Fs traduction Anglais
1,032 traduction parallèle
Çünkü zayıfsın.
Because you're weak.
Ben bu çiftliği uygunsuz ve vasıfsız kişiler için yürütmüyorum.
Cat, I ain't running no dude ranch For misfits and unemployables.
Pekala, vasıfsızlar, haydi işimize bakalım.
All right you unemployables. Now, let's get the day's work done.
Para etmezler!
They're all 4-Fs!
Şu üç öğe ; özel mülkiyet, tek eşlilik ve devlet bir toplumun potasında eritildiğinde barbarlıktan medeniyete ve sınıfsız toplumdan sosyal topluma geçiş yapılmış demektir.
When the three elements, private property, monogamy and the state were combined in one society, it passed from barbarism to civilization and from a classless society to a class society
Komünist Parti liderleri onu "sınıfsız" ların, fahişe ve serseriler topluluğu olarak gördü.
The Communist Party leaders called it a clan of the "classless", of prostitutes and rogues.
Ne kadar zayıfsın.
You are skinny.
Sen birinci sınıfsın!
Hey, you're first-class!
Bir kedi kadar zayıfsın!
You're as weak as a cat, really.
İtibardan ziyade benim için en önemli şey tümüyle sınıfsız bir toplum oluşuydu.
What I'm going to say may sound mean, but I think that to be a Resistant, you had to be maladjusted.
Zayıfsın.
You're weak.
Vasıfsız işçiye çok ihtiyacı olan bir yer.
Which is crying out for unskilled labor.
Der ki, beyaz olduğun için zayıfsın.
He said because you white, you weak.
Böyle tembel, sınıfsız insanları Tembel kıçlarının üzerinde oturup
When I see the indolent classes Sitting on their indolent arses
"Güney Afrika ve İngiltere'de çalışan pek çok kadın da vasıfsız işçi ya da hizmetçidir."
Most working women... in South Africa and England too... are non-specialized workers or maids.
Hepiniz öyle zayıfsınız ki.
You're all so thin.
Bildiğin üzere, eserlerimi hâlâ üst tabaka için üretsem de sınıfsız cemiyetimiz içerisindeki bir çok sıradan insan de keyif alıyor.
Yet, you know, even today, I still set my works among the gentry, and a great many ordinary people seem to enjoy them in spite of our classless society.
Vasıfsız bir işçi, 3.94 + 0.74 frank yapar.
An unskilled worker makes 3.94 + 0.74.
Zayıfsın çünkü.
You're weak.
Modern psikiyatrinin birçok alanında bilgisayar kullanımıyla ilk tanının konulması yaygınlaşmakta bu ise vasıfsız sahtekârların önüne geçmeye çok yardımcı olmaktadır.
In fact, in many areas of modern psychiatry Computers are now being increasingly used For the first basic diagnosis, and this has gone a long way
Çok zayıfsınız, neredeyse bir deri bir kemik.
You're too thin, almost skinny.
Biz! Hasta ve vasıfsız olanları ayıklayarak biz yarattık.
We did, by weeding out the sickly and the inferior.
Çok zayıfsın.
You're too weak.
Böylece bu, bir hafta içinde aldığın ikinci yıldızlı 0 oldu.
That's two red Fs for you in just one week.
Gerçekten vasıfsız bir işçiye ayda 5,000 mark ödeyeceğime inanıyor musun?
Do you really believe... i'd pay an unskilled worker 5,000 marks a month?
Çok zayıfsın. Midemi bulandırıyorsun.
You're so weak, you make me want to puke.
Sırf fazla yaşlısın, gençsin, şişkosun, zayıfsın çirkinsin ya da şöylesin böylesin diye.
Because you're either too old or too young or too fat, or too thin, or too ugly, or too this or too that.
Abim beni tokatlıyor ama sen benden daha zayıfsın.
My brother slaps me but you're weaker than I am.
Lütfen kusura bakmayın ama bence fazla zayıfsınız.
If you don't mind my saying so... I think you're too thin.
Fazla zayıfsınız.
You're too thin!
Vasıfsız bir boksör olursa, bu maç için bir yenilik gerekir.
Without a ranked contender, what this fight needs is a novelty.
Shaolin öğretisi için vasıfsızsın.
You're not qualifiedto be a Shaolin disciple.
Onun için çok zayıfsın.
You're too sto-stove up for parsons.
Sizler bu 3 yiğitle savaşmak için... çok zayıfsınız ve ayrıca 2inci locadaki, ziyaretçilerde kimdirler?
You're too weak... to fight with these 3 heroes and the guests in the 2 rooms. May I ask who you are?
Zayıfsın... ve şahanesin, ve eminim başka bir özelliğin de yok... değil mi?
You're lean and you're mean and you're not too far between either I bet, are you, huh?
Rezil maskeler düştü. Geride özgür, hudutsuz, eşit, sınıfsız... kabilesiz yada ulussuz, korkusuz, tapınmayan, kralı olmayan insan kaldı.
The despicable mask has fallen, the man remains, no scepter, free, no limits, equal, no classes, no tribe or nations, no fear, no worship, degree, king of himself!
Üstelik çok da zayıfsın.
You're already far too weak.
Vasıfsız işler yaptığınız için kapıyı suratınıza kaç kere çarptılar?
How many times have they slammed the door on your face because the labor you do is called unskilled?
İşçi birliği vasıfsızsınız diye...
Well, the IWW's not gonna turn you down
Zayıfsın bu yiyecek sağlığın için yararlı
You are weak, this food is good to your health.
Ama nedense birazda zayıfsın.
But you're weak somehow.
Fakirligi diline dolamaktan hoslanmazdi ancak göstermek istedigi herseyde de Japon modelinin 4-F'si vardi.
He didn't like to dwell on poverty, but in everything he wanted to show there were also the 4-Fs of the Japanese model.
Çok zayıfsın!
You're so thin!
İşe, çoğunlukla vasıfsız fabrika işçileri alıyor.
Now, most of the men she hires usually do just regular factory work.
çok zayıfsın, hasta bir kedi gibi!
Ha Ha! So skinny, just like a sick cat
Sen zayıfsın.
You're weak.
Sandığımdan çok daha zayıfsın.
You're a lot weaker than I thought.
İlaç biriminin bugünkü fişlerini getirdim.
I got today fs receipts from the drug division.
Şu an o şeyi bulup yok etmek için geniş çaplı bir arama yapılıyor.
Right now there fs a massive search underway to find the thing and destroy it.
Çok zayıfsın.
You're too thin.
- Zayıfsın.
- You're thin.