Giremezsiniz traduction Anglais
1,423 traduction parallèle
Bir dakika beyefendi, giremezsiniz!
Excuse me sir, you can't... you can't!
Bay Smith, buraya giremezsiniz.
Mr. Smith, you can't be in here.
Giremezsiniz.
You can't come in here.
Hey, oraya giremezsiniz.
Hey, you can't go in there.
O gemiye daha fazla hasar verme riskine giremezsiniz.
You're not going to risk any more damage to that ship.
- Giremezsiniz. - Adım Emma Prince...
Ma'am, you can't go in there.
Asgard ışınının arasına giremezsiniz.
You'll never intercept an Asgard beam.
Bu bölgeye giremezsiniz.
This area's restricted.
Buraya öylece giremezsiniz.
You can't just come in here like this.
- Bayan Rickman, üzgünüm, oraya giremezsiniz.
- Mrs. Rickman, I'm sorry. You can't go in there.
Buraya giremezsiniz!
You can't come in here!
Yine de buraya giremezsiniz!
You still can't come in here!
Bir dahaki sefere saat 8 : 20'de burada olun yoksa giremezsiniz.
Next time be here by 8 : 20, or you'll be locked out.
Buraya giremezsiniz.
You can't come in here.
Buraya giremezsiniz.
She will not allow you in here.
Bisikletle giremezsiniz efendim.
Uh, we don't... we don't check bikes, sir.
Buraya giremezsiniz öyle...
You just can't walk in here like--aah!
Giremezsiniz!
You can't go in there!
Bay Navorski vize olmadan New York'a giremezsiniz.
Mr. Navorski, you cannot get into New York without a visa.
Şu an içeri giremezsiniz.
You can't go up now.
- Üzgünüm, davetiyesiz giremezsiniz.
Without an invitation you can't come in. Delighted you could come...
Buraya giremezsiniz.
You're not allowed in here.
Hanımefendi, buraya giremezsiniz.
You can't come in here, madame.
Babamla doğrudan bir tartışmaya giremezsiniz özellikle politik konularda.
You did not disagree with my father directly especially about politics.
Gece bir eve bu şekilde giremezsiniz.
You can't get in the house at night like this
- Üzgünüm içeri giremezsiniz.
- Sorry You can't go in
- Giremezsiniz.
- You can't
O zaman doğum odasına giremezsiniz.
You're not allowed in the delivery room.
Özür dilerim ama köpekle giremezsiniz.
Excuse me, you cannot enter with the dog.
Size özgü değil, sadece bankaya köpekle giremezsiniz.
Nothing personal, but you can't go in the bank with a dog.
Eğer düzelmezseniz, listeye giremezsiniz.
If you don't clean up your act... you don't get on Santa's list.
Buyurun. İçeri giremezsiniz!
Hold on!
- Oraya giremezsiniz.
- You cannot go in there.
Bununla mahkemenin kapısından bile giremezsiniz.
You guys won't even make it through the courthouse door.
Bay Caulfield'ın kasasına giremezsiniz.
Mr. Caulfield's vault is off limits.
Buraya giremezsiniz.
You guys can't go in there.
Uçuş kartınız olmadan içeri giremezsiniz.
You need a boarding pass.
Oraya giremezsiniz.
You can't go in there.
Oraya giremezsiniz!
You can't go in there!
- Oraya giremezsiniz!
- You can't go in there!
Oraya giremezsiniz.
Oh, you can't go in there.
Tekrar giremezsiniz.
You're not getting back in like that.
Oraya giremezsiniz.
- You can't go back there!
Bay Luthor, oraya giremezsiniz.
Mr. Luthor, you can't go in there!
Kulübüme giremezsiniz.
You're not bugging my club.
Oraya giremezsiniz.
Whoa, whoa, whoa. You don't want to go in there.
Buraya giremezsiniz.
You shall not enter here.
Buraya giremezsiniz bayım. Hayır, ben...
- Sorry, sir, you can't come in here.
Oraya giremezsiniz!
In a staff meeting. Hey!
Bu özel bir gece giremezsiniz.
Smoke.
Bu gece giremezsiniz.
- No access tonight.