Goody traduction Anglais
834 traduction parallèle
- Çok cici.
- Goody.
- Bir tanem, gidecek misin?
- Goody, you'll go?
Şunlara bak, şunlara!
Goody, goody, goody!
Ama kalbinin derinlerinde bir yerde sanırım "Canıma değsin!" diyordu.
But deep down in his heart, I think he was saying, "Goody."
Ah şu yapmacık şey!
That goody-goody!
Harika.
Goody.
Yaşasın.
Oh, goody.
Oh, iyi iyi!
Oh, goody!
- Bayan Laurel...
- Oh, goody, goody! - Why, Miss Laurel...
Zaten orada durandan belli.
Yeah, with that goody two-shoes there.
Bayan iyilik meleğiyle konuşmamam gerekirdi.
I ain't supposed to talk to little Miss Goody-Goody.
Eğer sen de benim gibi, JJ'e gününü göstermek istiyorsan, işte fırsat.
It's a real goody, if, like me, you wanna clobber JJ.
Bayan Süper-harika-günahsız Kesin Pazar günü hakkında da memnun olacak bir şey bulur.
Miss Goody Two-Shoes is gonna find something about Sunday to be glad about.
İş ilanı için geldim...
Well, I'm answering the ad in the paper about the job and I just... - Oh, goody!
- Harika!
- Oh, goody, nothing.
Mm Nefis Yemek!
Oh, goody, goody!
Bir iyilik meleğinden daha sıkıcı bir şey olamaz hayatta.
And there's no bore in the world like a goody-good.
Yaşasın.
Goody.
Yakalayacağım seni, Goody Brown, ihtiyar cadaloz!
I'll get you, Goody Brown, you dirty old harridan!
Newgate'e Goody, Allah ne verdiyse sür!
To Newgate, Goody, and drive for dear life!
Yürü, Goody, yürü!
On your life, Goody, faster!
Daha hızlı, Goody!
Faster, faster, Goody!
- Pekala
- Goody.
- Ne güzel.
Goody.
İffetli İki Ayakkabıya söyle sırtımdan düşsün.
You tell Miss Goody Two Shoes here to get off my back.
- İffetli İki Ayakkabı?
- Goody Two Shoes?
İffetli iki Ayakkabıya söylemiş.
He gave it to Goody Two Shoes.
İffetli İki Ayak ile Pis Hayvan mı?
Goody Two Shoes and the Filthy Beast?
"Bayan Mükemmel" gibi davranıyor.
Acting like Miss Goody Two Shoes.
Ve böylece de akşamımı şenlendirmiş olacaksın
# Oh, goody-good You'll make my evenin'worthwhile #
Ve böylece akşamımı şenlendirmiş olacaksın
# Aw, goody-good You'll make my evenin'worthwhile #
Burada bir... -... tane var. - Güzel, bir kişi eksiliyoruz.
- Goody, another free-for-all!
Bir tane şurada.
Goody goody!
Hoşça kal de, küçük hanım, ben değişiyorum, hem de nasıl!
Goodbye, good-goody girl, I'm changing and how!
Hoşça kal de, küçük hanım, ben değişiyorum, hem de nasıl!
Goodbye good-goody girl, I'm changing and how!
İyilik Perisi'ni dinlemelisin.
You gotta listen... to goody two-shoes.
- Ne güzel!
- Oh, goody!
- Onunla pazar günü karşılaştık.
Iran into her Sunday. That was a goody.
O uzun şekerleme çubuğu ben başa çıkabildiğim sürece çalışmaya devam edecek, bunu biliyorsun yaşlı köpek.
That long goody'll keep on working as long as I'm able to handle it, and you know it too, you old dog, you.
Harika!
Oh, goody!
Kendimi nasıl da iyi tanıttım!
Cool how I made myself look like a goody, huh?
Kapa çeneni, Goody.
Shut up, Goody.
Küçük öksüz Sezercik bakışlı adam ise Eddie Goody.
The little Orphan Annie-eyed character's Eddie Goody.
Goody.
Goody.
Goody'nin arabası tarzında.
We got Goody's car still.
10.30'da, Goody, Hafifayak'ı Libery parkındaki yola bırakacak.
At 10.30, Goody will drop Lightfoot off in the alley behind the Liberty Lounge.
11.36 gibi Goody geri gelecek.
At 11.36 Goody comes around back.
Goody sana söyleyene kadar, gürültü-patırtı yapma, hareket etme.
You don't move around till Goody tells you.
At 11.39 Goody kasaya geri gelecek.
At 11.39 Goody comes back to the vault.
Ona bu akşam oldukça önemli bir mevzu konuşacağımızı söyledim.
Oh, goody!
- Ne güzel.
Oh, goody.