English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Gardener

Gardener traduction Anglais

1,292 traduction parallèle
Bahçıvanmış.
- It's the gardener.
Bahçıvanı boşuna azarladın!
you don't even scold the gardener!
Ben mi azarlamışım?
Shall I become a gardener?
- Merv Gardener'ın evine, Norman's Pond.
- Merv Gardener's place, Norman's Pond.
Bahçıvan? Başka bir çalışan?
No gardener, or handyman...?
- Bahçıvanın olabilir?
- The gardener's?
Gül fidanlarını diken bahçıvan iyi iş çıkartmış, değil mi, canım?
The gardener did a nice job planting the rose bushes, didn't he, dear?
Eskiden bahçıvandım.
I used to be a gardener.
Kardasya Büyükelçiliği'nde bahçıvan olarak çalışıyordum...
I was working as a gardener at the Cardassian Embassy during the...
Romulus'da bahçıvanlık mı yaptın?
You were a gardener on Romulus?
Bir bahçıvan... Romulus Kardasya Büyükelçiliği'nde?
A gardener... at the Cardassian Embassy on Romulus?
- Bir bahçıvana ihtiyacınız var mı?
- Do you need a gardener?
- Bahçıvan mısın?
- Are you a gardener?
Bahçıvan.
Gardener!
Ailede bir bahçıvana daha ihtiyaç var.
Could use another gardener in the family.
Kaplumbağayı veren çim biçen çocuk.
The gardener who gave a turtle.
Cyril, bizim için çalışan Japon bahçıvanı hatırlıyor musun?
Cyril, remember that Japanese gardener we had?
Bana beyaz bir gül vermesini bahçıvana söylemek için Valencia bahçesine gidiyorum çünkü benim bahçemde hiç gül yok.
I'm going to the garden of Valencia to tell the gardener to give me a white rose because I have none in my garden.
Onu birkaç haftalığına kasabada bıraktım... Ve almak için geldiğimde baktımki bahçivan onu bırakmış.
I Ieft town for a couple of weeks... and came back to find that the gardener had let him out.
- Bahçivan olarak çalışmasına şaşırdım doğrusu.
- I'm surprised he has to work as a gardener.
O'Toole. Bahçıvan.
O'Toole, the gardener.
Çocukluğundan beri bize hizmet etmiş olan Mariette elbette ki bizimle kalacak. Bahçıvanımız Bertron da öyle.
Naturally, mariette, who has served us since she was a child, will stay on, as will the gardener bertron.
Rahibelerin yeni bir bahçıvana ve hademeye ihtiyacı varmış.
The sisters need a new caretaker and gardener.
Ve yeni bahçıvan olduğunuzu.
You'll be the new gardener.
- Bahçıvan. Ama neden?
- Was a gardener.
Bunu paylaşanlar Finli polis, Belçikalı bahçıvan, Tunuslu asker ve ironik olarak, Münih'te, Coos Bay, Oregon'da bir maden işçisinin oğlu olarak, Almanca konuşan bir evde büyütülen bir çocuk.
So it'll be a Finnish policeman, a Belgian gardener, a Tunisian soldier and ironically, here in Munich, from Coos Bay, Oregon a millworker's son raised in a German-speaking household.
Bahçıvanım.
My gardener.
Bahçıvan nerde?
Where's that gardener?
Bahçıvan Hari nerede?
Where is Hari the gardener?
- Yeni bahçıvanımız.
- Our new gardener.
Bahçıvan!
Gardener!
O huysuz bahçıvan bundan memnun olmayacak.
That grouchy gardener isn't going to be happy about this.
Bahçıvanla ilgili şüpheli bir şeyler var.
There's something suspicious about that gardener.
Muhtemelen bahçıvandır.
It's probably the gardener.
- Bu bahçıvan!
- lt's the gardener.
Bahçivana bak.
Look atyour gardener.
Ayrıca, bu kuşaktaki son program olan "Arka Bahçe Bahçıvanı Bert" ten hepimiz bıkmıştık.
We'd gotten tired of the last show that was in that time slot, Bert, the Backyard Gardener.
Şimdi sadece basit kelimeleri bile anlayamayan bir bahçıvana bağırıyorum.
Now I just yell at the gardener... who doesn't understand a single word.
Ben bir doktorum, bir bahçıvan değil.
I'm a doctor, not a gardener.
Bu kadın, Beth Ann Gardener, Hong Kong'a varmış.
This woman, Beth Ann Gardener, arrived in Hong Kong.
Teğmen, komutan Hijikata'nın ailesinin bir bahçıvanı var.
Lieut. Commander Hijikata's family had a gardener.
Bayan Dawes diyor ki kasabada Molly'le Bay Preston'ın sanki hizmetçi ve bahçıvan gibi bir ilişkileri olduğu konuşuluyormuş, farklı yerlerde buluşup birbirlerinin ellerine mektup veriyorlarmış!
Mrs Dawes says it's all over town that Molly and Mr Preston are keeping company as if she were a maidservant and he was a gardener, meeting at all different sorts of places, slipping letters into each other's hands!
İlişkilerde bir ilgili bahçıvan bir de ilgilenilen çiçek oluyor.
One person in the gardener, who tends, and the other person is the flower, who gets tended to.
Ben bahçıvanım, anladın mı?
I am not a flower. I am a gardener, damn it.
Çünkü bahçıvan, çiçek, yıldız, yardımcı oyuncu ne dersen de Adler kadınları hepsini taşımayı bilir.
Because gardener, flower, star, co-star, call it whatever you want to, it works for us Adler girls.
Yarım saat içinde bu alemdeki en azılı iki ibne evlerine dönecek ve aşırı süslü saraylarının bahçıvanları ve onun seks düşkünü arkadaşı tarafından talan edildiğini görecek!
Now, in halfan hour, two ofthe most evil queens in Christendom... are coming back to fii nd their overdecorated show palace... has been vandalized by their gardener and his plotting, nymphomaniacal best friend!
Babam bahçıvanı kovmuş.
Dad fired the gardener.
Babam iyi bir bahçıvan değil.
Dad's not that much of a gardener.
Kafayı bir bahçıvana takmış... bir yavru ördek sürüsünün resmini çekmiştim.
Once I took pictures of a bunch of ducklings Who imprinted on a gardener.
Bahçıvan.
Oh, the gardener.
Bahçıvana mı?
The gardener?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]