Geçerli traduction Anglais
7,831 traduction parallèle
- Nedir bu kural? - Tek geçerli şey Warrant'tır.
What is that code?
Yetkililerden aldığım bilgiye göre teklifimiz hâlâ geçerli olabilirmiş.
I've been told on good authority, that our bid may still be in contention.
Bu soru ikimiz için de geçerli.
That question applies to both of us.
Geçmiş suçların için dokunulmazlığın onaylandı, fakat bu onay ancak ismini ve bu manyağı tutuklamaya götürecek bilgiyi bize vermenden sonra geçerli olacak.
You have a grant of immunity from past crimes, but this grant is only in force after you give us the name and information leading to the arrest of this maniac.
Bu geçerli bir düşünce, Başkomiser, ama hala adamın kimliğini bilmiyoruz.
That's a valid consideration, Captain, but we still don't have an I.D. on the guy.
Ben vampirler için kılımı kıpırdatmam. Güzel yüzlü şeyler için de aynısı geçerli.
I do not break, not for vampires and not for pretty-faced whatever you are.
Hayatımı bırakıp gitmemi söyledin sadece ve geçerli bir neden bile vermedin.
You just ordered me to uproot my life and didn't even give me a reason why.
- O teklif hâlâ geçerli mi?
Is that offer still good?
O başkaları için geçerli.
Oh, that's for everyone else.
Eğer gizli bir ihbarcının ismini sana vererek iki yıllık operasyonu mahvedeceksem daha geçerli bir mazeret duymak isterim, Simon.
If I'm going to blow a two-year op by giving you the sealed name of a confidential informant, I'm gonna need more than a passionate plea, Simon.
Anlaşmamız hala geçerli mi?
So that term still applies?
Neden geçerli olmasın ki?
Why wouldn't it?
Danny içinde geçerli.
And so is Danny.
O iş teklifinin hâlâ geçerli olup olmadığını merak ettiğim için aradım.
I was just calling because I was curious if that job offer is still on the table.
Liderliğini geçerli kılacaktır.
It'll validate him as a leader.
Bu doğru olsa bile, bu birini öldürmek için geçerli mi?
Even if it were true, that makes it okay to murder someone?
Uyuşturucuyla ilgilendiği için oğlumun öldürülmesi geçerli miydi?
If he were on drugs, it's okay that my son was murdered?
Altı hafta önce mahkeme dışında anlaşmışlar. Ve onun cinayet günü çok geçerli bir gerekçesi var.
They settled out of court six weeks ago, and he has an airtight alibi for the day of the murder.
Ödül hâlâ geçerli mi?
Is the reward in effect?
Günah çıkarma kuralları geçerli, Peder.
Confessional rules apply, Priest.
Teklifim hala geçerli.
My offer still stands.
Dünyanın sonu geldi diyoruz millet. "Sadece bir kere yaşarsın" sözü şu an için geçerli.
We're talking the end of time here, people. If ever there was a time to YOLO, it is now.
Evet, bu ikimiz içinde geçerli.
Yeah, that makes two of us.
Tom'a göre, kanunlar hazine avcıları için geçerli değildi.
To Tom, trespassing and other laws didn't apply to treasure hunters.
Lindy, Maurice'ın bu evde öleceğini söylemiştin. Hala geçerli mi?
Lindy, you said this was a house of death for Maurice.
Bilmekle hayatý boyunca geçerli olacak bir teþhis koyulmasý çok farklý þeyler.
Knowing it and having a lifelong diagnosis are two very different things.
Biraz yardım beklemek için geçerli sebeplerim vardı.
I had every reason to expect a little help.
Bize olanlar hakkında geçerli bir açıklama yapar mısınız?
Tell us anything legitimate about what happened?
Gayet geçerli.
- It totally applies.
Bu kupon sadece iki buket alırsanız geçerli.
This is only valid if you buy two bouquets.
Bu senin için de geçerli.
Yeah, that applies to you, too.
Anlaşma mahkemede tanıklık yapmandan sonra geçerli.
After you give your testimony in court, that's the deal.
Anlaşma mahkemede tanıklık yapmandan sonra geçerli.
After you give the testimony in court... that's the deal.
Bu dediğin şey sadece odanda mı geçerli... -... yoksa salonda da olabilir mi mesela?
So, this Holodeck, are you thinking it's an "in your bedroom" Holodeck, or more of like a "communal living room" Holodeck?
Lakin hepimizde geçerli olduğu gibi son kararı kendisi verecek.
But the final choice is his, as it is for all of us.
Buradaki pozisyonun artık geçerli değil.
Your position in this administration is no longer tenable.
Bu fiyatlar sadece üretim halinde geçerli. Satış fiyatında bu rakam değişecek.
These prices are only possible if the production costs and selling price function on these numbers.
Şu andan itibaren benim kurallarım geçerli olacak.
From here on, we're playing my way.
Aynı şey senin için de geçerli May.
Well, same could be said about you, May.
Bu herkes için geçerli.
That's true of everyone.
- Senin için de aynısı geçerli Jack.
You, too, Jack.
Peder-kul gizliliği hâlâ geçerli, latte içerken de olsa.
Seal of confession still applies, even over lattes.
James Wesley için de aynı durum geçerli. Healy'ye müvekkillik yapmanız için sizi tutan adam.
Same goes with, uh, James Wesley, the guy you said hired you to defend Healy.
Aynı şey BM birlikleri için de geçerli.
As for the rest of the UN forces,
Ama aynı mantık sizin için de geçerli değil mi Bayan Sharp?
But wouldn't that same logic hold true for you, Ms. Sharp?
- Tek geçerli şey Warrant'tır.
The Warrant is all.
Internetteki kampanya gecerli mi hala?
You guys still taking the online coupon?
- Bu hâlâ geçerli mi?
- Is that still true?
- Tabii ki de geçerli.
- Of course it is.
Bu senin için de geçerli.
Call it in if you see anything suspicious.
Yine de, benim amacim gecerli.
Nevertheless, my point is valid.