Fireplace traduction Anglais
1,088 traduction parallèle
Bu tablo şöminenin üstünde bozulacak.
You'll ruin that painting hanging it over the fireplace.
Şömine.
- The fireplace. - Oh.
Şöminenin üzerinde iki kupa var tenis takımının resminin yanında.
There are two trophies on the fireplace... near the tennis team picture.
Ve MI5'teki şömineyi bulduklarında Edward Arnold Chapman'ın yarı yanmış dosyasıyla karşılaşacaklar.
In a convenient fireplace in MI5, they'll find the half-burnt dossier of Edward Arnold Chapman.
Burası şömineli oturma odası, şömineyi yakacağız.
This is the living, with fireplace, we'll kindle it.
Sadece perdeleri kapatıp herkesi şömine başına toplayalım.
Just gather everyone around the fireplace and draw the drapes.
Odun, tahta gibi bir şeyler bulsana. Şöminenin yanında olabilir. Pencereleri, kapıları çivileyebileceğimiz bir şeyler.
Why don't you see if you can find some wood, some boards, something there by the fireplace, Something we can nail this place up?
- Şömine çalışıyor tabii.
- The fireplace works, of course.
Şömineye yaklaşın.
By the fireplace.
Şöminenin üzerinde harika durur.
It'll look good in that place above the fireplace, you know.
Kışın kullanabileceğim taştan bir şöminesi ve gerektiğinde,... sürgüleyebileceğim kapısı olan bir kulübe.
A cabin... that'll stand up in winter with a fireplace of stone and a door I can bolt if I have to.
Aynı yaştayız, ama benim eski bir şömineden farkım yokken,... siz son teknoloji termosifonsunuz.
We're the same age. But I'm really an old fireplace while you're a very modern radiator.
Şöminenin yanında gül gül ölmüştük.
We laughed so much about it around the fireplace.
Odandaki şömineyi bitirdiler.
They finished the fireplace.
Haydi, şöminenin yanına gidip güzelce sohbet edelim.
Come on. lets go by the fireplace and have a nice chat.
Şömineyi gördün mü?
Seen the fireplace?
Şömine de var.
That's a fireplace.
Hani ocağa koyarsınız, üzerine...
You know, that you put in the fireplace to put the...
Ne bileyim, ocakta filân yakardı.
She's probably gonna burn it in the fireplace or somethin'.
New York'ta şömineniz yok mu?
Didn't you have a fireplace in New York?
İkimiz şöminenin önünde oturmuşuz... yanımızda da üstünde bornozu, elinde bisküviler, bir başka fıstık.
You and I sitting in front of the fireplace, and then some chick sitting there with a bathrobe on, eating Fig Newtons.
Şöminenin yanına.
Right here by the fireplace.
Şöminenin yanına koyun.
Uh, put it right over the fireplace there.
Şöminenin önündeydik ve sevişiyorduk. Bir adamla sevişmek benim için yeni bir tecrübeydi.
So, there we were in front of the fireplace... and making love... which was new to me - to make love to a man.
Sonra, şöminenin önündeki kanepeden kalktık ve kurulandık. Ateşin ısısından yağmur kurudu.
Then we went from the couch, which was in front of the fireplace... and we dried - the rain dried from the warmth of the fire.
Şöminen de var.
And you have a fireplace.
Sonunda, siyah taştan bir şömine.
At the end, a black stone fireplace.
- Fred, şömine karşısında onları hizaya.
- Fred, line them up against the fireplace.
Karımın özel eşyalarına dokunduğunu gördüğümde ne yazık ki kendimi kaybettim.
I think you'd be found in the fireplace in a fair old mess.
Şöminenin yanında bir koltuk hoş dururdu.
An armchair by the fireplace would look good.
Şöminenin önüne.
In front of the fireplace.
Burası bir şöminenin bacası gibi.
Now, this shaft is like a flue in a fireplace.
Vay, şöminen de var!
Wow, you have a fireplace!
Vay bee, bir şöminem olsaydı, sürekli yakardım herhalde.
Gee, if I had a fireplace, I'd keep it lit all the time.
Önce bir duş alacağım, Sonra, şömineyi yakacağım, sonra, belki kahve yaparım, dönünce kahve hazır olur, tamam mı?
First I'll take a shower, and then I'll light a fire in the fireplace, and then maybe I'll make some coffee, so there'll be coffee when you come home, okay?
Bir şöminesi var.
He's got a fireplace.
Beş kiloluk projektörü şöminenin üstüne mi koyuyorsun?
Hit the fireplace with a Senior Spot!
- Hayr ama sömineIi oIan var.
- No, but I got one with a fireplace.
Şu şöminenin dizaynını görmüş müydünüz?
You see the design of this fireplace here?
Söylesene, şömineyi ne zaman temizleyeceksin?
Tell me : When did you clean out the fireplace?
Şöminenin üzerindeki aynada kendimi gördüm kendi hayaletimin yüzünü ve çok korktum.
I n the mirror above the fireplace I see myself the face of my own ghost and I live with the dead.
Carl şömineden kömür çubuğunu aldı, boğuşmağa başladılar ve adam çubuğu Carl'dan aldı ve ona vurdu.
Carl picked up... the poker from the fireplace... and they struggled... and the man got the poker away from Carl... and he hit him.
Şu silah ve şömine çubuğu işi var.
There's that business about the gun and the fireplace poker.
- Küçük odadaki şömineyi kullanma.
- Don't use the fireplace in the den.
Yanıyor şöminenin üstünde
Burning in the fireplace
Şömine onun favori ayartma merkeziydi.
The fireplace was her favourite seducing centre.
Komiser, şöminede başka şeylerin yanısıra bir de bazı bayan eşyası buldum.
Lieutenant, I also found in the fireplace with those other things some feminine stuff.
Şimdi, şöminedeki mektup ve notlar Kaptandan çalınmış şeyler gibi görünüyor.
Now, the letter and the notes in the fireplace look like they were stolen from the Commodore.
Yılbaşına kadar beni kutuda bekleteceğini düşünsenize!
What I hope for is a good night by the fireplace.
Mum ateşi, şarap ve şömine.
Candlelight, wine and a fireplace.
Korkarïm bu sömine yïllarca kullanïlmamïs.
I'm afraid that fireplace hasn't been used in years.