Glüten traduction Anglais
106 traduction parallèle
Mmm, eğer içinde ceviz, glüten, süt, yumurta, ve ya soya yoksa, hoşuma gidecektir.
Mmm, if there's no nuts, gluten, dairy, eggs, or soy in this, I'm gonna love it.
Glüten. Her şey.
I mean everything.
- Glüten yemiyor.
- Oh? - She's gluten free.
İçinde glüten olmasın.
It's gluten-free.
- Glüten özü.
Gluten extract.
Yalnızca glütensiz yemek yiyor bense glüten nedir bilmiyorum ama glütene bayıldığımı biliyorum.
She only eats gluten-free foods, and I don't know what gluten is. But I know I love it.
- Senin de mi glüten'e alerjin var?
Are you allergic to gluten too?
- Ben glüten yemem Paul.
- I don't eat gluten, Paul.
Glüten.
Gluten.
Artık glüten yemeyeceğini söylemiştin.
You said you were going gluten-free.
... cep telefonlarında yapmacık bayağı boşboğazlık edersiniz beleş glüten kuruyemiş satın alırsınız henüz karbon ayak izinizin anlayışı yok!
You blab your precious banalities into cell phones, you buy gluten-free snacks, yet have no comprehension of your carbon footprint!
Ya da diş eti iltihabı ya da şiddetli glüten alerjisi.
Or gingivitis. Or a severe gluten allergy?
- Glüten de aynı şeyi yapıyor.
- Gluten also does that to me.
Asitsiz üzüm suyumuz ev yapımı, organik, glüten içermeyen hormonsuz dolma biber kekleri.
We've got sulphite-free grape juice and home-made organic, non-gluten fair-trade zucchini cupcakes!
Yağ yok, glüten yok.
No butter, no gluten.
"Glüten"'e alerjin var senin.
- You're allergic to wheat gluten.
Ah ve glüten yemeyi bırakıp Hindistan'a firar etmekle tehdit edip durdun.
Oh, and stopped eating gluten and kept threatening to decamp for India.
Ya glüten intoleransı * varsa?
What if he's gluten-intolerant?
Glüten ne?
What's gluten?
Yemek sorumlunuza buğday, sütlü ürün,... çerez, glüten, deniz ürünü, badem ezmesi olmayacak dedim.
I told the caterer, no wheat, no dairy, no nuts, no gluten, no seafood, no marzipan. What's so hard about that? Jim!
Fıstık, glüten, çilek.
Peanuts, gluten, strawberries.
Çilek, fıstık, glüten, ve tavuk hariç.
Except strawberries, peanuts, gluten, and chicken.
Bu arada, uh, raviolide glüten vardı galiba.
There, uh, might have been some gluten in the ravioli.
Max, benim bölümdeki kadının biri glüten * siz neyimiz olduğunu bilmek istiyor. Ona ne söyleyeyim?
Max, a woman in my section wants to know if we do anything gluten-free.
Tedavi öncesi hastada glüten alerjisi olduğundan emin olmak istedim.
After he broke out, I wanted to confirm it was gluten before we dosed him.
Katkı maddesi yok, glüten yok, sodyum yok.
No MSG, no gluten, no sodium.
Evde glüten ya da şeker olan her şeyden kurtuluyorum.
I'm getting rid of everything in the house that has gluten or sugar.
- Glüten senin için Çok zararlı.
Gluten's really bad for you.
Glüten gibi kokuyor.
- SHE SMELLS LIKE GLUTEN. - [LAUGHTER]
Glüten ve çiğ süt içmeyi kafana takmaya başlamadan Silver Lake'den ayrılmalısın.
You need to get the hell out of Silver Lake before you start worrying about gluten and drinking raw milk.
Bende glüten alerjisi var.
I got major gluten allergies.
Glüten, mısır şurubu, bu zehir.
Gluten, corn syrup, this poison.
- Bayan Westen bir şey daha var. Bir daha doktor muayenehanesinde buluşma ayarladığında daha basit şeyler kullan, mesela glüten alerjisi.
Oh, and, Mrs. Westen, one thing - - the next time that you set up a meeting with somebody in a doctor's office, just go with something easy like... gluten allergy.
Bir sabah uyanıp içinde süt ürünü ve glüten olmayan lazanya yap diye tutturmayacaksın, değil mi?
You're not gonna suddenly wake up one day and demand that I make you dairy - and gluten-free lasagna, are you?
Çünkü eğer vücuduma glüten girerse, benimle uğraşmak...
Because you do not want to deal with me
Sen de glüten yemeyi kesseydin gün boyu kendini iyi hissederdin.
Look, man, if you stopped eating gluten, you'd feel way fucking better all day.
- Glüten yememeni kim tembihledi?
- Who the fuck told you not to eat gluten?
- Hayır glüten hakkında hiçbir fikrin yok.
- No, you have no idea what gluten is.
Glüten muğlak bir terim.
Gluten's a vague term.
Kalori, o da bir glüten.
Calories, that's a gluten.
Yağ, bir glüten çeşidi.
Fat, that's a gluten.
Biri sana glüten yememeni tembihlemiş, sen de "Sanırım glüten yememeliyim" demişsin.
Somebody just told you you probably shouldn't eat gluten, you're like, "I guess I shouldn't eat gluten."
Glüten başa bela dostum, asla yemeyeceğim.
Gluten means bad shit, man, and I'm not eating it.
- Glüten!
- Gluten!
Bende glüten intoleransı var, yani yediğim şeylere çok dikkat etmem gerekiyor.
Well, I have a gluten intolerance, so I have to be really careful about what I eat.
Hayatının çok da mükemmel olmadığını kanıtlamak için kendini glüten intoleransın varmış gibi kandırman daha beter bir şey.
You know, convincing yourself you have a gluten intolerance because your life is too perfect otherwise is worse.
Glüten ve süt yok.
Gluten - and dairy-free...
- Ben almayayım, glüten yemiyorum.
I have to pass. I'm gluten-free.
- Glüten neyin nesi?
What the hell's gluten?
Onda glüten yok bence.
I'm pretty sure there's nothing gluten in there.
Yapacağınız şey ise bir hamur almak. Onu programıma çağırmaya çalışırken, Kristen Stewart'a düzenleyeceğim yemek partisi için bu hamur buzluktaydı, sonra öğrendim, glüten kullanmıyormuş ve eğlenmiyormuş.
so what you do is you take a bowl of dough... now, I've had this dough in my freezer for that dinner party I was gonna throw for Kristen Stewart when I was trying to woo her on to my show,