Gentle traduction Anglais
3,959 traduction parallèle
- Yumuşak mı?
- Gentle?
Evet, o çok kibar.
Yes, he's very gentle.
Hoş ve kibar ayrıca yatakta mutlu olup olmamamı çok önemsiyor.
He's so sweet and gentle, and all he cares about in bed is if I'm happy.
Dikkat et Peter.
Gentle, Peter.
Şimdi, ona karşı yumuşak ol, korkunç biçimde utangaçtır.
Now, be gentle with him. He is appallingly shy.
Kendini adamış tüm anneler gibi ötüyor ve onlara neyin yiyecek olduğunu öğretiyor.
GENTLE BURRING Just like any devoted mother, he coos to them and teaches them what is food.
Tek ihtiyacı şefkatli bir teşvik.
She just needs some gentle encouragement.
- Biliyor musun, çok kibarım.
I'll have you know, I'm very gentle.
- Yani söylediği gibi kibar değil.
So Levi's not as gentle as he said.
Sen çok dikkatli ve naziksin.
You are the most cautious and gentle
Nazik... dürüst.
Gentle... honest...
İnce ve artistik bir ruhu vardır.
He's the most gentle and artistic soul.
Yavaşça ovucam.
I'll be gentle.
Yavaşça bastır.
Gentle pressure.
Nazik ol, bebeğim.
Be gentle, my baby
Kız çok saldırgandı, siz de çok mülayimdiniz.
She was violent and you were very gentle...
Oldukça hayranlık uyandırıcı. Öyledir, ayrıca komiktir naziktir ve empati yeteneği gelişmiştir.
That he is, and funny, very gentle, has a lot of empathy.
Şimdi onun tek ihtiyacı olan kibarca doğru yöne yönlendirilmesi.
All he needs now is just a gentle push in the right direction.
Ona çok nazik davranacağım.
I'll be really gentle with him.
Adam bebek yapıyor! Çok sevecen, nazik, şefkatli üstelik. - Bir de böyle bakıyor.
The man makes babies, and he's kind and gentle and compassionate, and he looks like that.
Saatte 6 km'lik bir esinti bile acımazsız bir yumruk paketi gibidir.
A gentle 4-mile-an-hour breeze packs a brutal punch.
Çarpışmalar olduğunda, nispeten nazik bir haldedirler.
When collisions happen, they're relatively gentle.
Bana karşı o kadar kibar olmak zorunda değilsin.
You don't have to be so gentle with me.
- Annem de... ben gençken bana böyle davranırdı.
Ah, if my mother had been be as gentle as a child.
Görkemli, dehşetli fakat yine de nazik.
Majestic, fearsome but still gentle.
Çok naziktir.
Very gentle.
Yumuşak bir şeyler.
Something... gentle.
Çok naziksiniz.
I'm very gentle.
Sarsmadan sür lütfen.
Hey, gentle on the bumps, please.
Bütün olay ritimde, yavaşça yaklaş ve akıllarını başlarından al.
It's all about the rhythm, come in gentle, then knock their socks off.
Nazik ve sabırlı davranarak sana ulaşmak için elimden geleni yaptım.
I have tried my very best to get through to you by being gentle and patient.
Unutmadığınızdan emin olmak istedim..
Kapoor or this is just a gentle reminder.
- Hafif bir yürüyüş.
A gentle stroll.
Seni seviyorum eğer'Ama, o olur lotus renk olarak nazik.'
" You must try to love it and it will become as gentle...
♪
[Gentle music playing]
Sadıklar, anlayışlılar, ve meraklı kişilikleri var.
They're loyal, and they're gentle, and they have a whimsical personality.
- Sadece nazikçe, nazikçe sarıl.
- Just a-a gentle, gentle hug.
Rex, nazik ol bakayım.
Rex, gentle.
İki hafta süren nazik takibimden ötürü mü?
Was it the two weeks of gentle stalking?
Kardeşim çok nazik biridir.
My brother is a very gentle person.
Francis nazik bir çocuktu.
Francis was a gentle child.
Nazikçe.
Gentle.
O kadar nazik,.. ... o kadar zarif...
So kind, so gentle...
Yerinde olsam Çavuş Drake'e karşı nazik olurdum.
I would be gentle with Sergeant Drake, if I were you.
Ama nazik olmamız gerek.
Okay, but we have to be gentle.
Nazik ol, oğlum.
Be gentle, son.
- Nazik diyebilirim.
- I'd say gentle.
- Nazik mi?
- Gentle?
- Ediyorum zaten.
But I'm doing it gentle...
Ve yatakta da hassas bir âşık.
And she's a gentle lover in bed.
"Tatlı bir yağmur gibi gökten yere düşer."
As the gentle rain from heaven, upon the place beneath.