir üyesi yaptığın için teşekkür etmek istiyorum.
Thank you for making me a bona fide member of society.
Yoldaş Başkan, kendimizi hemen gerçek komünist parti olarak tayin etmemizi ve Amerikan Komünist İşçi Partisi adında bir parti kurmamızı öneriyorum.
Comrade Chairman, I move that we immediately constitute ourselves as the bona fide Communist party, and that we call ourselves the Communist Labor Party of America.
Kendimizi gerçek Komünist Parti olarak tayin edip Amerikan Komünist İşçi Partisi adında bir parti kurmamız teklif edildi ve desteklendi.
The motion has been made and seconded that we immediately constitute ourselves as the bona fide Communist party and that we call ourselves the Communist Labor Party of America.
Halis muhlis hindikus delisi.
A bona fide garley turkicanus freak.
Ona bol bol küçük fide hazırlayacağız.
We shall grow him many little plants.
Şimdi gerçek bir korsansınız.
You're now bona fide pirates.
O kız tam anlamıyla bir dahi, Mac.
She's a bona fide genius, Mac.
Dinle bak, biz iyi niyetliyiz.
Listen, we're bona fide.
Bu gerçek bir mucizeydi.
This was a bona fide miracle.
- Bir saniye. Yalnýz güvenilir bir de tanýk olmalý.
Wait, wait, wait, but, uh, there's got to be a bona fide witness.
Elimde Dalton Havayollarının ilk iyi niyet kargo taşımasının kontralı.
That there is Dalton Air's first bona fide cargo transport contract.
Burada gerçek bir acil durum var.
I got a bona fide emergency here.
Gerçek bir silahlı çatışma bu, salak!
A bona fide gunfight, asshole!
En azından o, gerçek bir yaşam formu.
That at least is a bona fide life form.
Bildiğiniz gibi evliliğinizi gözden geçiriyoruz.
Mr Faure, as you know, we have doubts... that your marriage is bona fide.
Demek bizim çocuk bona fide, ha?
So the boy's bona fide, huh?
Hakiki tasdikliyim ben...
You got me bona fide certified
Hakiki bir prens soyu geliyor.
One bona fide prince pedigree coming up.
Evet beyler, dünyada kimse yoktur ki sahici ve gerçek elektrikli ve 6 vagonlu bir ray sistemini sevmesin.
Well, sir, there's nothing on earth like a genuine, bona fide... electrified, six-car monorail.
Bu küçük fide bütün bir bataklık çimenini temsil ediyor.
This little seedling represents an entire species of marsh grass.
Çünkü katıksız bir embesilsin.
Because you're a bona fide moron.
Daha önce, gerçek bir savaş kahramanı görmüş müydünüz?
As you can see, a bona fide war hero.
Ross gerçek bir kahraman.
Ross is a bona fide hero.
Benim gibi ılımlı paranoyakların kötü şöhret kazanmalarına yol açıyorlar.
They give bona fide paranoiacs like myself a bad name.
Sendikaı işçi çalıştırmadan yükeme yaptığınızı duyduk.
We heard you was loading a ship without the assistance of bona fide union labor.
İyi niyetli bir psişik olduğunu söylüyorsunuz oysa ben hasta ruhlu bir adam olduğunu duydum.
You claim he's a bona fide psychic... yet all I have heard is ill-informed, meandering waffle.
Ama ben kurtarabilirim.
Is this the police department's idea of a joke? These were delivered by a bona fide representative of the U.S. Post Office. BELLOWS :
çok iyi.
This young lady, Miss Cullen is a real live, bona fide honest person. That good.