Gonderdim traduction Anglais
4,577 traduction parallèle
Geçici olarak onu sahaya gönderdim.
I only had her in the field provisionally.
Jordan'ın terminaline bazı ekran görüntüleri gönderdim.
I just forwarded some screen grabs to Jordan's station.
Onu alıp getirmesi için bir tim gönderdim.
I sent a team to recover him.
Antonio'yu Pete'in kaybolmasını izah etmekle ilgilenmesini ve diğer aileleri bilgilendirmesi için gönderdim.
I sent Antonio to deal with the fallout from Pete's disappearance, and bring the other families up to speed.
O mektubu, yanıldığını göstermek için gönderdim.
I sent that letter to show you that you're wrong.
E-posta gönderdim.
I sent them an e-mail. What did you say?
DNA'yı alakasız bir kundaklama vakasının parçası olarak gönderdim.
I, uh, submitted the DNA as part of an unrelated arson case.
- Merkeze e-posta gönderdim.
- I just e-mailed CENTCOM.
- Neden? - Onu pilot olmaya gönderdim.
Why?
Bende onları gönderdim, köyü kendime aldım.
So to spare them that, I made the village mine.
Herkesi eve gönderdim.
I sent everyone home.
Bu yüzden onunla İkinci Oğullar'ı Yunkai'yi geri almaya gönderdim.
That's why I've sent him and the Second Sons to retake Yunkai.
Bir video mesajı gönderdim.
It was a video message.
- Layfayette'le eğitilsin diye Paris'e gönderdim. - Öyle mi?
I sent her to Paris to train under Layfayette.
Clay'i onlara yardım etmeye gönderdim.
Just sent Clay in to give them a hand.
Yaptığı şey yüzünden onu uzağa gönderdim.
I sent him away for what he's done.
Nick'i Joey and Dennis Stillwell ile konuşması için DC'ye gönderdim.
I sent Nick down to D.C. to have a conversation with Joey and Dennis Stillwell.
Alice Russell'a bir not gönderdim artık evimizde istenmediğini söyledim.
I've sent Alice Russell a note advising her she's no longer welcome in our home.
Sana bakması için üç devriye arabası gönderdim, hiçbiri de seni görmemiş.
I sent three patrol cars out looking for you, and no one's seen you.
Sizi Dünya'ya, galaksinin en asi gezegenine gönderdim ve bana getirdiğiniz şey bu mu?
Mojo : I sent you to earth, The most unruly planet in the galaxy,
Hayır, ihtarname verip gönderdim.
No, I let him off with a warning.
Onu kampa gönderdim.
I sent her back to camp.
Biraz önce bazı DNA kalıntılarıyla birlikte Ferg'i gönderdim onun hemen analiz edilmesi gerekiyor.
I just sent the Ferg over with some DNA remains I need analyzed straight away.
Seni oraya öldürmen için gönderdim.
I sent you there to kill.
Oraya seni bir şeyler öğrenesin diye gönderdim.
I sent you there for you to learn something.
- Çocuklardan birini gönderdim.
- I sent one of the boys.
Kitabı yok ettiğimde de onu geri gönderdim.
When I destroyed it, it sent her back.
Onu öldürmesi için ben gönderdim.
I sent them to kill him.
En korkunç adamlarımı onu bulmaya gönderdim.
Did my damndest to find him.
Adını ve fotoğrafını arkadaşımız Eric'e gönderdim.
I just sent your name and picture to our friend Eric.
Yeri sana gönderdim.
I sent you a confirmation. You said confirmed.
Kan sıçramalarını test için bilgisayara gönderdim.
I sent the blood splatter to the computer though.
Bu yüzden bilgisayara gönderdim.
That's why I sent it to the computer.
Kontrol etmek için adam gönderdim ama kayıpmış.
I sent men to check, but he is missing.
Evet, gönderdim çünkü dinlemeyecektin!
Yes! I sent it. Because you won't listen!
- Greer'ı gönderdim.
- I've got Greer on it.
Remy'i sana yardım etmesi için gönderdim.
I sent Remy to help you.
- Sana şimdi bir resim gönderdim.
I just sent you a picture.
Gönderdim bile. Benimle dalga geçiyorsunuz.
It's... sent it.
Geçtiğimiz cuma gecesi, kendime ait bir resmi şaka maksadıyla Seattle'lı bir kadına gönderdim ve çok üzgünüm.
Last Friday night I tweeted a photograph of myself to a woman in Seattle, and I'm deeply sorry.
Seni oraya onu alaşağı etmen için gönderdim.
I sent you there to take him out.
Sen Daniel'in gelmediğini söyleyince ben de Steve'i poker oynamaya gönderdim.
Oh, when I got your message Daniel wasn't coming, I sent Steve off to play poker.
Ben seni öldürmesi için birini gönderdim sen de beni öldürmesi için.
I sent someone to kill you... you sent someone to kill me.
Ben seni öldürmesi için birini gönderdim sen de beni öldürmesi için birini.
I sent someone to kill you... You sent someone to kill me.
Bu yüzden merkezi yerlere bir ekip gönderdim.
Already got a task force on it.
- Gönderdim zaten. ... ortalık sakinleşene kadar, onu Bruce'un yanına, Washington'a gönderdim.
Already did... sent her to Bruce's in Washington until it's settled.
Dosyayı sana gönderdim.
I sent you the file.
- Onu adli tıbba gönderdim.
I sent it to forensics.
Yok be. Onu yaralı bir egodan biraz daha fazlasıyla gönderdim.
I sent him off with little more than a bruised ego.
Resmini çekip Deaton'a gönderdim.
So I sent a picture of it to Deaton.
Kate'in görüldüğü yere dört adam gönderdim.
I sent four men out to where Kate was rumored to have been seen.