English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Gauntlet

Gauntlet traduction Anglais

384 traduction parallèle
Burada dans etmek, idam mangası önünden geçmeye benzedi.
Rather like running the gauntlet, wasn't it, to dance in there?
- Borazancı, Yüzbaşı York'un eldivenini al.
- Bugler, pick up Captain York's gauntlet.
Eh, hadi bakalım. İdam mangasının arasından geçmeye.
Well, here I go, to run the gauntlet.
Hele şu işten yüzümüzün akıyla çıkalım.
First we have to run the gauntlet. Look.
Eldivenleri orada duruyor.
The gauntlet lies there.
İzin verin de eldivenleri takayım.
Let me take up this gauntlet, Sire.
Bu adam bize resmen meydan okudu.
That man has just thrown down the gauntlet.
Bırak o eldiveni süvari.
Drop that gauntlet, trooper.
İzin verin de eldivenleri takayım.
Let me take up the gauntlet.
Eldivenini sana doğru fırlatıyor
Now hurls down his gauntlet to thee
Bu durum, Müttefiklerin hızını kesmekle kalmıyor aynı zamanda kamyonlar, cebin içinde kalan Alman birliklerinin yol boyunca kurdukları pusularla karşı karşıya kalıyordu.
Such had been the speed of the Allied break-out that pockets of German troops had been left behind, and so the road convoys had often to run a gauntlet of enemy sniping on the way.
Ama bu gece bilimin demirden eldivenini ölümün iğrenç yüzüne çarpacağız.
But tonight we shall hurl the gauntlet of science into the frightful face of death itself.
Sıra dayağı, küçük suçlar için verilen sıradan bir cezaydı.
The gauntlet was a common penalty for minor offences.
Bir düello, uygun görürseniz.
A gauntlet, if you will.
Bu kurtarıcının çelikten bir eldiveni var mıydı?
This savior, did he have a gauntlet of steel?
Buradaki kim çelik eldivenli barbara yardım etmek istiyor?
Who is here to help the barbarian with the gauntlet of steel?
O gorilleri buraya çekip etraflarını saracak ve çok özel bir dayak çekeceğiz.
So we'll run'em down there, turn the grizzlies around... and then run'em through a very special gauntlet.
Ok yaydan çıktı bir kere.
The gauntlet has been thrown down.
İki sıra askerden oluşan aşılmaz bir barikat yapmayı planlıyorum.
I plan to set up a gauntlet, an impassable barrier.
Bunun kesinlikle bir meydan okuma olduğunu düşünüyorum.
I think the gauntlet just got thrown.
Chongchon nehrinde onunla birlikteydik.
We ran the gauntlet to the Chongchon River.
Huzurumuza yeni katıldığına göre, sana meydan okuyorum.
Since you're shortly to join our ranks, I throw down the gauntlet.
Düello için eldiveni attık.
We've thrown down the gauntlet.
800 kilometrelik ölümcül bir göç yapacaklar.
The migration runs a deadly gauntlet of more than 500 miles.
En büyüğü Gauntlet.
Well, the biggest one's the Gauntlet.
Tatlım, Gauntlet'ten geçtiğimde 18 yaşımdaydım ve yanımda iki rehber vardı. Yani çok deneyimli rehberler.
Honey, I went down the Gauntlet when I was 18 years old with two other guides, experienced guides.
Bu arada Gail, Gauntlet'a bir kez daha gitme fırsatını yakaladın.
By the way, Gail, you're gonna get another chance to run the Gauntlet.
Frank ve Gauntlet.
Frank and the Gauntlet.
Sizi Gauntlet'e Frank götürecekti, öyle değil mi?
Frank was supposed to take you down the Gauntlet, right?
Gauntlet'le ilgili sorun nedir peki?
So what's the big problem with the Gauntlet anyway?
Gauntlet sadece, sadece azgın bir nehir değil.
The Gauntlet is just... It's not just the size of the water, you know.
Burası Gauntlet'ten önceki kontrol noktası.
That's the last take-out before the Gauntlet.
Gauntlet konusunda yalan söylemiyorum.
I'm not bullshitting you about the Gauntlet.
Gauntlet'e ulaşsak bile bizi nasıl olsa öldürecekler.
They're gonna kill us anyway, even if we get through the Gauntlet.
Düşündüm de ben- - Küçük Niagara, Gauntlet'e 3 km uzaklıkta küçük bir şelale.
Wait. I was thinking about Little Niagara. It's a...
Bence, Frank yol üzerinde bir yerde sizden kurtulacaktı. Ve Gauntlet'i hafif bir botla geçecekti.
I bet Frank thought he'd just dump you two somewhere along the line and run the Gauntlet with a nice, light boat.
Gauntlet'e girişe bakmam gerek.
I have to scout the entrance to the Gauntlet.
Ben de Gauntlet'i geçmeyi çok istiyorum ama bu artık yasak.
I'd like to try the Gauntlet myself, but people aren't allowed to do it anymore.
Gauntlet'ten geçmek istediğini söylemişti.
He said he always wanted to try the Gauntlet.
Gauntlet'i geçtik!
We did it! That was the Gauntlet, man!
Sizi Gauntlet'dan tek başına mı geçirdi?
And she brought you through the Gauntlet by herself?
Kapanın tam ortasına düşecekler.
Right down the middle of the gauntlet.
Makasları geçin ve kralla tanışın!
Beat the gauntlet and meet the King!
Makastan geçen ilk kişi olun, - ve orada onunla içki için, kardeşinizmiş gibi!
Be the first to get through the gauntlet, and you'll be up there drinking, as if he's your brother!
Giysilere sarının ve makasları yenin!
Get padded up and beat the gauntlet!
Makasları yenin ve tatlı kraliçemizle tanışın!
Beat the gauntlet and meet our lovely queen!
Bu nasıl? Makasları geçin ve Lady Guinevere'dan öpücük kazanın. Yakında kraliçemiz olacak!
Beat the gauntlet and win a kiss from Lady Guinevere, soon to be our lovely queen!
- Daha önce hiç denemiş miydin?
- Have you run the gauntlet before?
Vivarlı Rodrigo, eldivenleri al.
Rodrigo of Vivar, take up the gauntlet.
Vivarlı Rodrigo, eldivenleri al.
Rodrigo Diaz of Vivar, take up the gauntlet.
İşin doğrusunu söylemek gerekirse her zaman Gauntlet'i yeniden geçmek istemiştim.
To tell you the truth... Yeah, we... I've...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]