Gnome traduction Anglais
349 traduction parallèle
Lyon'da Gnome'da çalışmıştım.
I was a mechanic in Lyons.
Hiç bu kadar seçkini, gözleri üzerimde.. .. şişeyi o cücenin kafasında paralamamı beklerken görmemiştim.
Never have I seen so much elite, all with their eyes on me, waiting for me to crack that little gnome on the noggin with a bottle.
Rezil cüce!
Horrible gnome!
Buradan lütfen, mumya cücelerimize doğru, Tom'un ünüyle birlikte.
This way please, toward our wax gnome by the name of Tom.
Birisi bahçe cücesi için aradı.
Somebody called about a garden gnome.
20 dakikaya kapımla buraya gelmezsen... oraya gelip sana... uzun bir bahçe cücesi monte edeceğim.
If you're not over here in 20 minutes with my door, I shall come over there and insert a large garden gnome in you.
Ne işi var bunun burada?
What is that doing here? Your garden gnome.
O gün,... büyüklerin dünyasını ve kendi geleceğimi iyice ölçüp biçtikten sonra,... buna bir son vermeye karar verdim büyümeyecek ve, orada,... 3 yaşında ; peri masallarındaki bir cüce olarak kalacaktım ilk ve son olarak.
That day... thinking about the grown-up world... and my own future... I decided to call a halt... to stop growing then and there... and remain a three-year-old... a gnome, once and for all.
Bir çocuk gördüğünü söyledi, çok küçük, çok zayıf neredeyse cüceye benzer, ve yerden kalkmaya çalışıyormuş.
She said she'd seen a boy, very small, very thin almost gnome-like, and he was trying to come up through the floor.
Sen sevimli küçük bir cücesin Yula.
You're a sweet little gnome, Yula
Küçük cüceniz doğru söylüyor mösyö.
Your little gnome is correct, monsieur.
- Dikkat et onu kıracaksın. Çok duygusaldır. Hayır.
That's not a kid, it's a gnome.
Ona bücür diye hitap etme.
Don't call him a gnome.
Neden beni dürtüyorsun, yer cücesi?
Why are you poking at me, gnome?
Yani, yaşlı bir kadın, bir cüce ve bir mankafa kazanamayacağımı düşünüyorlar.
So an old woman, a gnome and a dullard don't think I can win. - No. - No, we actually don't.
Bunun yerine, son günlerimi bodrum katında, her zaman olduğumu söylediğiniz bir cüce olarak yaşayacağım.
Instead, I shall live out the rest of my days in the basement as the gnome you've always said that I was.
" Bastian cücelerin sundurmasının önüne oturdu,
" Bastian settled in front of the patched-up gnome hovel,
" Ve cücelerin pişirdiği yemekten son küçük lokmasını çiğnerken,
" chewing on the last tiny morsels of a gnome-cooked meal.
Sessizlik, cüce!
Quiet, gnome!
Bırakalım cüce konuşsun.
Let the gnome speak.
Cüce haklı.
The gnome is right.
Ben kemik torbası bir cüceyim.
I aa a gnome a bag of bones
Altın olmadan, fesatlık yapan bir cücedir sadece.
Without it, he's just another gnome full of mischief.
Gnome'den size bir şeyler getirdim.
I got you guys something up in Nome.
Pekala.
The gnome.
Ben bir cinim!
I'm a gnome!
Bir cin için uzun değil misin?
You're tall for a gnome... aren't you?
Şu külot cüceleri olayını keser misin Tweek?
Will you stop with the underpants gnome, Tweek? We have to work here.
Yan komşumuz, çimen adam, bahçede olmadığını söyledi, ama aramaya devam edecek.
The lawn gnome next door says it's not in the yard, but he'll keep lookin'.
Süt cücesi mi?
Sid the Wiley Dairy Gnome?
- Sakız cücesi?
- Gum gnome?
YaşIı cadı gibi buruşuk.
He's as wrinkly as an old garden gnome!
Tabii önümüzdeki seksen devrede bahçe cinini oynayacağımı düşünürsek.
Assuming I'm willing to play garden gnome for the next eighty cycles.
Uyurken horladı. Wotan'ın dikkati dağıldı.
She snorted in her sleep, and startled Wotan, causing him to drop his spear on an unsuspecting gnome.
- Ona cüce heykelinden bahset.
- Tell her about the gnome.
- Cüce heykelini tekmelediler.
- They kicked a gnome.
Cüce iyi mi?
Is the gnome okay?
Cüce heykelini tekmelemek, bir insanın karakteriyle ilgili çok şey söyler.
Gnome kicking says a lot about a man's character.
Christian, sen beni pezevenk ve fahişelerden başka dostu olmayan ayyaş, ahlaksız bir cüce olarak görebilirsin.
Christian, you may see me only as a drunken, vice-ridden gnome whose friends are just pimps and prostitutes.
Cüceden bahsediyorsan küçükken sahip olduğum bir şey değildi.
I didn't have this gnome when I was a child.
O zamana kadar başkalarıyla uğraşmak, kendini bir bahçe cücesine adamaktan iyidir.
It's better to help people than a garden gnome.
Bahçe cüceni görmedim.
Your garden gnome's gone.
Gnome projesinin grafik arayüzü sayesinde aradaki açık kapatmaya başladı
The GNOME project, with its graphical interface tries to fill that gap.
Buraya bak cüce. Seni rahat bırakıyorum. Sokayım böyle işe.
Look here, gnome, I'll save you the trouble.
Evet. Kahire'den bir çöl cücesinden.
Yeah, from this desert gnome in Cairo.
- Heykelciği.
- Her gnome.
Heykelcik nerede?
Where's the gnome?
- Babette'in bahçesindenden heykeli çaldı.
- Stole a gnome from Babette's garden.
Sen eve iyi bak, bücür.
Look after the house, gnome.
Ben yaşlı bir cinim.
I'm a crabby, old gnome.
Küçük amcık cüce.
Little pussy gnome.