Fuller traduction Anglais
1,085 traduction parallèle
Pop Fuller'ı anımsıyorum. Bir içki içmek için gelmişti.
I remember Pop Fuller, he dropped by for a drink.
- Jess, bu Tegmen Fuller.
- Jess, this is Lieutenant Fuller.
Tegmen Fuller?
Lieutenant Fuller?
1874 Fuller'daki, Mac'in tamirhanesine gel.
Meet you at Mac's garage, 1874 Fuller.
- Evet, ama sana bir liste veremem. - Neden?
- Yeah, but I can't get you a fuller listing.
Ay'ı biraz daha yukarı kaldırın Iütfen.
Bring the moon up a little fuller, please.
Peder John ile ben size yardımcı olmak adına koşulların tam bir resmini görmeniz için yardımcı olalım dedik.
FatherJohn of the Cross and myself were thinking... perhaps it might be helpful... To help you get a fuller picture of the delicate issues in this situation.
Evet, Fuller?
Yes, Fuller?
- Oh, Fuller.
- Oh, Fuller.
Fuller.
Fuller.
Mükemmel işler yapıyorsun, Fuller.
You're doing splendidly, Fuller.
FULLER :
FULLER :
Rutin işler, Fuller.
Normal routine, Fuller.
Binbaşı Fuller.
Major Fuller.
Bay Fuller, döşeme mühendisi.
Mr. Fuller, he's a pavement contractor.
Bayan Fuller, bu kadar iyi olduğunuzu... gördüğüme sevindim.
Mrs. Fuller, I'm so glad to see you are doing so well.
Bay Fuller ile benim sizinle ilgili bir talebimiz yok, Bay Bellocq.
Mr. Fuller and I want nothing to do with you, Mr. Bellocq.
Bay Fuller bunu çoktan halletti.
Mr. Fuller has already seen to that.
Ama artık, Bayan Fuller geçmişine sünger çekti... ve Violet için de aynını istiyor.
But now, Mrs. Fuller has overcome her past, and she wants the same for Violet.
Tracy Fuller mısın?
You Tracy Fuller?
Dudaklar daha dolgun.
Lips fuller.
( Tubbs ) Blade Sana Söyler.. ( Tubbs ) Fuller Brush Yolunu Biliyormusun?
Blade tells us that you... know the right Fuller Brush route.
Ağaçlar aynı, ama Litvanya'dakiler daha uzun ve daha tok.
The trees are similar, but taller and fuller in Lithuania.
- Sadece dolunayda...
Only, as the moon gets fuller...
Fuller's Earth, unutma. ( yeşil kil )
And fuller's earth, remember.
Ay bu gece her zamankinden daha parlak.
Moon's fuller than usual tonight.
Daha parlak diye bir şey yoktur.
A full moon cannot get any fuller.
Fuller. Sydney Fuller.
Fuller.
Arka sıradaydım.
Sydney Fuller.
Sydney Fuller. Evet.
Sydney Fuller.
Daha dolu.
Fuller. Fuller.
Sadece Fuller Brush kalabalığı.
Strictly the Fuller Brush crowd.
Orada da zaptedilemez olacağım.
I think I'm gonna go be irrepressible down with Fuller.
Küçük bir not : Sen Fuller ile aynı yatakta uyuyacaksın.
P.S. You have to sleep on the hide-a-bed with Fuller.
Fuller ile birlikte uyumak istemiyorum.
I don't want to sleep with Fuller.
Fuller!
Fuller!
Fuller birazdan yukarı gelir.
Fuller'll be up in a while.
Fuller ile uyumak istemiyorum.
I don't want to sleep with Fuller.
Daha dolu ve tatminkar bir hayat düşünemiyorum.
I can't think of a fuller, more satisfying life.
- Yok, fırça satıcısı.
- No, it's the Fuller Brush man.
Fazla umutlanma. Ne?
Fuller, don't get your hopes up.
Benimkiler çok diri ama seninkiler daha şekilli.
Oh... mine... mine are fuller, but yours are more perfectly shaped.
Hayır, kalın dudakları vardı.
No, he had fuller lips.
Claiborne ve Fuller olmalı.
Must've been Claiborne and Fuller.
Dolores Fuller.
Dolores Fuller.
Ve bu sevgili yıldız adayımız Dolores Fuller, Janet Lawton'u oynayacak.
And this is lovely starlet Dolores Fuller, who will play Janet Lawton.
- Daha zengin ve daha dolu bir hayatı olacak.
She'll live a richer, fuller life, of course.
Jess, Tegmen Fuller konusuyor.
Jess, Lieutenant Fuller.
- Bunu yaptığıma inanamıyorum ama evet. "Sydney Fuller'a" diye imzalar mısınız?
I can't believe myself, but, yeah.
Bunu yapacak cesareti toplamam tüm sömestrimi aldı.
To Sydney Fuller. Taken me all semester to work up my nerve to ask you.
- Fuller.
Fuller.