Fingers traduction Anglais
10,077 traduction parallèle
Hiçbir jüri günün erken saatinde bir elinde sekiz parmak gören kişiyi ve kafası güzel olsun diye NPR alan bir tanığa inanmaz.
No jury is going to be swayed by a witness who earlier in the day saw eight fingers on one hand, and was picking up NPR through her cavity fillings.
Bu parmakları hatırlıyorum.
I remember those fingers.
Parmaklarımı ağzına koyup onu susturmaya çalıştım...
So I tried to put my fingers in his mouth and try and shut him up, and...
Parmakları kemikleşmiş durumda. Hareketsiz hâldeki pençeyi andıran el yapısının uç kısmında sertleşmiş hipertrofik tırnaklara sahip.
Fingers are ossified, flexed into an immobile, claw-like configuration with thickened, hypertrophic nails.
- İnce parmaklar.
- Tiny fingers.
Cüzzamın ileri evrelerinde insanların parmakları ve burunları düşer.
In serious cases of leprosy, people's fingers fall off. Their noses melt dovvn.
Tokue'nin parmakları da burnu da var.
Tokue has her fingers and her nose.
Tokue parmaklarına ne oldu?
Uh, Tokue, What happened to your fingers?
Parmaklarına ne oldu?
Uh, your fingers, What happened to them?
Tokue'nin parmaklarından sadece bir kişiye bahsettim.
I only told one person about Tokue's fingers.
Sapasağlam. Kaçtığın gece birkaç parmağını kırdığını söylemiştin.
The night you escaped, you said you broke some of his fingers.
Elime başka fırsat geçmeyeceğini biliyordum. Bana uzandığında, parmaklarını yapabildiğim kadar sert bir şekilde büktüm.
I knew I wouldn't get another chance, so, when he... reached for me, I wrenched his fingers back as hard as I could.
Böyle duygular, gereksiz duygusal şeyler.
Like emotion and drama. Pointing of fingers.
Eğer Washington'daki kuşkulu Thomaslar bize inanmıyorlarsa o zaman buraya gelebilir ve yaraya parmaklarını basabilirler.
If those doubting Thomases in Washington don't believe us, then they can fly out here and stick their fingers in the wound.
Parmaklarım.
My fingers.
Hanımefendi, lanet olası parmaklarım nerede?
Where are my damn fingers at lady?
Buyurun parmaklarınızı.
Here are your fingers.
O torbadakiler başka birinin parmakları olmasa iyi olur.
Better not be nobody else's fingers in that bag.
Bana yanlış yaptı ve onu parmaklarımın arasında bir böcek gibi ezdim.
- Mm. She wronged me, and I crushed her like a gnat between my fingers.
Parmaklarımla hissetmek istiyorum.
I want to feel it with my bare fingers.
Perdeli parmakları vardı.
It had like webbed fingers.
Parmaklarını yavaşça ileri, geri hareket ettir.
Slowly move your fingers back and forth. Slow down.
Parmakları saçlarını kavramıyor.
No fingers through the hair.
Bununla alakalı her şey beni rahatsız ediyor ama birisini günah keçisi ilan etmek bizi hiçbir yere götürmez.
Almost everything about this bothers me, but pointing fingers isn't going to get us anywhere. Let's just- -
- Oradaki heyecanlı delikanlı konusunda ciddi misiniz?
Seriously? With Twitchy Fingers over here?
Birazdan ikinizden birini arka odaya alıp parmaklarını kesmeye başlayacağım.
In a minute, I'm gonna take one of you into the back and start cutting off your fingers.
Ama bana kalsaydı birkaç parmağını kaybederdin.
Though, if it was up to me, you would've lost a few fingers.
Parmak tavuklardan var mı sizde?
Do you have chicken fingers?
O garip kılsız parmaklarını çek.
Get your weird, hairless fingers off of it.
Soren bisikletçi olduğu için parmaklarındaki kılları alır.
Soren shaves his fingers for cycling.
Yağlı parmaklarınızla battaniyeme dokunmayın.
Hey, don't get greasy fingers on my blankets.
Dua edelim de bu şey T-Rezme'den önce ordu yetişsin.
Cross your fingers and toes the army gets here before that thing T-wrecks.
Şimdi ne yapacağız? Yüzüğü çıkartabilirim fakat bu küçük parmaklarına biraz acı verebilir.
I could pull the ring off, but it might hurt your little fingers.
Parmakları kırılmış.
His fingers are broken.
Diğer gardiyan Hightower'ın parmakları da kırıktı.
That other guard, Hightower, his fingers were broken, too.
Adli tabibin ilk raporuna göre Rivers'ın parmakları öldükten sonra kırılmış.
The preliminary M.E. report on Rivers says his fingers were broken postmortem.
7 kırık parmağın bir anlamı olmalı.
7 broken fingers could mean anything.
7 kırık parmak ve ağızda çorap.
7 broken fingers and a sock in the mouth.
Ağızdaki çorap ve 7 kırık parmak belli bir olayla ilgili olmalı.
So the sock in the mouth and the 7 broken fingers must be related to a specific event.
Belki de 7 parmak değil, 3 bir elde 4 diğer eldedir. 34.
Maybe it's not 7 fingers, maybe it's 3 on one hand, 4 on the other. 34.
Parmaklarını kesebilirim.
I could always cut off your fingers.
Şu küçük parmaklardan başlayıp şuraya doğru ilerlemeyi düşünüyorum.
So I figure we'll start with one of the little fingers and we'll go from there.
Ben bu yemini okurken kanlı parmaklarımızı değdirelim.
Let's all touch bloody fingers as I read this oath.
Hadi parmaklarımızı değdirelim ve konuşmamaya yemin edelim.
Let's just rub our fingers together and promise to keep quiet.
Birinci sınıf bir güvenlik şirketine ihtiyacımız olduğunu biliyordum. Bu yüzden parmaklarımı çalıştırdım.
Well, I knew we needed a top-notch security company, so I let my fingers do the walkin'.
Cevabı yapıştırdı!
[snaps fingers] burn!
Parmaklarım tüm gün direksiyonun üstünde kalınca otomatik olarak yapıyorlar.
My fingers start doing that after they're around the wheel all day.
Birileri bizim küçük gezimiz hakkında bir şeyler öğrenir ya da en ufak bir tahminde bulunursa hayatını cehenneme çevirir ve bunu sana 50 kanallı o düz ekran televizyonunda seyrettiririm.
Anyone learns about our little field trip or has the faintest inkling how in the hell you earned 50 channels and a flat-screen TV, and I'll snap my fingers and make your life a living hell.
Genelde o yüzünde, ayağında, parmaklarında falan olur.
You usually get frostbite on your face, feet, and fingers.
Ve çıtır parmak tavuk.
And chicken fingers.
Hayatım buna bağlı zira.
I got my fingers crossed he gets his girlfriend back, since my life depends on it.